Namaz Kötülükten Uzak Tutar Lakin Kötülükleri Meşru Kılmaz
NAMAZIN İslam dininin temel rükunlarından olduğu, imandan ve Allah yolunda cihat etmekten sonra ahirette kula hesabı sorulacak ilk amelin namaz olduğu; kılınmayan veya tadili erkân ile huşû şartlarına riayet edilmeden kılınan namazların yerlerini, diğer amellerin asla dolduramayacağı meselelerinde bir müminin asla şüphe ya da ihmali söz konusu olamaz. Mümin namaz kılmalıdır. Bunun hiçbir bahane ve mazereti yoktur. Buluğa ermiş bir Müslümanın, bilincini kaybedecek bir hastalık haricinde namazı tamamen terk etmesi ya da kazaya bırakması; ayrıca erkek bir müminin de çok nadir şartlar haricine namazını cemaatle kılmaması gibi bir durum asla söz konusu değildir. Ayrıca namaz, amellerin ilki olup Müslüman olmaya doğru atılan bir adımdır. Bununla birlikte bir insanın sadece namaz kılması, gerçek bir mümin veya salih bir kul olması için yeterli değildir. Şu halde:
1. Namaz ve özellikle secde, kulun Allah Teâlâ ya en yakın olduğu andır/zamandır. Namaz, müminin Allah ile buluşması yani müminin miracıdır. Bu yüzden Ashabı Kiram, namaza duracakları zaman üstlerini başlarını kontrol ederler ve çok ciddi bir iş yapacakmış gibi hazırlanırlardı.
2. Namaz; müminin madden temiz olmasını, elbiselerini ve evini temiz tutmasını sağlar. Namaz için alınan abdest ve gusül, müminin manevi olarak da temiz olması için bir vesiledir.
3. Namaz, günahlara da kefarettir. Kişi abdest aldığında küçük günahları abdest suyu ile birlikte akıp gider. Özellikle cemaatle kılınan namaz, kul hakkı hariç diğer günahlara da kefaret olur.
4. Cemaatle namaz, müminlerin birbiri ile görüşmesi ve kaynaşması için bir vesiledir. Böylece Müslümanlar birbirinden haberdar olurlar. Namaz için inşa edilen mescitler, Müslümanların eğitimi ve diğer faaliyetleri için de birer vesiledir.
5. Namaz, müminin günlük hayatını planlaması için de bir vesiledir. Namaz sayesinde mümin, sabah erkenden kalkar. İşine gücüne koyulur. Yatsı namazından sonra da yatıp dinlenir. Böylece geceyi dinlenerek geçirir. Allah Teâlâ, geceyi dinlenmek; gündüzü de çalışmak için yaratmıştır.
6. Namaz, günde beş defa tüm dünya sıkıntılarını arkada bırakarak Allah ın huzuruna çıkmaktır. Böylece kişi dünya sıkıntılarını ve telaşını unutur. Rabbi ile baş başa kalır. Allah ın huzuruna çıkıp kul olduğunu ve dünyanın geçici olduğunu hatırlar.
7. Namaz, Kur an-ı Kerîm okumak ve burada okunan ayetlerin üzerinde düşünmek için bir vesiledir.
8. Namazın manevi şartı olan huşû da gerçekte kimden korkmamız gerektiğini bilmemizi sağlar. Böylece kâinatın gerçek sahibini de hatırlamış oluruz.
9. Namaz; insanın ahlakının olgunlaşması için de bir eğitimdir. Namaz sayesinde tembellikten kurtuluruz; sabretmeyi ve disiplinli olmayı öğreniriz.
10. Namaz; kabir hayatına ve ahiret yolculuğuna da bir hazırlıktır. Mahşerde zor zamanlarda müminler; secde ederek ya da rükûa eğilerek Allah tan yardım isteyeceklerdir. Namazda kıyamda durmak, mahşerde hesap için beklerken çekilen sıkıntılara hem bir hazırlıktır hem de mahşerde müminin işini kolaylaştıracaktır.
11. Teheccüt namazı, geceleyin kalkıp ibadet etmek ve tefekkürde bulunmak için bir fırsattır. Ayrıca geceleyin insan zihni daha sağlıklı çalışır. Bu yüzden gece ve sabah vakti, ilim öğrenmek için de bir imkândır.
Fakat bütün bunlara rağmen namaz; insanların hata ve kusurlarını mazur göstermeye mazeret değildir. Sadece namaz kılıyor diye insanlara güvenmek, insanlara tabi olmak veya peşlerinden gitmek; onları namazı suiistimal etmeye sevk edebilir. Bizler, insanların niyetlerini sorgulayacak değiliz. Lakin Müslümanların siyaset, ticaret, ekonomi ve eğitim gibi dünya işlerinde namazı bir referans olarak kullanmaları; dinimizde Yahudi ve Hıristiyan din adamları örnek verilerek dini dünyevi menfaatlerine alet etmek, men edilmiş hatta lanetlenmiş bir iştir.
İnsanların namaz kılmaları bizim onlar lehinde;
Müslüman olduklarına dair şahitlik yapmak,
Cenaze namazlarını kılmak,
Sözlerine güvenmek ve şahitliklerini kabul etmek,
Kız vermek ya da gelin etmek gibi meselelerde referans ve kriter olarak kabul edilebilir. Fakat bunun haricindeki durumlarda insanların amelleri ve niyetleri esas alınmalıdır.
Fazla özür dilemek, kabahatin çok olduğuna delalettir.
Fazla tevazu, kibir alametidir.
Fazla saflık, ya şeytanlığın ya da hamakatın eseridir.
Fazla yemin etmek, yalancılık işaretidir.
Din ve ahlakını (tebliğ ve eğitim hariç diğer meselelerde) çok öne çıkarmak ve bunlarla övünmek de maalesef nifak göstergesinden başka bir şey değildir
Namaz kötülük yapmaya ve başa kötü işler gelmesine engeldir.
Yani namaz kötü işlerimizi gizlemek ya da hatalarımıza bahane olmak yerine bizi kötü ahlaktan uzak tutmalıdır.