ÖLÜME HAZIRMIYIZ
İnsanların hiç ölmeyecekmiş gibi dünya hayatına tamah ettiği günlerden geçiyoruz. Ailemiz, dostlarımız, arkadaşlarımız ve en önemlisi de işimizle o kadar meşgulüz ki, ölümün bize her an, biraz daha yaklaştığını unutmuş gibiyiz.
Dünya hayatının aldatıcı çekiciliği, her gün bizi biraz daha içine çekmekte, ölümü hatırlamadan, ölüme hazırlık yapmadan günlerimizi geçirmekteyiz. Dünya hayatının aldatıcı ve geçici bir metadan başka bir şey olmadığını Allah-ü Teâlâ, yüce kitabı Kur’an-ı Kerim’de şöyle hatırlatmaktadır: “Her nefis (canlı) ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı eksiksiz verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete sokulursa, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir” (Al-i İmran, 185).
Başka bir ayet-i kerimede ise yaşadığımız hayatın sadece bir imtihandan ibaret olduğu anlatılmakta ve şöyle buyrulmaktadır: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak (imtihan etmek için) ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır” (Mülk, 2).
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadis-i şeriflerinde, “Beş şey gelip çatmadan önce beş şeyin kıymetini biliniz: İhtiyarlık gelmeden gençliğin, hastalık gelmeden sıhhatin, meşguliyet gelmeden boş vaktin, fakirlik gelmeden zenginliğin” (Hakim, Müstedrek) buyurmaktadır.
Gerek ayet-i kerimelerde gerekse hadis-i şeriflerde ölümden ve öteki âlemden çokça bahsedilmesine rağmen, günlük meşguliyetlerimizden dolayı ölüme hazırlıkta ihmalkâr davrandığımız hatta ölümü hatırlamakta bile zorlandığımız apaçıktır. Özellikle şan şöhret, makam mevki ve mal mülk sahipleri kendilerini korunaklı ve güvende hissetmekte; ölümün kendilerine hiç uğramayacağını zannetmektedir. Oysa Kur’an-ı Kerim’de, “Nerede olursanız olun, sarp ve sağlam kalelerde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır” (Nisa, 78) buyrulmaktadır.
Mademki, Rabbimiz, “hangimizin daha güzel amel yapacağını sınamak/imtihan etmek için” bizi yaratmış, Allah ve Resulünün razı olduğu işleri ve amelleri yapmak, bize yüklenilen misyonu gerçekleştirmek için çabalamak gerekmez mi? “O gün ne mal fayda verir, ne de evlat” Şu’ara, 8 ayetine rağmen neden ölümü hatırlamayız, neden ölüm için hazırlık yapmayız?
Bu dünyada sahip olduğumuz hiçbir unvanın, biriktirdiğimiz malın, şöhretin kısacası öteki âlemi unutma pahasına peşinden koştuğumuz hiçbir geçici metanın ahiret gününde bize fayda vermeyeceğini; sadece Allah ve Resulünün razı olduğu işleri ve amelleri yapmanın, bize yüklenilen emaneti korumanın bizi kurtaracağını aklımızdan çıkartmamalı ve şu ilahi emre kulak vermeliyiz:
“Ölüm sekerâtı bir hakikat olarak insana gelir de ona, ‘İşte bu, senin öteden beri kaçıp durduğun şeydir’ denir” (Kâf, 19).