* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Ölüm ve Ötesi  (Okunma sayısı 1429 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7234
Ölüm ve Ötesi
« : Eylül 18, 2024, 08:14:21 ÖÖ »


Ölüm ve Ötesi
 
Ölümün hakikatini anlamayan bir mükellef için dünya hayatı çelişkilerle dolu bir hayattır. Fazla bir anlamı yoktur. Ölüm bir hakikat. Ölüm sonrası ise hayatın gerçeğinden daha bir gerçek. Biz müminler iki dünyalı insanlarız, tek dünyalı insanlar gibi yaşayamayız. Tüm hesaplarımız dünya ile sınırlı olmamalıdır. Dünyanın zevkleriyle yetinip, ahireti göz ardı edemeyiz.

Ahiret inancı kuru bir söylem değildir. Sadece inandım demek yeterli değildir. Allah’ın istediği şekilde hazırlık yapmak imanın gereğidir.

Âyeti kerimede “Onlar ahirete de kesin (yakin) olarak inanırlar.” (Bakara suresi:4). Bu ve benzeri ayetler ahiret inancının “Yakîn” olması gerektiğini beyan etmektedir. Cenneti görmüşcesine, iştiyakla istemek. Cehennem’den, görmüşcesine sakınmak. Hesap gününü görüyormuşcasına hayatı yaşamak... Hz. Ali’nin “Cehennemi görsem imanım artmaz” dediği rivayet edilmiştir ki, bu imanın yakînliğine işaret eden bir sözdür..

Ahiret!.

Son olan, sonra gelen anlamındadır. Bu âlemin tamamen sona ermesi ve ahiret hayatının başlaması demektir. Ahiret inancı insanda bir nevi otokontrol sağlar. Hesap gününe inanan biri her önüne geleni yiyemez, her önüne geleni giyemez, her önüne gelen düşünceyi benimseyemez... Çünkü Hesap var!.

Ve ahiret iyi ki var!. Sosyal ve aile hayatında yığın yığın haksızlıkların olduğunu görüyoruz. Dünyada yapılan haksızlıkların, zulümlerin hesabı mutlaka orada görülecektir. Bunca zulüm, bunca kıyım, bunca haksızlık, bunca haksız yere dökülen kan hep yapanların yanına kâr mı kalacaktı?!.

Hesap vereceğine inanan insan söz ve eylemlerini kontrol altına alır. Bugün ektiğini yarın biçecek olan insanın ne verimsiz toprağa ekin ekmesi ne hasadını kendi eliyle heba etmesi akıl kârı değildir... Dünya hayatı imtihan yeridir. Rabbimiz şöyle buyurmuştur;

“Hanginizin daha iyi amellerde bulunacağını imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur.” (Mülk: 1-3) İyi amelden kasıt hiç kuşkusuz, Allah’ın razı olduğu amellerdir. Hayat, gayesi, hedefi, ne ve nasıllığı belirlenmiş bir yoldur. Hayat, Allah’ın rızasını kazanma yolunda olan bir yarıştır. Bu yarışta başarabilmek için insana lüzumlu yetenekler ve yardımcı faktörler verilmiştir. Onları hayat kanunları doğrultusunda yerli yerince kullananlar başarılı, kullanamayanlar başarısız olurlar... Şüphesiz dünya hayatının bütün bu önemli safhaları, Sünnetullah gereği birer imtihan olarak beşerin önüne konulmuştur. Bu gerçeği ancak İlahi kitap ve gönderilen peygamberden öğrenmek mümkündür.

 Şimdi, yaşarken teslimiyet iradeye bırakılmıştır, ölünce istenmese de teslim olunacaktır. ”Ölümü çokça anınız...” diyen Peygamberimiz (sav) her daim ahiret bilincinin diri olması gerektiğini öğretmiştir. Kapital dünyevi algılar da ölümü hatırlamak depresyon veya stres sebebi olarak görüldüğünden, yanlarında ölümden bahsetmekten rahatsızlık duyarlar. Mezarlıkların şehrin ücra köşelerine taşınmasında bu algınında payı vardır, diyebiliriz. Ölümü anlamayanın hayatı anlam bulamaz. Yalnızca Allah’a ibadet etmek, insanın yaratılış gayesidir; “Ben insanları ve cinleri yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım” (zariyat: 56) Ayeti gereği Allah’tan başka ilah tanımayıp, kulluğu yalnızca Allah’a has kılanların hayatları, savaşları, barışları, ibadetleri ve ölümleri de Allah içindir. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: “De ki; doğrusu benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin rabb’i olan Allah içindir” (Enam 162) Mümin olmak ritüelleri belli bir kaç ibadeti yerine getirmek demek değildir. Hayatın tamamını Allah’a has kılmak müminliğin gereğidir. Bu nedenle namaz, oruç, hac nasıl Allah emri ve Allah içinse, savaş da, barış da yaşam da ölüm de yalnızca Allah içindir ve Allah için olmalıdır.

Ölüm, mutlak mukadderdir. Geri dönüşümü olmayan, pişmanlığı fayda vermeyen bir olgu... Peki, insan nasıl ölür ve ya ölecek?!. Elbette herkes imani durumuna göre ölümü karşılamak durumunda kalacaktır. Hayatlarını iman ve takva üzere geçirmiş olanlar ölümü şöyle karşılayacak. “(Allah’tan korkup fenalıklardan) sakınanlara, «Rabbiniz ne indirdi?» denilince, «iyilik» derler. Bu dünyada güzel iş, hayırlı amelde bulunanlara iyilik ve güzellik vardır. Âhiret yurdu ise elbette daha hayırlıdır. Sakınanların yurdu ne güzeldir! Adn Cennetleri’dir ki, onlara girerler. Altlarından ırmaklar akıp durur. Onlara o cennetlerde diledikleri şeyler vardır. İşte böylece Allah sakınanları mükâfatlandırır. O (sakınanlar ki) tertemiz arınmış oldukları halde melekler canlarını alırlar da, «selâm size, yaptığınıza karşılık girin Cennet’e!» derler” (nahl:30-32)..

“Tecelli edecek ilâhî rahmetin tasviri yapılıyor ve üç maddede özetleniyor:

1— Ömürlerinin son noktasına arınmış ve manevî kirlerden paklanmış halde gelirler.

2— Kendilerini böylesine arındıran mü’minleri rahmet melekleri kabir ve âhiret esenliğini, mutluluğunu sembolize eden «Selâm» ile karşılarlar.

3— Güzel amellerine karşılık -ilâhî rahmet ve inayetle- Cennet’e girin diye müjdelenirler. Şüphesiz ki bir fani için bundan daha büyük mutluluk olamaz.”(1)

Hayatlarını şirk. fısk-u fucur içinde geçirmiş olanların ölüm anını da ayetler şöyle buyurmaktadır.

“Kendilerine doğru yol belli olduktan sonra arkalarını dönüp gidenlere şeytan bunu çok çekici göstermiş ve kendilerine uzun umut ve emel (duygusu) vermiştir.

Bu böyledir. Çünkü Allah’ın indirdiğinden hoşlanmayanlara, «bazı işlerde size itaat edeceğiz» demişlerdi. Allah, onların gizlediklerini bilir.

Melekler onların yüzlerine ve arkalarına vura vura canlarını alırken halleri nice olur?. Bu böyledir. Çünkü onlar, Allah’ın gazabına sebep olan şeylere uydular. O’nu razı edecek şeyden hoşlanmadılar. Bu yüzden O, onların amellerini boşa çıkarmıştır.” (Muhammed; 25-28)

Ölüm bir son değildir. Bu nedenle ölüp yok olunmayacak aksine ebedi bir hayatın başlangıcı olacaktır. Şimdi kısa bir şekilde ölümden sonra olacakları hatırlayalım.

1: Ölüm anı

Ne bir dakika öne ne de bir dakika sonraya bırakılmayacağını ayetler bildirmiştir. “Eğer Allah, insanları zulümlerinden dolayı (hemen) cezâlandır saydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Ne var ki onları belli bir süreye kadar geciktirir. Artık onların eceli gelince ne bir an gecikebilirler, ne de öne geçebilirler” (Nahl. 61)

Nerede geleceği belli değildir. Nerede bu hayata nokta konulacağı bilinmediğinden “Nasıl yaşarsanız öyle öleceksiniz öldüğünüz, gibi de dirileceksiniz” Hadisi Şerif’ini dikkate alarak yaşamak gerekir.

2: Kabir Alemi

Öldükten sonra kıyamet saatine kadar geçecek vaktin adresi. Herkesin ameline göre”Cennet bahçelerinden bir bahçe” yada “cehennem çukurlarından bir çukur“ olacağına inandığımız gayb alemi.

3: Kıyamet

Kalkmak, ayağa dikilmek anlamında bir kelime. “Allah’tan başka hiçbir ilâh yok, ancak O vardır. (Meydana geleceğinde) hiç şüphe olmayan Kıyamet günü mutlaka sizi toplayıp biraraya getirecektir. Allah’tan daha doğru sözlü kim?”(Nisa. 87)

4: Kabirden Kalkış

Sura üfürülünce hem beden hem ruh ile yattığımız yerden kalkılacaktır.

“Sûr’a üfürülünce bir de bakarsın kabirlerinden çıkıp Rablerine doğru akın akın koşarlar.

«Eyvah bize! Kim bizi uyuduğumuz yerden kaldırdı?» derler. (Onlara): «Bu, Rahman (olan Allah’ın va’dettiği ve peygamberlerin doğru söylediği (gündür) denilir.»

Sadece bir haykırış. Bir de bakarsın hepsi huzurumuzda hazır bekliyorlar. Bugün hiç kimseye zulmedilmez ve ancak yapa geldiğiniz şeylerin karşılığını görürsünüz”(Yasin. 51-54)

Öyle bir güne hazırlıklı olmalı, hayatı rast gele yaşamamalıyız. Geleneksel algılar ömrü boş şeylerle hebâ edenler ziyana uğrayacakları gibi modernist algılarla savrulanlar da perişan olacaklardır. “Müminler o kimselerdir ki boş şeylerden (lağv) yüz çevirirler. “(müminun suresi. 3).

5: Amel Defterleri

“O gün (hesaba) çıkarılacaksınız, sizden hiçbir şey gizli kalmaz.

Artık kimin kitabı (amel defteri) sağından (veya sağ eline) verilirse, «gelin de kitabımı okuyun!. Çünkü gerçekten ben, hesabımla karşılaşacağımı kesinlikle biliyordum» der. Bu kimse hoşnut olacağı bir hayat içindedir. Yüksekçe Cennet’tedir.

Meyveleri yakıncacık külfetsiz koparılmaya elverişlidir. «Geçirdiğiniz günlerde (işlediğiniz güzel amellerinize) karşılık afiyetle, gönül rahatlığıyla yeyiniz, içiniz!» (denilir). Kitabı sol tarafından verilene gelince : «Ah keşke kitabım solumdan verilmeseydi! Ve keşke hesabımın da ne ölçüde olacağını bilmeseydim! Keşke bu iş olup bitseydi (ölümle son bulsaydı); Malım bana bir yarar sağlamadı.

 Güç ve kudretim benden (ayrılıp) yok oldu» der. (Sonra şu emir verilir:) Onu yakalayın da zincire vurun. Sonra Cehennem’e itip atın. Sonra boyu yetmiş arşın bir zincire vurup yollayın. Çünkü gerçekten o, o büyük kadri yüce Allah’a inanmazdı. Yoksulu yedirmek üzere kimseyi teşvîk etmezdi.

O sebeple bugün onun, burada candan sıcak bir dostu ve yakını yoktur.

Yiyecek olarak da ancak irin (Zakkum’a benzer bir ağaç veya kan irin karışımını andıran fena bir sıvı) vardır. Onu da ancak günahkârlar yerler.” (Hâkka:18-37)

Bu tutulan defterlerin baş aktörü kişinin kendisidir. Gizli açık gece veya gündüz ne varsa niyetlerle birlikte kayda geçmiş. “Amel defteri konulmuştur. Suçlu günahkârların onda yazılı bulunanlardan titreyerek korktuklarını görürsün. «Eyvah bize! Bu nasıl bir defterdir ki, küçük büyük bir şey bırakmayıp hepsini sayıp dökmüştür!» derler. (Dünya’da) işlediklerini (önlerinde) hazır bulurlar. Rabbin hiçbir kimseye haksızlık etmez. ”(Kehf:49)

6: Mizan

“Kıyamet gününe has adalet terazileri koyacağız. Hiçbir kimse en az bir haksızlığa uğramaz. Hardal tanesi ağırlığında olsa bile (yapılan İyilik ve kötülüğü) getirip ortaya koyacağız. Hesapçılar olarak biz yeteriz. ”(Enbiya . 47)

Cennet veya cehennem kaçınılmaz iki son durak...Cennet için şart olarak kişiye gerekli olanlar; Muvvahidlik, müminlik, müslimlik, muttakilik, mücahidliktir.

Cehennem ise; Müşrik, Münafık, fâsık, Mücrim ve kafirler için konaklama yeridir...

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:00:00 ÖÖ]


Muallim - Öğretmen - Peygamber Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:54:03 ÖÖ]


Dar Günlerin Adamı Hz. Osman Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 11:18:19 ÖÖ]


İhlas ve Samimiyet Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 11:13:16 ÖÖ]


Zekat İslam’ın Köprüsüdür Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 11:09:53 ÖÖ]


Kurtuluş İslâm’dadır Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 10:58:52 ÖÖ]


Tevhid ve İstikâmet Gönderen: KOYLU
[Aralık 20, 2024, 10:55:38 ÖÖ]