Ölüm Geldiğinde Dünyevi Zevk ve Nimetler Mazi Olur
Kuran’da öyle dehşet verici anlatımlar var ki, üzerinde derin düşününce çok büyük öğütler verir insana.
Duhan Suresi 25. ve 29. ayetler arasında denizde boğulmuş Firavun Ordusunun geride bıraktığı dünyevi nimetlerden bahsedilir. Bu ayette öyle büyük dersler var ki.
Gerçekte de insan bu dünyadan alındığında; lüks malikanesi, süslediği terası, içinde dinlendiği bahçesi, ulaşmak için hırsla çalıştığı makamı, hepsi geride kalır. Çok kısa süre için edinilen bu nimetler ne olursa olsun, her insandan günü geldiğinde geri alınacaktır.
25. Geriye nice bahçeler, nice pınarlar bıraktılar.
26. Nice ekinler, nice seçkin makamlar.
27. İçinde zevk sürdükleri nice nimetler.
28. İşte böyle! Onlara başka bir toplumu mirasçı kıldık.
29. Gök de ağlamadı onlar için yer de. Yüzlerine bakılmadı bile! (Duhan Suresi)
Çok dehşet verici değil mi?
Ahiret hesabına çıkarılacak olan insan için, bu dünyada didinerek edindiği unvanın ahirette bir derecesi her hangi bir yaptırımı olmayacak. Yalnızca takvasının ne derecede olduğunun bir önemi olacak. Bu dünyada banknotlar saydığı arabası, jilet gibi ütülenmiş giysileri artık çok uzaklarda olacak…
Allah rızasını kazananları sonsuz güven, huzur, mutluluk ortamı beklerken; utanç içerisinde kalanların gerçekten vay haline… Şu dünyada onca nimet için çalış, onca geçici zevke heves et, sonuç ne, koca bir sıfır!
Üstelik Allah, bu dünyevi nimetleri daha biz dünyadayken de bizden alabilir. İlla ölümü beklemeye gerek yok. Bir hastalığı musallat etmesi, kötü bir doğa olayını üzerimize göndermesi yeterli.
Adı üzerinde dünya nimeti işte… Geçici nihayetinde…
Ahiretini çöpe atanların edindiği ne için ki? Şu dünya için bir de ahiretini satmak tam bir vahimlik…
Mümin kimse ise akıllı olmalı, ahiretini tehlikeye atacak her türlü şeyden titizlikle kaçınmalıdır. Ahireti için canla başla çalışmalıdır.
Dünyevi nimetler içinde, Allah’ı umursamadan yaşayan, güzel ve ya zengin olan arkadaşlara şahsen acıyorum. Herkesin istediği şeyler bunlar değil mi? Aman güzel görüneyim, aman param olsun rahat yaşayayım…
İnananlar içinse gerçekler var; her yanda ibret veren, Allah’ı hatırlatan deliller var.
Dünyevi nimetler, insan ancak Allah için yaşadığında, gerçekten anlamlı.
Boş yaşamın, kibrin, dünyalık nimetlenmenin, oyunun ve eğlencenin aktığı yüzler ibret veriyor insana.
Dünyanın süsüyle, kalıbıyla ilgilenenler büyük bir umarsızlık içindeler Yaratıcı’ya karşı…
Oysa Allah, Duhan Suresi 38 ve 39 ‘da, bu yeryüzünün insanlar eğlensinler, keyif sürsünler, oyalansınlar diye yaratılmadığını bildirmiş.
Yeryüzü biz içinde eğlenelim, eğlenceler edinelim diye değil; gerçeği yani Allah’ın ayetlerini görelim diye yaratılmış. Allah’ı tanıyalım, O’nu takdir edelim diye…
Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri eğlenmek için yaratmadık.
İkisini de, sadece gerçeği göstermek üzere yarattık. Ama onların çokları bilmiyorlar. (Duhan 38-39)
İşte bu gerçeğe karşı sağır olan, bu gerçeğin peşine düşmeye çalışmayan insanın vay haline… Gerçek amacından habersiz süslenip püslenip oyalanan, nimetler edinip dünyevi günler geçirenin, Allah’ı unutanın, boş eğlenceler edinenin vay haline gerçekten…
Hiç kuşkusuz, ayrım günü, hepsinin buluşma yeridir. (Duhan- 40)