Takva Elbisesi Daha Hayırlıdır
Dişimiz gibi içimizi de temizlemekle emrolunduk.
Kur'an bunun için "Libasu't-takva" yani "Takva elbisesi" tabirini kullanır. "Takva elbisesi daha hayirlidır" (Araf, 26) buyurur.
Onun için bazı âlimler namaza girmeden evvel elbisesini temizle emrini, "Takva elbisesi giyin" olarak anlamislardır.
"Bedenini temizle" emrini de biz, vücuttaki kir, kan, necaset, irin gibi seylerden arin olarak anladik, ama âlimler bunlarla beraber bir de "Kalbini ve ruhunu temizle" olarak anlamtşlar.
Tasavvuf büyükleri, iç âlemin, kalbin temizligine çok önem verdiler. Kalbini, ruhunu, niyetini, amelini, ahlakinı düzeltmeden yaptigin kulluk, mana ifade etmez derler. Dış tertip ve düzeni herkes görür. Ama sen esas, Allah'in görüp kimsenin görmedigi iç âlemini düzelt ki, Rahman senden razi olsun.
Siblı bir gün abdest alip camiye gider. Kendisi devaminı şöyle aktariyor:
"Camiye giderken bir ses geldi bana. Ses söyle dedi:
Sibli, sen dışini yikadin.
Içini ne yaptin? Iç âlemini temizledin mi ki camiye gidiyorsun. Eve döndüm. Her seyimi feda ettim. Benden başka bir şey kalmadi. Her seyi hayatimdan sildim."
Denilir ki bir gün Ebu Hureyre (RA), Hz. Peygamber'le karsilastı. Ama Resulullah'a yaklaşmadi. Uzak durdu. Efendimiz kendisine, "Neden uzak duruyorsun?" diye sorunca Hz. Ebu Hureyre, "Ya Resulullah, yıkanmayi gerektiren bir hâl oldu. Henüz yikanamadim. Su bulmaya gidiyorum. Pis bir halde yanınıza yaklasmak istemedim."
Efendimiz, "Mümin necis olmaz, yani guslü gerektiren hâl olunca pis oldun demek degildir" diyerek batini kalp ve ruh temizligine de dikkat çekmek istedi.
Nitekim teyemmüm böyle degil mi? Gusül niyetiyle -su bulamayincaelleri ve yüzü toprakla ovusturmak yetmiyor mu? Burada gaye vücudu temizlemek degil, niyeti temizlemektir. Toprakla teyemmüm ederken vücuda su degmiyor. Ama Allah'a kurbiyyet niyetiyle yapilinca toprak bile yetiyor.
Takva; samimiyet, ihlas, duruluk, hasbilik Allah'a has olmak gibi anlamlara geldigine göre kişinin takvali olup olmaması sadece Allah ile kul arasinda kalır. Onun için Hz. Peygamber ellerini kalbine götürüp, "Takva buradadır" buyurmuştur. Siz takvalı olup olmadiginizi bilirsiniz. Hakem sizsiniz. Ve elbet Allah'tır.
UNUTULAN SÜNNETLER
Üç nefeste içerdi: Hz. Enes der ki: "Efendimiz içecekleri üç nefeste içerdi" (Müslim-Buhari).
İçtikten sonra hamd ederdi: Ibn Abbas der ki:
"Resulullah söyle buyurdu:
Içecekleri iki veya üç nefeste için. Içerken besmele çekin. Içtikten sonra da Allah'a hamd edin" (Tirmizi).
Kabin içine solumazdi: Ebu Katada der ki: "Hz. Peygamber, su içtiği kabin içine solumayi yasakladi." Kabi sagindakine ikram ederdi: Bir gün Hz. Peygamber'e (SAV) sulandirilmis süt getirildi.
Hz. Peygamber kaptan ihtiyaci kadarını içti.
Efendimizin sağında bir bedevi, solunda ise Hz. Ebu Bekir oturuyordu.
Efendimiz kabı Hz. Ebu Bekir'e degil de saginda oturan bedeviye verdi. Ve söyle buyurdu:
Herkes sağindakine versin (Müslim, Buhari).
Testi ve tuluma agzini dayamazdi: Efendimiz herhangi bir tulum, büyük testi ve benzeri kapları agzina dayayarak su içmeyi -ağzin arttığının suya girmesini- yasaklardı. Içini görmediği kabi agzina dayayip su içmezdi. Muhtemelen agza değen su arttığının tekrar testiye, büyük kaba girmesini istemezdi.
Böylece bulasıcı bir rahatsizliğı olan kisinin artiginin içilmesini engellemis olurdu.
Ikinci bir ihtimal de, içini görmediği testi gibi kaplarin içine -özellikle köy yerlerinde- küçük hayvan veya böcegin girme ihtimalinden dolayiı sakındırırdı.
Kabın içine üflemezdi: Efendimiz (SAV) kabın içine üflemeyi -sıcak yemeii sogutmak amaciyla da olsa- yasakladı.
Nefes alirken kâseyi agzindan uzaklaçtırırdı:
Ebu Said der ki: "Efendimiz içilecek seye üflemekten sakinırdı. Bir adam şöyle dedi:
Allah'in Resulü, su içecegim kabın üzerinde çerçöp görürsem ne yapayım? Efendimiz, "O çerçöp düşünceye kadar dök. Nefes alırken kâseyi ağzından uzak tut" buyurdu.
Ayakta ve oturarak su içerdi: Hz. Peygamber bazen oturarak, bazen de ayakta su içerdi. Ancak genellikle oturarak su içmeye müsaade ederdi.
Nitekim suyun mideye daha rahat süzülmesi için oturarak içmek tavsiye ediliyor. Özellikle bugün terli bir insanin soguk suyu bir çirpida içmesi çok da tavsiye edilmiyor.
Su ile ilgili bir hatıra:Bir gün Hz. Peygamber bir su kabi istedi. Ağzi dar, derin olmayan bir su kabı getirdiler. Içinde az bir miktar su vardı.
Hz. Resulullah, abdest için getirilen bu kaba elini soktu. Enes diyor ki: "Hz. Resulullah'in parmaklari arasindan kaynayan suya bakıyordum. O gün o kaptan abdest alanlarin sayisi yetmis ile seksen kişi arasindaydi (Buhari, vudu, 45, 46; Müslim, fedail, 4-5).
Altin-gümüs kaplardan su içmezdi:Zevk u sefa ehli olan, şımarık insanlar altın kaptan yemek yiyip su veya sıra içmeyi severlerdi. Efendimiz bunlardan sakındırır, altin ile gümüş kaplardan su içmeyi yasaklardı. Bu tür kapları yemekte kullanmak da yasaklanmistır.
ALLAH'I ÇOK ZIKREDİN
Müslümanların Rablerini zikretmeleri, iman eksikliği olanları rahatsiz eder. Hatta zikredenleri, "Gösteriş ve riya yapiyorlar" diye tenkit ederler.
Sanki kalptekini okuyorlar! Peki, riya ve gösteriş yapanlar yok mu? Elbette vardır. Ama kalplerin sarrafı Allah'tir. Yalani ve doğruyu sadece Allah bilir. Peygamber Efendimiz söyle buyurdu:
"Allah'i o kadar çok zikredin ki münafıklar 'Bunlar gösteriş yapiyorlar' desinler (Taberani, Kebir, 12786; Heysemi, Mecma, 10, 76; Beyhaki, Suab).
Allah'i zikredenlerden rahatsız olanlar empati yapsalar, "Ya biz ne yapiyoruz" deseler iyi olmaz mı?
SEN, ALLAH'I SEVMİYOR MUSUN?
Fudayl bin Iyaz şöyle derdi:
"Sana Allah'ı sevmiyor musun diye sorarsa sükût et. Sus, cevap verme. Zira hayır dersen dinden çikarsan. Evet dersen, Allah'i sevenlerin sifatit yoksa sende bu durumda da yalancı olursun (Kutu'l Kulub, 3, 219).
IBADETI OLMAYAN ADAMIN HALI
Efendimiz şöyle buyurdu:
Ahirette zengin bir kul hesaba getirilir. Bu adamın iyi ameli -ibadeti- yoktur. Yüce Allah, (Biliyor olmasina ragmen) "Bu kulun iyi bir ameli var mı?" diye. "Yok" dediler.
Ama bu zengin kulun şöyle bir özelligi vardi:
Fakirlere yardim eder, daralmış olana ise borç verirdi. Zorluk çeken insanların borçlarini silerdi. Böyle cömert bir adamdı. Allah buyurdu:
"Ben ondan daha cömertim. Ben de bu kulumu affettim."
Nihat Hatipoğlu.