* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Müslümanın Hayatında Namaz  (Okunma sayısı 291 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Müslümanın Hayatında Namaz
« : Ocak 31, 2019, 09:20:32 ÖÖ »
Müslümanın Hayatında Namaz

Namaz, hayatı yaşar…

İslâm üzere hayatını yaşamak isteyenler için en büyük nimet namazdır. Hayatında namaz olmayan kişi, çölden daha kurak bir iklimde hezeyanlar yaşayan bitap gibidir.

Her ibadetin namazla bir bağlantısı vardır. Namaz bütün ibadetlere yönlendirici, aynı zamanda farklı ibadetlerin içinde onlara devamlılık ve derinlik veren, kemalinin arz olunduğu bir ibadet konumundadır. Namaz Allah’a kulluk yolunda, bütüne taşıyan en dinamik parçadır…

Kefareti olmayan ibadettir namaz. Namaz akla, kalbe, dile, göze, kulağa, ayağa… yön verir. Yönünü namazdan almayan her aza, fahşa ve münker bataklığında amaçsız, yönsüz bir şekilde döner durur.

Namaz azaların secdesidir. Kulun, Allaha en yakın olduğu an, secde anıdır. Bütün azalar namazda secde halini alırlar. Rabbe itaatlerini, yakınlıklarını secdede dillendirirler. Kendi hallerince secdeye kapanıp, af diler, ahitlerini yenilerler.

Namaz Müslümanları “BİR” eyler. Tevhit akidesiyle birlik içine giren Müslümanlar, namazlarıyla tevhidi bir eylemin içinde birliği yaşarlar.

Namaz bir ölçüdür. Karşımızdakinin hal-i pürmelâlini değerlendirirken bile “namaz kılıyor mu?” sorusu ilk önce sorulur.

Namaz, günah kirlerinden arındırır, tertemiz bir hayatı insana hediye eyler. Hz. Peygamber (sav): “Büyük günahlardan sakınıldığı sürece bir namaz öteki namaza kadar olan günahlara kefarettir” buyurmuştur.

Namazla İstikâmet Üzere Olmak

“Ailene namazı emret, kendin de namaz kılmaya dayan. Biz senden rızk istemiyoruz. Seni biz besliyoruz. Sonuç takvâ(sâhipleri)nindir.” (1)

Nafile namazlara bakılmaksızın günde beş defa rabbin huzuruna duran mü’min için namaz, itaatin ve kulluğun göstergesi; arınma, ruhî yücelme, tefekkür, dua ve diriliştir. Fertten aileye, ondan topluma uzanan bir kurtuluş sorumluluğudur. Herkesin birbirinden sorumlu olduğu, aynı istikâmette buluştuğu, aynı huzuru paylaşıp Rabbe yöneldiği; farklı iklimleri, coğrafyaları, zamanları aynı yönde aynı istikâmette buluşturduğu istikrar ve istikâmet abidesidir namaz.

“Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı da kıl. Çünkü namaz kötü ve iğrenç şeylerden meneder. Elbette Allah'ı anmak, en büyük(ibâdet)tir. Allah, ne yaptığınızı bilir.” (2)

Gün gelir sekinetin zaferin adı olur namaz. En zor zamanlarda dahi sığınak olur, kurtuluş olur.

“Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.” (3)

Savaş bile namazın önüne geçip ondan muaf kılamaz, namazı kendine bir ruh bilip, silah edinir savaş. Savaşta bile en büyük silah namaz olur. Namazla başlayan savaş namazla son bulur. Ya şehadet adına cenaze namazı ya da şükür namazıyla…

Kur’an-ı Kerim’de namaz ve zekât ayrılmaz bir bütün olarak ele alınmıştır. Adeta metanın kullanımı namazın kontrolü altına alınmıştır.

“Onlar, namazı kılarlar, zekâtı verirler, âhirete de kesin olarak inanırlar.” (4)

Allah’a (cc) yalvarıp yakarmanın, nida etmenin, duanın en önemli yanıdır namaz. Namaz duadır.

 “Sabırla, namazla Allah'tan yardım dileyin, şüphesiz bu, (Allah'a) saygı gösterenlerden başkasına ağır gelir.” (5)

İyileri iktidara namaz taşır. Namazla gelen iktidar ise hakikati, adaleti ve özgürlüğü topluma hediye eder. Toplumu, Allah’a kulluğa yönlendiren, imandan sonraki en büyük amel namazdır.

“Onları (Allah’ın dinine yardım edenleri) yeryüzünde iktidara getirdiğimiz takdirde (zorbaların yoluna sapmazlar, bilakis) namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeğe çalışırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir (her şey sonunda O'na varacaktır).“(6)

Her güzellik namazla birlikte gelir… Adalet, ahlâk, cömertlik, sabır, dua, cihad, zikir, tefekkür…

Namazsız gönüllerdeki ve bedenlerdeki güzellikler dahi aldatıcıdır. Namazlı gönüllerde güzellikler görünmüyorsa, ya namazının hakkını veremiyor ya da hakikatin namazını anlayamıyor demektir.

Namazla Cemaat Olmak

Farz namazların cemaatle kılınması, camilerde eda edilmesi, Allah Resulü (sav) tarafından tavsiye edilmiştir.

Ebû Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:

“Bir kimsenin cemaatle kıldığı namazın sevabı, evinde ve çarşı pazarda kıldığı namazdan yirmi beş kat daha fazladır. O kimse abdestini güzelce alıp, sonra sadece namaz kılmak maksadıyla mescide giderse attığı her adım sebebiyle bir derece yükseltilir, bir hatası da silinir. Namazını kıldıktan sonra abdestini bozmadan namaz kıldığı yerde kaldığı müddetçe, melekler ona: Allahım! Ona rahmetinle muamele et, ona acı! diyerek dua etmeye devam ederler. O kimse namazı beklediği sürece namazda imiş gibidir. ” (7)

Yine Ebû Hureyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurdu:

“Canımı gücü ve kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin olsun, içimden öyle geçiyor ki, odun toplamayı emredeyim, odun yığılsın. Sonra namazı emredeyim, ezan okunsun. Daha sonra bir adama cemaate imam olmasını emredeyim. En sonunda cemaate gelmeyen adamlara gidip onlar içindeyken evlerini yakayım.” (8)

Namaz, bireyi cemaat eyler. Çünkü namaz omuzları birleştirir, adımları yaklaştırır; dilleri, gönülleri, yönleri bir eyler. Ayrı yerlerden aynı yönde bütün muvahhitleri bir bütün kılar.

Cemaatle kılınan namaz, kişilerin yalnız iç muhasebesini sağlamaz, toplumsal muhasebeyi ve sorumluluğu sağlar.

Toplumsal bütünlüğün, dayanışma ve birliğin namaz ibadetiyle camilere, mescitlere, cemaatlere taşındığını görürüz.

Günde beş kez Rabbin huzurunda bir araya gelen mü’minler için namaz, birbirlerinin hallerinden haberdar oldukları, birbirlerinin sevinç ve kederleri için kenetlendikleri bir bilinç halini alır.

Hayatı Namazla Kuşatmak

“De ki: Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm kesinlikle hep o âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (9)

Namaz hayatı parçalamadan yaşar. Zamanlara ayırarak yaşar. Allah Resulü’nün (sav) örnek hayatı, namazın hayatı nasıl yaşadığını, hayatın namazla nasıl yaşandığını bizlere öğretmektedir.

“Gündüzün iki tarafında (sabah, akşam) ve geceye yakın saatlerde namaz kıl; çünkü iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür.” (10)

“Çünkü namaz, mü'minlere vakitli olarak farz kılınmıştır.” (11)

“Güneşin sarkmasından (aşağı kaymasından) gecenin kararmasına (yatsı vaktine) kadar namaz kıl ve sabahın Kur'ân'ı (uzunca Kur'ân okunan sabah namazını) da (unutma). Çünkü sabah Kur'ân (okuması) görülecek şeydir.” (12)

Gün, farz namazlarla kuşatılmış, denetim altına alınmıştır. Böylece hem arınma -kötü, çirkin şeylerden uzak kalma ve temizlenme-  hem cemaat bilincinden ümmet bilincine uzanma ve sırat-ı müstakim üzere yol alma, namaz ibadetiyle canlı kılınmıştır.

Nafile namazlarla da hayat apayrı bir coşkunluk kazanır. Namazın, mü’minin hayatındaki belirleyiciliği ve kuşatmışlığı ön plana çıkar.

Günü gecenin en dingin, içli zamanında namazla inşa etmek… Teheccüde kalkıp, gecenin sessizliğini kılınan namazın coşkunluğuyla yaşamak, geceye anlam katmak…

“Gecelerini Rablerine secde ederek, Onun divânında durarak geçirirler.”  (13)

“Gece namazına devam ediniz. Zira bu sizden önceki salihlerin ibadetidir. Çünkü gece ibadeti, Allah'a yakınlık günahlara kefaret olup insanı bedeni hastalıklardan korur ve günahlardan uzaklaştırır.” (14)

Efendimiz, bir gece Ali (ra) ile Fâtımâ'nın (ra) kapısını çalmış: “Namaz kılmayacak mısınız?” buyurarak geceyi boş geçirmemelerini istemişti. (15)

Diğer ashâbına da şöyle der:

“Aman gece kalkmaya gayret edin! Çünkü o sizden önceki sâlih kimselerin âdeti ve Allah'a bir yakınlık vesilesidir. (Bu ibâdet) günahlardan alıkoyar, hatalara kefâret olur ve bedenden dertleri giderir.” (16)

“Geceleyin kalkıp namaz kılan, hanımını da kaldıran, kalkmazsa yüzüne su serperek uyandıran kimseye Allah rahmet etsin. Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serperek uykusunu kaçıran kadına da Allah rahmet etsin.” (17)

Namazla gelen sıcak duaların, gecenin karanlığında nur olup kalbi kuşattığı, buğulanmış gözlerin secdede coştuğu haller, günün öncesinde güne hazırlık olarak gecenin derinliklerinde yaşanmaya başlar.

İki mızrak boyu yükselen güneşin ardından kılınan İşrâk Namazı, sıcaklığın kendini hissettirmeye başlamasıyla kılınan Duhâ (Kuşluk) Namazı, akşam namazından sonra kılınan Evvabin Namazı, geleneksel hale getirdiğimiz farz namazlarıyla birlikte mescitlerde kıldığımız sünnet namazları, günlerimizi kuşatmışlardır. Herkes gayreti, gücü nispetinde bu kuşatılmışlıktan nasibini almaktadır.

Nafile namazlarla bütün mekânlar canlanır, namazdan nasibini alır ve namazla hayat bulur.

Onun için Allah Resulü (sav):

“Namazınızın bir kısmını evlerinizde kılınız da oraları kabirlere çevirmeyiniz.” buyurmaktadır. (18)

Abdest veya gusül alındıktan sonra vakit müsaitse, ıslaklık kuruyacak kadar bir zaman geçmeden iki rekât namaz kılmak… selamlama adına, Tahiyyetü'l Mescit Namazıyla, Allah’a olan bağlılığı, saygısı ve kulluğunu, camiye girer girmez sunmak.

Yola namazla çıkmak Allah Resulü’nün (sav) sünnetlerinden biridir. Fahr-ı Kâinat Efendimiz (sav)  sefere çıkarken abdest alır, iki rekât namaz kılar, aynı şekilde seferden dönüşünde eve uğramadan mescide girip iki rekât namaz kılardı.

Kâ'b İbn Mâlik (ra) diyor ki:

“Hazret-i Peygamber (sav) seferden dönüşünde (Medine'ye) gündüz kuşluk vakti girer, önce mescide uğrar, orada iki rekât namaz kıldıktan sonra evine giderdi. Bazen de eve gitmeyip mescitte otururdu. Hava kararmaya başlayınca, yağmur yağarken, gök gürlerken ve güneş veya ay tutulurken huzûr-ı ilâhîde durarak ümmetinin selâmeti için yalvarır Küsûf ve Husuf Namazı kılar, ümmetine tavsiye ederdi.”

İbn Hibban'da bulunan bir rivayete göre Resulullah (sav) ayın tutukluğu geçinceye kadar, Müslümanlara ay tutulması namazı kıldırmıştır. (19)

Peygamber Efendimiz (sav) sevindiğinde veya sevindirici bir haber aldığı zaman Allah’a şükretmek için secdeye kapanır ve namaz kılardı. Nitekim İslâm'ın azılı düşmanı Ebû Cehil'in başının kesildiği kendisine müjdelendiği zaman iki rekât şükür namazı kılmıştı. (20)

Enes İbn Mâlik (ra) şöyle anlatmaktadır:

“Nebi-i Ekrem (sav) bir ihtiyacının görüldüğü hususunda müjdelenmişti; bunun üzerine hemen secdeye kapandı.” (21)

Tesbih namazı kılar. Bir şeyin kendisi hakkında hayırlı olup olmadığına dair manevi bir işarete kavuşmak için, İstihare Namazıyla Rabbine yönelirdi.

Allah’a karşı bir gaflet eseri olarak veya nefse uyarak günah işlendiğinde onun kefâreti olarak büyük bir nedâmet içerisinde O'na teveccüh edilerek Tevbe Namazı kılınmasını tavsiye ederdi.

Her ihtiyacını Allah’a arz eden ve her fırsatta O'nu zikredip yücelten Resûl-i Ekrem (sav), namazla Rabbine yönelir ve her hangi bir ihtiyacı olan kimselere de Hâcet Namazı kılmalarını tavsiye ederdi.

Afetlerden korunmak için de zelzele namazı kılar ve tavsiye ederdi. Bayram sevinçlerinde namaz, savaşta namaz, hastalıkta namaz, üzüntüde namaz… Cuma toplanmalarında namaz, cenazelerinde namaz…

Kısacası, hayatın her zamanında ve mekânında; duyguların ve düşüncelerin her halinde namaz vardır. Bütün Müslümanlar hayatlarını namazla yaşayıp, namazlarına hayatlarını şahit kılmayı Allah Resulü’nden (sav) öğrenmeli ve hayata bu şekilde yön vermelidir. İnanan bir kalpte namaz, hayatı yaşar.

---------------------------------------------

Dipnotlar:

(1) Taha: 132.

(2) Ankebût: 45.

(3) Nisa: 102.

(4) Lokman: 4. Ayrıca bkl. 22/35, 22/41, 14/31, 8/3.

(5) Bakara: 45.

(6) Hac: 41.

(7) Buhârî, Ezân 30 (I, 158-159); Müslîm, Mesâcid 272, (I,459).

8 - Buhârî, Ahkâm 52, (VIII,127); Ezân 29, (I,158); Müslîm, Mesâcid 251–254, (I,451-452).

(9) En’am: 162.

(10) Hud: 114.

(11) Nisa: 103.

(12) İsra: 78.

(13) Furkan 64.

(14) Tirmizî, Deavât, 101.

(15) Buhârî, Teheccüd, 5.

(16) Tirmizî, De'avât, 101.

(17) Ebû Dâvud, Tatavvu, 18, Vitir, 13.

(18) Buhârî, Salât 52; Müslîm, Müsâfirîn 208.

(19) Asım Köksal, XI, 220.

(20) İbn Mâce, İkâmetü's-salât, 192.

(21) Aynı yer.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]