ZENGİNİN BORCU ZEKAT
Zekat vermek, malı azaltmaz aksine bereketlendirir.
Zekatı verilmemiş mal ise sahibi için günah ve sorumluluk sebebidir
Hz Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu; "Malının Zekâtını ödediğin vakit, üzerindeki borcu yerine getirmiş olursun." Bu hadis müminin mali yönden sorumluluk sınırını belirtir.
Kuranı Kerim zekâtı emretmiştir. Zekât bir borçtur.
Mutlaka ödenmesi gerekmektedir. Zekât; Müslüman zenginin malı üzerindeki fakirin payıdır.
Bu pay ise nakit parada yüzde iki buçuğa, yani kırkta bire denk gelmektedir. Bu miktar yılda bir kez ödenecektir.
Müslüman zekât ödemekle yükümlüdür. Zekâtın miktarının üzerindeki bağış, yani sadaka ise kişinin hür iradesine bırakılmıştır. Dilerse malının üçte birini fakirlere dağıtır. İsterse malının sadece kırkta birini, yani zekâtını.
Hz Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor; "Kişi malının zekâtını ödediğinde o malın üzerindeki şerri ortadan kaldırmış olur." Zekâtı ödenmemiş mal, günah ve sorumluluk vesilesidir. Kişi bu malın tümünden sorumlu olur.
BEREKETİ ARTTIRIR
Zekât malı azaltmaz. Bilakis bereketini çoğaltır.
Müslümanlar, Emevilerin adil halifesi Ömer bin Abdülaziz döneminde zekâtlarını tam ödedikleri için İslam ülkelerinde zekât almaya müsait insan bulunamamıştır.
Ülkemizde her zengin zekâtını ödeseydi elbette ki yüzbinlerce muhtaç kişi, muhtaç sınıfından orta halli sınıfa geçerdi.
Bunun için zengin bütün malını veya yarısını veya üçte birini değil, zekâtını ödemesi yeterlidir.
Hz. Muhammed'in (s.a.v.) hayvan sevgisi
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) hayatında hayvanlara ilişkin müdahaleleri o kadar anlamlı olmuştur ki her birinden yüzlerce ders çıkarmak mümkündür.
Sevr'de gizlenen Hz. Peygamberin (s.a.v.) mağarasının önünde örümcek ağ örer, güvercin yuva yapar, yumurta bırakır. Ağaçlar filiz verir ve bir anda Hz. Peygamberin (s.a.v.) etrafı hayvan ve ağaçlardan oluşmuş bir çemberle korunur.
Bu Asr-ı Saadet hatırası bile hayvanlara bakış açımızı değiştirmek için yeterli bir vesile değil mi?
Kasva, Peygamberimizin (s.a.v.) devesinin adıydı. Sevilen bu hayvan diğer develere karşı merhameti tetikleyen bir binek misyonu katmıştır. O nedenle de Efendimizin (s.a.v.) vefatından sonra Kasva bir saygı objesi olmuş, hiçbir halife ona binmemiştir.
Hz. Muhammed (s.a.v.) on bin kişilik ordusuyla Mekke'ye girerken yolun ortasında uzanmış ve yavrularına süt veren dişi köpeğin yanında uzun süre oturmuş ve sonra köpeği ve yavrularını korumak için ordusunun yolunu değiştirmiştir. Bu manzara dünyanın hayvan sever tüm kurumlarının manifestosu olacak kadar çarpıcı bir örnektir. Acaba Hz. Nebi (s.a.v.)'nin bu duruşundan gayrimüslim diğer hayvan sever kurumların haberi var mıdır? Yoksa bu vebal hayvan sever dernekler kadar bizim de değil mi?
Sahabe Hz. Resulullah'a (s.a.v.) 'Susamış bir köpeğe su verene karşı bunun sevabı var mı' diye soruyor. Resulullah'ın (s.a.v.) cevabı nettir:
"Her canlı ve nefes alana karşı yapılan sevabın karşılığı vardır." Evet, merhamet edilmeden merhamet olunmaz. Siz yerdekilere merhamet ediniz ki göktekiler de size merhamet etsin.
Amin.
Nihat Hatipoğlu.