Sakın Azgınlara Özenme
"Ayetlerimizi yalanlayanları bilmeyecekleri yönden derece derece azaba yakınlaştırırız." (A'raf/128).
"Sen bu sözü (Kur'an'ı) yalan sayanı bana bırak! Biz onları bilemeyecekleri bir şekilde yavaş yavaş azaba çekeceğiz. Onlara mühlet veriyorum. Ama benim planım çok sağlamdır." (Kalem/44-45).
"Allah'ın ayetleri hakkında imansızdan başkası tartışmaz. Onların güç ve şatafat içinde dolaşmaları seni aldatmasın." (Mü'min/4).
Onun için; hırsız, arsız, ahlaksız, imansız, inkârcı, terbiyesiz, saldırgan olmasına rağmen işleri iyi giden birini görürseniz sakın ona özenmeyin. "O niye başarılı da, kazanıyor da, her istediği oluyor da ben neden her istediğimi beceremiyorum?" diyerek yakınmayın. Böyle birini görünce ondan uzak durun. Onun feci bir felakete doğru sürüklendiğini unutmayın. Ya bu dünyada ya öteki âlemde. Kur'an işte bu bedbaht insanları anlatıyor. Demin verdiğim ayetlerde...
Tasavvuf büyüklerinden Sehl Tüsteri şöyle der:
İsyan ve günahlara dalmış bazı insanlara nimet verilmeye devam eder. Ama o insanlardan Allah'a şükretme nimeti kaldırılır. Onlar dünyevi nimete o kadar dalarlar ki, o nimetin sahibi olan Allah'ı unuturlar. Sonunda kalpleri perdelenir. Sonra ilahi ceza gelir.
"Öğüt almayanlara her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilen şeylerle günaha daldıkları sırada ansızın onları yakalayıverdik." (En'am/44).
Eskilerden bir isyankâr şöyle dedi:
"Ya Rabbi! Ben ne kadar günah işledimse de sen bana ceza vermedin." Yüce Allah o dönemin peygamberine şöyle buyurur:
"Bu gibi söylenen kişilere de ki; ben onlara en büyük cezayı verdim. Onlardan duayı ve gözyaşını kaldırdım." Rabbim hepimizi korusun.
DUHA NAMAZI NEDİR?
Güneş doğduktan yaklaşık yarım saat sonra kılınan 4, 8 veya 12 rekât olabilecek olan nafile namaza duha namazı denir. Bu namaz öğleden yaklaşık 20 dakika öncesine kadar kılınabilir.
Teheccüd namazını ne zaman kılmam gerekiyor? Teheccüd bir gece namazıdır.
Fazilet ve bereketi çok olan, Hz. Peygamber'in her gece yaptığı bir ibadettir. Kur'an-ı Kerim bu namazı Hz. Peygamber'e emretmiştir. İsra Suresi'nde, "Sana özgü olarak fazladan teheccüdü kıl" diye emredilmiştir. Sahabe ve tasavvuf âlimleri bu namazı hiç ihmal etmediler. Bu namaz kişiyi Allah'a yakınlaştırır.
İyi kullar arasına sokar. Günahların affına vesile olur. Kalbi fazilet nuruyla doldurur.
Herkes uykudayken kişiyi uyanık tutar ve zikirle dopdolu hale getirir. Belki farz olan namazlardan sonraki en faziletli namazdır. Bu namazın vakti, yatsı ile sabah namazı arasıdır.
Bu namaz için tercih edileni yatsı namazından sonra uyuyup sabah namazından önce uyanmak ve 2, 4 ,6, 8 veya daha çok rekât namaz kılmakla bu ibadeti yerine getirmektir. Gece uyanamayacağını bilen kişi uyumadan önce de bu namazı kılabilir.
Kelime-i tevhid nedir?
Kelime-i tevhid, "La ilahe illallah. Muhammeden Resulallah" demektir. Anlamı ise şöyledir: "Allah'tan başka ilah yoktur. Muhammed (SAV) Allah'ın Resul'üdür." Bu kelimeyi söyleyen ve gereğine inanan kişi Müslümanlığa girer, eğer Müslüman değilse.
Camide namaz kılarken biri aniden düştü. Namazı bozup ona müdahale etmem şart mı?
Elbette öyle bir halde hemen namazı bozup ona müdahale etmeniz gerekir. İnsan hayatı son derece önemlidir. O esnada hiç kimse yardım etmezse herkes Allah katında sorumlu olur. Zira gerekli müdahaleden sonra bozduğunuz namazınızı yeni baştan kılarsınız.
Bu durum sadece camide bayılan kişiyle sınırlı değildir. Mesela; denize düşüp yardım isteyen bir kişi var. Ve siz o esnada, kıyıda namaz kılıyorsunuz. Demin yazdığımız prensip (acil müdahale için namazı bozmak gerekir prensibi) burada da geçerlidir. Din, insan hayatını kutsal, dokunulmaz ve son derece değerli görür.
Almanya'da yaşıyorum. Komşum gayrimüslim yaşlı bir kadındı. Onun cenaze törenine katıldım. Günaha mı girdim?
Siz insani bir görev olarak cenaze törenine katılmış ve muhtemelen başsağlığında bulunmuşsunuz. Bu şekilde taziyede bulunmanız dinimizce günah değildir.
Üzüntünüzü belirtmeniz, onlarla selamlaşmanız son derece doğaldır. Ancak sizin Müslüman olarak diğer dinlere ait ibadetleri, ayin ve ritüelleri uygulamanız doğru olmaz. Siz duanızı, ibadetinizi Kur'an'a ve Hz. Peygamber'e uygun şekilde yapmanız gerekir. Dediğim gibi; ancak insani ilişkiler, komşuluk hukuku ve insani bir görev olarak cenazede veya merasimde başsağlığı için bulunabilirsiniz.
Çalıntı olan bir malı satın alabilir miyim?
Size gelen malın çalıntı bir mal olduğunu veya gayrimeşru bir yoldan elde edildiğini kesin olarak biliyorsanız bu malı satın almanız caiz olmaz. Hz. Peygamber, "Çalıntı malın çalıntı olduğunu bildiği halde satın alan günaha girmiş ve malın ayıbının ortağı olmuş olur" (Kenz, Taberani) buyurur. Burada kişi, hakkı ve alın teri olmayan bir malı piyasaya servis ediyor, karşı taraftaki de bunu bile bile satın alıyor. Yani hakikatte olmayan bir mal pazarlanmış oluyor. Ancak malın çalıntı olmadığını ve malın takdim tarzının normal bir takdim olduğunu zanneden kişinin aldığı mal haram olmaz. Şüphelenme halinde ise o maldan kaçınmak lazım. Bir malın çalıntı olup olmadığı, malın satandan ve malla ilgili belgenin olmamasından anlaşılabilir. Aslında tüccarlar bunu zaten bilirler. Ve gereken tavırlarını buna göre düzenlerler. "Ağlayanın malı gülene kâr getirmez" sözünü halkımız bu tür insanlar için söylemiştir. Özellikle bazı insanların büyük işyerlerini soyduklarını ve oradaki malları sanki alın teri ile kazanmış gibi pazarladıklarını görünce dehşetimiz artmıyor değil.
HOŞ GÖR
Bizim kültürümüz, "Yaradılanı hoş gör, Yaradan'dan ötürü" cümlesiyle bunu özetlemiş. Engin ve yüce bir gönülle evrene bakmak istenmiş bizden.
Nefret ve kibir, tedavi edilesi bir hastalıktır. Hamdun Kassar şöyle derdi: "Bir sarhoşla karşılaşırsan ona buğzetme.
Kötü söyleme. Çünkü onun durumuna sen de düşebilirsin."
Hz. Bilal ezan okurken bir harfi iyi çıkaramamış ve bundan dolayı eleştirilmişti de Resulallah (SAV) onu sahiplenmiş ve "Bilal'in eksik harfi Allah katında tamdır" buyurmuştur.
Denilir ki, İbrahim bin Edhem bir gün yere uzanmış bir sarhoşun yanından geçti. Onun ağzını toprağa bulaşmış gördü. Su getirdi ve adamın ağzını temizledi. Sonra şöyle dedi: "Allah'ın ismini zaman zaman anan bu ağzı kirli bırakmak doğru olmaz, hürmetsizlik olur."
Daha sonra sarhoş kendine geldi. Ona İbrahim bin Edhem'in yaptığı anlatıldı. Genç sarhoşluktan utandı. Ve bir daha içki içmeyeceğine yemin etti. Tövbekâr oldu. İyi bir insan olarak yola devam etti. İbrahim bin Edhem, o gece rüya gördü. Rüyada ona şöyle denildi; "Sen sarhoşun dışını temizledin.
Biz de onun içini temizledik."
Cehenneme insan postalamak bizim işimiz olamaz. O şeytanın işi. Bizim işimiz Allah'ı ve O'nun Peygamber'ini insanlara sevdirmek ve onların ümitlerini zinde tutmaktır. İslam büyükleri ve özellikle tasavvufun ileri gelenleri bu hususta bizim için birer canlı modeldirler.
İnsan kalbini ve umudunu kırmak hoş görülmemiştir.
Sadi Şirazi bu hususta çok uç sayılan ama manidar olan bir hadiseyi aktarır:
"Büyüklerden birinin evine hırsız girer.
Ancak çalacak bir mal bulamaz. Hayal kırıklığıyla çıkan hırsızın halini gören ev sahibi, üzerinde uyuduğu hasırı toparlayıp hırsızın yoluna atar. Hayattan kopmasın, karnını doyursun ki belki ilerde tövbenin yolunu bulur."
Bunlar yüce yüreklerdir. Bizim tarzımız ile bu insanların tarzı elbette çok farklıdır. Biz belki bu halde hırsızı tutuklatır ve adalete sevk ederiz. Onlar ise onu nasıl yeniden hayata katar ve tövbeye yönlendiririz diye bakarlar.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Nihat Hatipoğlu.