İbrahim Ethem Hazretlerinden Vasiyetler
Rabbimiz Kur’ân-ı Azimüşşan’da: ‘Habibim Ahmed, Resulüm ya Muhammed! Sen vâ’z ü nasihat et, şüphesiz ki nasihat mü’min olanlara fayda verir’[1] buyuruyor. Baharda yağmur yağınca ölü yerlerin ihya olması gibi, vâ’z ü nasihat ile de ölü kalpler uyanır.
Yine bir hadis-i şerifte Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav): ‘Din nasihattir, din nasihattir, din nasihattir’[2] buyuruyor. Din, nasihatle kuvvetlenir. Onun için Allâh’ın veli kuralları hep dostlarından nasihat istemişler.
İbrahim Ethem anlatıyor: ‘Evime birtakım misafirler geldi. Onların büyüklerden olduğunu anladım ve bana biraz nasihat edin’, dedim. Onlar da şöyle vasiyet ettiler:
Sana yedi şeyi tavsiye ediyoruz dediler:
Her kimin kelâmı çok olursa onda kalp uyanıklığı olacağını zannetme. Faydasız sözden, malayaniden uzak durmalı.
Sevgili Peygamberimiz (sav): ‘Benim şefaatim, günahına tevbe-i nasuh ile tevbe eden büyük günahkârlaradır’[3] buyuruyor. Büyük günahlar tevbe ile küçülür, affolur, lâkin ‘Ne olacak canım kerahet bu’ diye yaptığın küçük kusurlar işleye işleye büyür.
Kimin yemesi çok olursa, onda hikmet olacağını zannetme.
Mahmud Sâmî Efendimiz (ks) Hazretleri her geldiğinde size, bize: ‘Az yiyin, az konuşun, az uyuyun.’ buyurmadı mı? Mide bir kesedir. O keseyi tıka basa doldurmayın. Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini havaya ayırın. Hem vücudunuz sıhhatli olur, hem de ibadetinizden lezzet alırsınız.
Her kimin kötü insanlarla konuşması, arkadaşlığı çok olursa onda ibadet zevki olacağını zannetme.
‘El-mer’ü alâ din-i halîlih’, ‘Kişi arkadaşının dini üzeredir’ Konuştuğumuz, görüştüğümüz insanlara dikkat edelim.
Her kim dünya malını çok severse, onda iyi ölüm olacağını zannetme.
Peki, dünya muhabbetinin ilacı var mı Efendim? Evet, dünya muhabbetinin ilacı ölümü çok düşünmektir. Bak dersimizde bile râbıtadan önce tefekkür-i mevt yapıyoruz.
Sür çıkar ağyârı dilden, tâ tecelli ede Hakk
Padişah konmaz saraya, hâne mâmur olmadan
Yunus ko yalan dâvâyı
Gel ortaya ko sivayı
Temiz et gönül evini
Dost gelecek kondurmaya
Dost, kutb-ı cihanın râbıtası; dost, Muhammed Mustafa’nın (sav) muhabbeti; dost, Allah muhabbeti.
Her kim dini bilgilerden cahil olursa, onda gönül diriliğinin olacağını zannetme.
Evimize bir ilmihâl kitabı alalım, çoluğumuza-çocuğumuza dini öğretelim.
Her kim zalimlerle, haksızlarla arkadaşlık ederse, onda din doğruluğu olacağını zannetme.
Her kim aklı ermez kötü insanları kendinden hoşnut etmeye gayret ederse, tabasbus yaparsa, onda Allâh’ın rızası olacağını zannetme.
Zamanımızdaki birtakım idarecilere riyakârlık yaparak onları kendinden memnun etmeye çalışan insan, Allâh’ın rızasından mahrum kalır.
Mevlâ’mız bizleri rızasından mahrum etmesin. Gönlümüzü diri kılsın. Âmin.
Hamdolsun âlemlerin Rabbi olan Allâh’a (cc)!
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
[1] Zariyat, 51/55.
[2] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. I, s. 437.
[3] Tirmizi, Kıyame 11; İbn Mace, Zühd 37.