NAMAZ ALLAH VE RESÜLÜNE YAKLAŞTIRIR
Peygamber Efendimizin, ashâb-ı kiramın ve evliyâullâhın namazdaki hâlleri ile ilgili pek çok rivâyet vardır. Onlar namazlarını uzun uzun, huşû içinde kılmışlar, her bir rekâtından ayrı bir zevk aldıklarını belli etmişlerdi.
Kur’ân hâfızı ve büyük sahabîlerden biri olan Abdullah ibni Mes’ûd -radıyallâhu anh- bir gece namazında Peygamber Efendimiz ile beraber namaza durmuştu. O gece yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
“-Bir gece Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in arkasında namaz kıldım. Ayakta o kadar uzun durdu ki, en sonunda, içimden hoş olmayan bir şey yapmayı bile geçirdim.”
“-Ne yapmayı geçirdin?” diye sordular.
“-Peygamber’i ayakta bırakıp oturmayı düşündüm.” (Buhârî, Teheccüd, 9; Müslim, Misâfirîn, 204)
Şüphesiz bu rivâyette dikkati çeken husus, Peygamber Efendimizin nasıl uzun uzun ibâdet ettiğidir. O, ashâbına, imam olduklarında kısa kıldırmalarını, cemaatin içinde farklı ihtiyaçları olan kimseler bulunabileceğini tenbih eden bir şefkat peygamberi iken, kendisi, tek başına namaz kıldığında, bilhassa gece namazlarında (teheccüd) uzun uzun kıyâmda durur, rükû ve secde yapardı. Bunu da sırf “Allâh’a şükür” sebebiyle yaptığını ifade buyururdu. Burada âdeta imam olduğunu unutur vaziyette teheccüd namazının vecdine kapılması da O’nun Allâh’a kulluğu ve namaz kılmayı ne kadar sevdiğini gösteriyor.
Namaz, Peygamber Efendimize dünyada yakın olmanın bir gereği olduğu gibi, âhirette O’na yakın olmak da namazı hakkıyla îfâ etmekten geçer. Ashâb-ı Suffe’den olup Peygamber Efendimizin yakın hizmetinde bulunmayı kendisine bir şeref kabul eden Ebû Firâs Rebîa ibni Ka’b -radıyallâhu anh- hâlini ve Peygamber Efendimizden talebini şu şekilde anlatır:
“Ben, Rasûlullâh- sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in yakınında geceler, abdest suyunu getirir ve bazı ufak tefek işlerini görürdüm. Buna karşılık bir keresinde bana:
“-Dile benden ne dilersen!..” buyurdu. Ben:
“-Cennette seninle beraber olmayı isterim.” dedim. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“-Başka bir şey istemez misin?” buyurdu.
“-Benim dileğim sadece budur.” dedim.
Bunun üzerine Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
“-Öyleyse isteğinin gerçekleşmesi için çok namaz kılarak bana yardımcı ol!..” buyurdu. (Müslim, Salât, 226; Ayrıca bkz: Ebû Dâvud, Tatavvvû, 22; Nesâî, Tatbik, 79)
Kulluk, namaz ve secdenin Allah katında insanın derecesini nasıl yükselttiğine dâir bir hadîs-i şerîf de Hazret-i Sevbân -radıyallâhu anh-’dan rivâyet edilmiştir. Rasûlullâh’ın aâdlı kölesi Sevbân -radıyallâhu anh-’ın naklettiğine göre Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Çok secde etmeye bak! Zira senin Allah için yaptığın her secde karşılığında Allah seni bir derece yükseltir ve bir hatanı siler.” (Müslim, Salât, 225; ayrıca bkz: Tirmizî, Salât, 169; Nesâî, Tatbik, 80)
Rabbimiz, hepimizi namazın hakkını veren, secdelerini çoğaltan, kıyâm, kıraat ve rükûsunu uzatan, Allâh’ın ve Rasûlü’nün rızâ ve sevgisini kazanan bahtiyar kullarından eylesin.
Âmin.
Zahide Topcu.