HZ. MUHAMMED'E BORÇLUYUZ
Reddi mirasın ve inkârın çok olduğu bir zaman dilimindeyiz. Dini alanda daha önceleri hafifçe ve utana - sıkıla seslendirilen ve ama dinin genleriyle çelişen aykırı fikirler rahatça servis edilir oldu. Bu elbette hayra alamet değildir. Çünkü bugün bazı ilahiyatçıların veya dini sorumluluğu olan din adamlarının yıktığı bariyerler onlardan sonra gelecek nesilde tamamıyla bir inkâra dönüşüyor.
Örneklersek bir ilahiyatçı bir hadiste mevcut olan bir müşkili gidermek için ilim ve kafa yormak, yorumlamak veya tahlil etmek yerine tamamıyla inkâr etmekle başlayınca arkasından gelen öğrencileri hadis külliyatının tümünü inkârla işe başlıyor.
Artık ne İmamı Azam'ın, ne İmamı Şafii'nin, ne Buhari'nin, ne Taftazani'nin ne de bir başkasının saygınlığı kalmıyor. Arkadan gelenler orada da durmuyor. Kur'an-ı Kerim'in şu ayeti şu zaman dilimine özgüdür, şu ayet aklıma uymuyor, şu ayet şu olaya hastır, şu ayet içimi serinletmiyor diye ilahi vahye tasallutta bulunacak hale gelebilir. Geliyor da. Yüce Rabbim bize daha şer günler göstermesin. Samimiyetle söylüyorum. Böyle günler görmektense yerin altında olmuş olmayı tercih ederim. Mümin yerin altında olmayı üstünde olmaya tercih etmedikçe kıyamet kopmazın bir tecellisi gibi.
Anadolu'yu var eden Peygamber sevgisidir
Milletimizi birbirine kilitleyen, milletin inancını bozmaya yönelik her ihanete karşı inancımızı pekiştiren güç Hz. Peygamber (s.a.v.) tutkusudur.
Çanakkale'de bayrağını kapıp ayağa kalkan subayın haykırdığı 'Neredesin ey Muhammed! Sancağın düşüyor' feryadı Anadolu imanının, irfan ve faziletinin yansımasıdır.
Nedir bu Anadolu imanı? Söyleyeyim:
1- Anadolu imanı Kur'an-ı Kerim'i Allah'ın kitabı bilir. Baştacı eyler.
2- Hz. Muhammed'i (s.a.v.) Allah'ın son peygamberi kabul eder. O'nun gelişiyle din tamamlandı. Tek din İslam oldu. Buna inanır.
3- Dinin temel kaynakları olarak (edille-i şeriyye) Kur'an - Sünnet - İcma - Kıyas'ı kabul eder.
4- Anadolu imanı İslam dinini değişmemiş tek ilahi din kabul eder.
5- Her konuda tolerans ve diyaloğu kabul eder. Ama iman konusunda 'Kafirun' suresini önüne koyar. Senin dinin sana, benimki bana der.
6- Anadolu irfanı, sevecen, toleranslı, merhametli, dengeli, ölçülüdür. Şiddetten, gayrileştirmekten uzaktır.
7- Anadolu irfanı insandır, vicdandır, rahmettir.
8- Anadolu imanı peygamber merkezli bir tasavvufa sıcak bakar. Kur'an'a ve sünnete, sahabi tecrübesine ters düşmeyen manevi arayışları hoş karşılar. Kur'an, sünnet ve sahabe kabulüne aykırı her şeyden uzak durur.
9- Anadolu imanı; peygamberi yok sayarak, Kur'an'ı kendi sığ bilgisine göre tefsir eden saptıran ve sapan her akıma karşı direnç gösterir.
10- Anadolu imanı; Kur'an-ı Kerim'e abdestsiz dokunurken utanır. Farzını ve sünnetini ihmal etmez. Hesabını dünya üzerine değil, kabir ötesine göre kurar.
11- Anadolu imanı dininden -imanından- kelime- i şehadetinden emindir. Dininden ötürü utanmaz. Dininden utanandan utanır.
12- Anadolu imanı, Allah'ın dinini pazarlık konusu yapmaz.
13- Anadolu imanı; Mısır coğrafyasındaki modernist, inkârcı, tahripçi, kompleksli ulemaya da batıdaki oryantalistlere de, bakış tarzlarına da asla muhabbet göstermez. Bütün bunların son vahyi bozmaya yönelik birer operasyon olduğunu bilir ve; 'Hasbunallahu ve nimel vekil' = 'Bize Allah yeter ve o ne güzel vekildir' der. Hem bunu der ve hem de bu inancının pekişmesi için yapmak gerekeni yapar.
14- Anadolu imanı bu dediklerimi yapmak konusunda tek başına da kalsa 've'bud Rabbeke hatta ye'tiyeke'l yakın' = ölüm sana gelinceye kadar Rabbe kulluk et (Hicr, 99) emri gereğince yürür. Yürüyebildiği kadar yürür.
15- Sağınıza, solunuza bakın. Bu saydıklarım; köküne bağlı, mümin, mütevekkil, sadık, muhlis, peygamber aşısıyla aşılanmış müttekilerin imanı olduğunu göreceksiniz. Bunun dışındaki bir dini kabule veya yola, sizi kim davet ediyorsa Anadolu irfan ve imanına karşıdır. Sizin babanızın ve atalarınızın dini; bu katışıksız, hasbi, Allah'a tevekkül eden, Muhammedine bağlı olanların dinidir. Mekke putlarını yıkan, diğer din mensuplarıyla barış içinde yaşayan ve ama İslam'ı tebliğe davet eden, kin ve nefreti lügatından silen, her türlü yeniliğe açık olan atalarımızın dini anlayışı budur.
Bütün bu sözler üzerine kimse kalkıp da Mekke müşriklerinin putperest atalarının yolundan gidişini şiddetle reddeden 'atalarımızı bu yolda bulduk' ayetlerini Müslümanlara uygulama maskaralığını da göstermesin. Kâfirler hakkındaki ayetleri Müslümanlara tatbik etme harici bir zihniyettir.
Müslümanlar bir yol ayrımındadır. Ya Kur'an'a ve Hz. Resul'e bağlanarak, İslam'a hürmet eden büyük kadim müctehidlerin temel kaynakları harmanlayarak bize takdim ettikleri duru, temiz, dine sahip çıkacaklar.
Veya; sözde Kur'an'a bağlılıklarını ilan ederken bütün tecrübesini inkâr ederek yola çıkan ve bugünlerde artık şu ayetleri Kur'an'dan çıkarmak gerekir diyecek kadar inançsızlığa savrulan nevzuhur inançsızlığa teslim olacak. Bu nevzuhur anlayışın sonunda ise ateizme ve deizme giden belirsiz bir yol var.
Hz. Muhammed'e (s.a.v.) irfan borçluyuz
Anadolu imanının temelinde Hz. Muhammed (s.a.v.) sevgisi irfanı ve edebi vardır. Osmanlı sultanının sarığına Hz. Peygamber'in (s.a.v.) kademi şerifini yerleştiren, Medine'ye giren lokomotife edeple istasyon dedirten askeri birbiri ardınca şehit olurken 'Yetiş ey Muhammed' dedirten Anadolu teslimiyetinin temelinde Hz. Muhammed muhabbeti vardır. Bu muhabbetin esasında, sahte peygamberlerle savaşan sahabenin 'Ya Muhammed' parolasını hayatına parola edinen sadık geçmişlerimizin teslimiyeti vardır. Dikkat edin; Sünneti inkâr ederken Kur'an'a göre hareket ettiklerini iddia edenler aslında Kur'an'ı Hz. Peygamber'den uzaklaştırmaya çalışan Anadolu irfanını oryantalistlere kurban eden başka bir dünyanın insanlarıdır. Artık ya onları kabul edersiniz, onların yaldızlı laflarına kanarsınız veya Anadolu irfanını sahiplenirsiniz. Tercih sizin.