Kıyamete Beş Kala
Kıyamette pismanlik
Hamd, şükredenlere nimetiyle karşılık veren, her şeyi hakkıyla işiten, her şeyi kemaliyle gören, her şeyi bilen ve kudreti sonsuz olan Allah (cc)’ye mahsustur. Salât O’nun Rasulüne(as) selam tüm Müslümanların üzerine olsun…
‘‘Der ki insan o gün: ‘Kaçılacak yer nerede?’ Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok. O gün varılıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur. O gün önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeyler, insanın önüne getirilir. Doğrusu, insan kendi kendine tanıktır. Dökse de ortaya tüm mazeretlerini.’’(Kıyamet Suresi/10-15)
Ve yine şanı yüce Allah(cc) şöyle buyuruyor: “Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatmadan başka bir şey değildir.” (Ali İmran Suresi/185)
İnsanoğlu öyle bir sınavın içinde ki, sonuçlarını mahşer günü öğrenecektir. Çalışıp başarılı olabileceği tek kaynak ise Kuran’dır. Bu yüzden Kuran’dan sorumlu olduğumuz bu sınavdan ancak hakkı ile iman edip, salih amel işleyenler, hakkı ve sabrı birbirine tavsiye edenler başarılı sayılacaktır. Madem ölümün geleceği kesin, o zaman hiç kimse için o gün kaçış olmayacaktır.
Çünkü başka bir ayette Allah (cc) şöyle buyuruyor: “De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, muhakkak sizi bulacaktır. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah’a döndürüleceksiniz de O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.” (Cuma Suresi/8)
Ve şanı yüce olan Allah (cc) daha sonra yine buyuruyor: “Nerede olursanız olun ölüm size ulaşır. Sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile.”(Nisa Suresi//78)
Ey akıl sahibi, şimdi bir anlığına düşün!…
Ve bir dakika sonra kıyametin kopacağını hayal et… O dehşet verici an geldiğinde, anneler evlatlarını unutacak, insanlar hesap gününe hazırlıksız yakalandıkları için, birbirlerinden kaçacaklar.
Sonra insanların çoğunda şu cümleleri duyacaksın
Keşke iman edip, daha çok güzel işler yapsaydım…
Keşke ibadetlerimi işlerim yüzünden terk etmeseydim…
Keşke dünya malı için bugünü unutmasaydım…
Keşke bugün namazlarımı kılabilseydim…
Keşke bugün Allah’ı zikredebilseydim…
Keşke borçlarımı ödeyebilseydim…
Keşke hakkıyla inananlardan olsaydım
Keşke insanların hakkını bu kadar yemeseydim…
Keşke yetimin malına göz dikmeseydim…
Keşke masum insanlara iftira atmasaydım…
Keşke insanların kusurlarını araştırmasaydım…
Keşke yalan söyleyip, insanlar arasında fitneyi yaymasaydım…
İşte insanların bu ve buna benzer pişmanlıklarını duyacaksın ve yüzlerinde o hüzünlü tedirginliği göreceksin. Ölüm kendilerine geldiği vakit insanoğlu, şu cümleleri söyleyecek; ‘‘Rabbim! Beni geri gönder,’’ ta ki boşa geçirdiğim dünyada iyi iş (ve hareketler) yapayım.’’ Rabbi ise şöyle cevap verir: ‘‘Hayır! Onun söylediği bu söz (boş) laftan ibarettir. Onların gerisinde ise, yeniden dirilecekleri güne kadar (süren) bir berzah vardır.’’ (Mü’minun Suresi/99-100)
Ey Kardeşim, ‘‘O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, ‘‘Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık’’ diyecekleri zamanı bir görsen! (Secde Suresi/12)
Çünkü o hesap gününü, Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de bizlere şöyle bildiriyor: ‘‘Hayır, onlara apansız gelecek, böylece onları şaşkına çevirecek; artık ne onu geri çevirmeye güçleri yetecek ve ne onlara süre tanınacak.’’(Enbiya Suresi/40)
İşte o an herkesi sarhoş olmuş bir şekilde göreceksin.
Neden mi?
Çünkü Sur’un o korkunç ve dehşet verici sesi yüzünden… Ve bu ses o kadar korkunç olacak ki, o gün gözler korkudan yerlerinden fırlayacak… Herkes sarhoş olduğunu sanacak. Fakat o gün hiç kimse gerçekten sarhoş olmayacak.
O çetin hesap gününde, ilk başta şeytanın ve askerlerinin kaçmaya başladıklarını göreceksin. Kaçıp, saklanmaya çalışacaklar… Ama o gün hiç kimse için kaçış olmayacak. Eğer bu durumdan ders alınmış olsaydı, bu durum akıl sahiplerine vaiz olarak yeterdi. Çünkü bu konuda Allah Resulü (as) şöyle buyurmuştu: ‘‘Vaiz ve uyarıcı olarak ölüm yeter, zenginlik olarak da kesin iman yeter.’’
Ebu Hureyre (r.a) ‘dan rivayetle, Resulullah (sav) başka bir hadisinde ise bu konu hakkında şöyle buyurmaktaydı: ‘‘İnsanlar kıyamet günü öylesine ter akıtırlar ki, bu terler yerin içinden yetmiş zira’lık derinliğe kadar iner ve bu ter (yer üstünde de birikerek insanları konuşamaz hale getirmek üzere ağızlarına) gem vurur ve kulaklarına kadar ulaşır.’’ (Buhari, Rikak 47; Müslim, Cennet 61)
Ey kardeşim! Şimdi gözlerini aç içinde bulunduğun durumdan kurtul. Biraz önce okudukların gerçekleşmeden hazırlığını yap. Kıyamet yakındır.
Ölüm daha yakındır. Ömür denilen bu süreçte, hayatlarımız yüzlerce sınavdan geçiyor. Daha beş altı yaşındayken sınavlarla tanışıyoruz. İlkokul, ortaokul, lise ve üniversitede olmak üzere, ortalama yüzlerce sınavdan geçiyoruz. Şuan bunu yazarken bile üniversite imtihanları başlamış durumda. Bizler dünya hayatlarının sürdürülebilirliği için sınavlara çalışırken neden ahiret yurdu için gerçek sınava çalışmıyoruz? Sonucu bizleri cennete götürecek olan bu başarıyı yakalamaktan bizleri alıkoyan nedir?
Şu bir gerçektir ve herkes iyi bilmeli ki, ölüm hepimizin alın yazısı…
Kabir ise hepimizin gideceği son duraktır…
Kıyamet günü de hepimizin bir araya toplanıp hesap vereceği yegâne yerdir…
Rabbim ahirette hesabını kolay veren kullarından olmayı, biz inanan kullarına nasip etsin…