* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK  (Okunma sayısı 814 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK
« : Kasım 23, 2017, 10:14:01 ÖS »
ÖLMEDEN ÖNCE ÖLMEK

Ölmeden önce ölmek veya sahip olduğu her şeyden vazgeçip her halini değiştirebilmek

Hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çekmek; günah, kul hakkı ve boş işlerle uğraşma gibi birçok yanlıştan bizi koruyacaktır. Böylece her günün sonunda, o günkü kar ve zararımızı hesap ederek en kısa zamanda zararı telafi etme ve eksik noktaları düzeltme imkanımız olacaktır.

İnsanı en çok huzursuz eden şey, kaybedecek şeyi olması ve bir de ulaşamayacağı şeylerin hayalini kurmasıdır. Buna göre her şeyi, mutluluğu ve değerleri uğruna feda etmeyi göze alan kişi; asla huzursuz, endişeli ve korkak olmaz. Yine elde etmesi imkansız ya da gereksiz olan şeylerin hayallerini kurmayan kişi de hayal kırıklığına uğramayacaktır.

Ne olursa olsun Allah’ın emrettiği şeyler haricinde bir şeye gereğinden fazla değer vermek, eninde sonunda bizi mutsuz edecektir. Böylece ya o anda verdiğimiz değerin karşılığını bulamayacağız ya da eninde sonunda yaptığımız yanlış hesap, illa ki bir yerde bozulacaktır. Böylece bir şeyi gereğinden fazla abartmanın hem dünyada hem de ahirette zararı olmaktadır.

Bugün kaygı, korku, gelecek endişesi ve bazı şeylere gereğinden fazla değer verme gibi davranışların; maddi ve manevi olarak bize ve topluma ne kadar zarar verdiği aşikardır.

Allah, bizi, her şey ile imtihan edecektir. Sahip olduğumuz her şey ve hatta her arzu ve korkumuzla. Burada amaç , Allah’ın rızasını gerçekten isteyip istemediğimiz ve Allah’tan ne kadar korkup; O’na ne kadar güvenip güvenmediğimizin ortaya çıkmasıdır. Oysa Mevlâ; mallarımız, canlarımız ve sahip olduğumuz her şeyi feda edebilme karşılığında cenneti ve rızasını bize nasip edecektir.

Risk almayan, başaramaz. Kaybetmeyi göze almayan ise kazanamaz. Aynı şekilde nefret edilmekten korkan kişi, gerçek anlamda sevemez. Şu halde, elindeki şeyleri kaybetmeyi göze alabilen kişi, aynı zamanda dünyada başarılı olabilecektir.

Kabre yalnız, kimsesiz ve tüm duygulardan arınmış olarak gireceğiz. Mahşerde de yine kimsesiz ve hatta çıplak olarak haşrolunacağız. Diğer taraftan sevdiklerimiz ve dostlarımız, kıyamet günü en zor anlarımızda bizi terk edeceklerdir. Şu halde etrafımızdaki her şeyin ve herkesin, bir imtihan vesilesi ve geçici olduğunu unutmamak gerekiyor. Aksi halde duygusal hareket etmiş olacağız ki bu da olayları doğru anlama ve doğru işler yapma konusunda bize engel olacaktır.

Kendimizden ve çevremizden az etkilendiğimiz ölçüde olaylara bakışımız sağlıklı ve kararlarımız isabetli olacaktır. Bu durumda ölmeden önce ölmek yani gereksiz tüm yüklerden kurtulmak, dünyada da işimizi kolaylaştıracaktır.

Gereksiz yüklerden kurtulmak, hızlı hareket etmek ve cesur olmak için faydalı olduğu gibi hayattan çabuk yorulmamıza, bıkmamıza ve yorulmamıza mani olacaktır.

Gereksiz kaygılardan kurtulmak ve bir şeylere gereği kadar değer vermenin pratiği, anı yaşamaktır. Tabi ki haram-helal, adalet - zulüm , güzel-çirkin, iyi-kötü, hak-batıl, doğru-yanlış, ehem-mühim, dünya-ahiret ve madde-mana dengesi, ifrat ve tefrit gibi ölçülere riayet etmek şartı ile.

TURGUT AKYÜZ..

fanidunya

  • Ziyaretçi
HESAP AYRINTILIDIR
« Yanıtla #1 : Kasım 23, 2017, 10:17:34 ÖS »
HESAP AYRINTILIDIR

Hesap, ayrıntılıdır yani zerre kadar iyilik veya kötülüğün hesabı ve karşılığı vardır

İlmihallerde, başlangıç bilgisi olarak verilen bazı şeylerin, nihai bilgi gibi kabul edilmesi doğru değildir. Örneğin kabirde; “Rabbin kim? Peygamberin kim?” gibi başlayan soruların cevaplarının ezberlenmesi, yanlış olmasa da, nihai manada durum böyle değildir. Zira;

Bu sorulara verilen her cevabın gerekçesi istenmektedir ki mümin ile münafık arasındaki fark budur. Mümin, kabirde, akli ve nakli deliller ile cevabını gerekçelendirmek için gayret ederken; münafık, “pek bilmiyorum. Herkes öyle diyordu ben de onlara uydum” diyecektir.

Dünyada basit bir ateşte bile insan beyni ve duyuları sağlıklı çalışamamaktadır. Bu durumda kabirde, dilimizi, kendi irademizle ne kadar kullanabileceğimizi bilemiyoruz. Yani bir başka ifade ile Allah, müsaade eder ise her cevabı veririz. Allah’ın müsaadesi ile iman ve amelimize göredir.

Buna göre;

Kabirdeki hesabın, ne zaman başlayıp ne kadar süreceğini bilemiyoruz. Çünkü oradaki zaman ve mekân, dünyadaki gibi değildir. Kabirde bir hayat vardır. Müminler birbirlerini ziyaret ederler kabirde. Kabirdeki kişi, kabrini ziyaret edenden haberdar olur. Önceden vefat eden kimse, sonradan vefat edip gelene, dünyadaki ahvali sorar. Ama biz, bütün bunların nasıl ve ne şekilde olduğunu bilmiyoruz.

Fakat kabirdeki hesap, ayrıntılı değil; geneldir. Burada sadece iman ile ve bazı günahlar ile alakalı hesap vardır. Buna göre kişi, kabirde, cenneti ya da cehennemi yaşar. Ama gerçek ve ayrıntılı hesap, mahşerdedir. Yine de bu soruların bile ne kadar vakit alacağını bilemiyoruz.

Mahşerde de her fiilin, her sözün, her tavrın ve hatta her düşüncenin hesabı vardır. Mevla güzel düşünceye sevap verdiği halde kötü düşünceye ceza vermeyecek olsa da; yine de tüm düşüncelerimizden de bizi hesaba çekecektir. Hatta mimiklerimizin bile hesabı vardır ki bazı mimiklere ceza ya da mükafat da vaadedilmiştir.

Mahşerdeki hesap, herkesin gözü önünde ve açıktan yapılacaktır. Yani herkes, bizim hesabımıza şahit olacak. Özellikle ailemiz ve tanıdıklarımız. Fakat Mevlâ, bazı kusurlarımızı herkese göstermeyecek ve bizi rezil olmaktan kurtaracaktır. Biz insanları ne kadar affeder, onların kusurlarını ne kadar az araştırır ve ne kadar az gıybet eder isek; Mevlâ da mahşerde bizim onur ve şerefimizi o derece muhafaza edecektir.

Mahşerde, peygamberler dahil herkes hesaba çekilecektir. Hatta en çetin hesap, peygamberlerindir. Yine ilk hesaba çekilecek olan Cebrâîl (A.S.)’dır. Hazreti Cebrâîl, Allah’ın emirlerini peygamberlere tebliğ edip etmediğinden hesaba çekilecektir. Alalh’ın tek bir emrini, tek bir peygambere tebliğ etmemiş bile olsa; bunun hesabını vermeden Allah’ın huzurundan ayrılamayacaktır. Bu da, hesabın ne kadar şiddetli olduğuna işaret etmektedir.

Şefaat vardır ve Allah’ın müsaade ettiği herkes, şefaat edecektir. Şefaat, kulun iman ve şahsiyetine göre, Allah’ın müsaade ettiği kimseler içindir. İman sahibi olmakla birlikte herhangi bir nedenden dolayı amelinde eksiklik olanlar için şefaat vardır. Yani iman sahibi, iyi niyetli ve hayırlı kimseler için. Yoksa imanı olmayan, niyetinde sıkıntılı olan kimseler için şefaat yoktur. Şefaatin hikmeti, Allah’ın, her şeyi, bir sebep ile yarattığını ve adil olduğunu ispattır. Böylece herkes, cennette gidenin de cehenneme gidenin de, şefaate nail olanın da mahrum olanın da, bunu kendisinin hakettiğini görecek ve kimse, Allah’ın adaletinden en ufak bir şüpheye düşmeyecektir.

Mahşerdeki hesabın ne kadar süreceğini bilemiyoruz. Zira Hz. Adem (A.S.)’dan beri yaşamış her insan, tek bir meydanda, herkesin gözü önünde, her işten hesaba çekilecektir. Dünya zamanı ve mekanıyla, bunun ne kadar süreceğini hesap etmek zordur. Tabi ki Mevlâ için her şey kolaydır. Ancak Mevlâ; kötüler için ceza, iyiler için kefaret olsun diye, başkalarının hesabına bizi de şahit tutacaktır. Ayrıca birbirleri üzerinde hakkı olan insanların ve hatta aynı zamanda yaşamış olan bütün insanların, birlikte hesaba çekilmesi icap ediyor. Zira birbirimiz üzerinde haklarımız olduğu gibi birbirimizin başlarına gelenlerden sorumluyuz da. Bu yüzden, birlikte hesaba çekileceğiz ki buna bütün insanların hesabının bitmesini beklemek de dahil edilirse mahşer meydanında çok ama çok uzun süre bekleyeceğiz. Fakat müminler için bu zaman, kolay ve kısa geçecektir. Allah Resûlü (S.A.V.), mahşerdeki hesabın, bir mümin için, bir vakit farz namaz kılmak gibi kısa ve kolay olacağını ifade buyurmuştur.

İşte bütün bu zorlukların, bize kolay gelmesini istiyor isek; dünyada rahatımıza az düşkün olmak tavsiye buyurulmuştur. Dünyada Allah’ın emirleri uğruna az uyuyan, kabirde rahat uyuyacaktır. Dünyada Allah yolunda sıkıntı çeken, mahşerde kolaylık görecektir. Dünyada affedici olan, mahşerde affedilecek; dünyada az kusur görenin mahşerde kusurları gizlenecektir.

NOT: Konuyla alakalı daha fazla bilgi ve deliller için, İmam Kurtubî’nin “et-Tezkira” adlı eserine bakınız.

TURGUT AKYÜZ.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]