* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Sana Ölüm Gelinceye Kadar Rabbine İbadet Et  (Okunma sayısı 41 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2342
Sana Ölüm Gelinceye Kadar Rabbine İbadet Et
« : Ocak 05, 2025, 09:00:04 ÖS »


Sana Ölüm Gelinceye Kadar Rabbine İbadet Et ( Hicr, 99)

Yaratan ve yaratılanın hukuku sürekli dünyanın en önemli konusu olagelmiştir. Kur’an-ı Kerim’de Rabbimiz, iman eden ya da inkâr eden ayrımı yapmadan istisnasız bütün varlığa -onlar kabul etse de etmese de- onların Rabbi olduğunu ilan etmiştir. İnkarcıları da Kur’anî ifade ile “ …Min külli mesel..” -her türlü örnekleri vererek Allah’a ve onun yegâne Rabliğine imana ve imanın gereği kulluğa davet eder.

Allah’a ve peygamberlerine düşmanlık eden firavun ve yandaşlarını dahi imana çağırırken peygamberlerine; “…Benim ve sizin Rabbiniz…” ayetleri ile davet ettirir. Yani kul Rabbini kabul etmese ve hatta “…Ben sizin en büyük rabbinizim…” diye ilahlık iddiasında bulunsa da Allah kulunu inkâr etmez. Onu terk etmez ve onun Rabliğinden de asla vazgeçmez. O, “Rabbüs semavati vel erd vema beyne hüma…” dır. Yani O, yerlerin göklerin ve ikisi arasındaki her şeyin Rabbidir.

Rabbimiz olan Allah’a kulluğu şeksiz şüphesiz olarak dağlar, taşlar, ağaçlar, kuşlar, yani iradesi tam olarak eline verilmemiş her mahlûk kabul eder ve ona ibadet eder. “Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kanat çırpıp uçan kuşların Allah'ı tespih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi tespihini ve duasını bilmiştir. ...”(Nur, 41)Evet kuşların da bir ibadeti vardır. “Ey dağlar ve kuşlar Davut’un zikrine iştirak edin…”(Secde, 10) ayetinde ifadesini bulduğu gibi; gökteki yıldız da yerdeki ot da Rabbimiz olan Allah’a secde eder. O’na ibadetini yani kulluğunu yerine getirir. Bu kulluk süreci onlarda da Bizde de Allah’ın takdir ettiği bir vakte yani ecel gelinceye kadar da devam edecektir. 

Kur’an’ın muhatap aldığı irade sahibi insandan da hayvanlardan, bitkilerden ve cansız dediğimiz varlıklardan istenilenden başkası istenmez. İstenilen tek şey vardır. “Allah’ın evrene koyduğu genel iman, tespih ve tahmit korosuna onun da katılması ve bu tempoda diğer varlıklar gibi ölünceye kadar devam etmesi.”

Yukarıdaki ayeti kerimedeki temel iki kavramdan biri "yakin" diğeri de “ibadet”tir. Âlimlerimiz genel olarak“yakin” den maksadın ölüm olduğunu, “ibadet”ten kastedileninin de namazolduğunu nakletmektedirler. Ölüm, her canlının şüphesiz kabul ettiği bir gerçek ve sorumlulukların sınırının bittiği bir noktadır. İslam’ın direği, imanın işareti ve ibadetin zirvesi olan namaz Müslümanın hangi şekil ve durumda olursa olsun ölüm gelinceye kadar eda etmesi gereken yegâne sorumluluğudur. İslâm hoş görülüdür, kolaydır. Ancak imanı ve gerektirdiği tutum ve davranışları kasten terk eden veya ih¬mal edenden de kulu hesaba çekileceğini ilan eder. -Bağışlamasını yüce Rabbimizden her zaman ümit ederiz.-

"Rabbim bana hayatta oldu¬ğum müddetçe namazı ve zekâtı tavsiye etti" (Meryem, 31) gibi ayetlerle Allah’ın salih kulu Hz. İsa (a.s.)  dilinden bu gerçek özetlenmiştir. Bugün kendisi örnek alınan ve muttaki olduğu söylenen peygamber meşrepli mübarek insanların görünür en büyük özellikleri Allah’a şirksiz imanlarıdır. Zira Allah katında iman dünya ve içindekilerden daha kıymetlidir. Sağlam bir imandan sonra sabırla ve azimle devam edilen Efendimizin: “gözümün nuru” buyurduğu namaz günde beş defa Allah’a yapılan bir aşk ilanıdır.

İnsanlık için çok büyük ve yararlı işler yapmış bir şeyler icat etmiş kimseler, sadece kelime-i tevhidi söylemiş başka bir şey yapmamış ibadetsiz bir mü’minle dahi asla kıyaslanamaz. İman edenin konumu ahirette iman etmeyenden elbette çok yüce olacaktır. Zira o Allah’ı ve ahireti istemiş, cezası ile mükâfatı ile Allah’tan razı olmuştur. Diğeri ise sadece dünyayı istemiştir. Belki dünyalıklara da sahip olmuştur. Ancak bunlara ahiretten bir nasip yoktur.

Yüce kitabımız iman edip ibadet etmeyenleri örneklememizi istemiyor. Onlar bizim din hocalarımız da değildir. Biz Müslümanlar olarak en azından imanı sağlam ve ibadeti düzgün kişileri örnek alacağız. Bu nedenledir ki yüce Rabbimiz, bizlere peygamberleri ve özellikle peygamberimiz Hz. Muhammed s.a.v.i örnek gösteriyor. Onun aramızdan ayrıldığı tarih itibari ile de onun sünnetini ve sünnetinin yılmaz müdavimlerini takip etmemizi istiyor.

Peygamberlerin lisanlarından “Allah’tan ittika edin (korkup sakının) ve bana itaat edin.” (Şuarâ, 108) ayeti gibi tekrar edilen ayetlerde takva Peygambere itaatle kayıtlanmıştır. Demek ki peygambere muhalefet eden takva, takva değildir. Muttaki kişi peygamberî eğitimden geçen kişidir. Cehalet takvaya engeldir. Peygamberimizin hayatı bilinip yaşam tarzı modellenmeden muttaki olunamaz.

Sevgili peygamberimiz ve ondan önceki peygamberlerin hayatlarından kesitleri Kur’an-ı Kerim anlatırken onların hastalıkla, kölelikle, hor ve hakir görülmekle, can, mal ve evladı iyal fedaları ile hicretlerle… nasıl sınandıklarını ve imtihan edilmeden kimsenin cennete girmeyeceğini bize bildirir.

Allah’ın imtihanı dört şıktan seçmeli değildir. Hayatta akıl, ruh ve bedenle gerçekleşen kopyasız gerçek bir sınavdır. Geçen günlerimiz sınavdan çıkmış günlerimizdir. Gerimize dönüp mazimizin hesabını yapabilir, söz ve davranışlarımızın kaç puanlık olduklarını değerlendirebiliriz. Aslında tamda şimdi örnek aldığımız kişilerin de kendimizin de karnelerini aşağıdaki bazı ayetlere göre değerlendirme zamanımızdır.

“İnsanlardan kimi vardır ki, "Allah'a inandık" der; fakat Allah uğrunda eziyete uğratıldığı zaman, insanların işkencesini Allah'ın azabı gibi tutar. Hâlbuki Rabbinden bir yardım gelecek olsa, mutlaka, "Doğrusu biz de sizinle beraberdik" derler. Acaba Allah, herkesin kalbindekileri en iyi bilen değil midir? Allah, elbette (O'na gönülden) iman edenleri de, ikiyüzlüleri de bilir.” (Ankebut, 10-11)

Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “…Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum…” (Buhârî)

Allah’ım; "…Bizim yolumuza uyun, sizin günahlarınızı biz yüklenelim…"(Araf, 12)  diyenlere karşı bize basiret ver.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Dil Nimetinden İmtihandayız Gönderen: webtasarim
[Bugün, 11:47:37 ÖÖ]


İslam Hukukunda Dilin Sorumluluğu Gönderen: webtasarim
[Bugün, 11:43:56 ÖÖ]


Hem Şahsiyetli Hem Terbiyeli Gönderen: webtasarim
[Bugün, 11:40:59 ÖÖ]


Gençliğin Aradığı Model Olabilecek miyiz Gönderen: webtasarim
[Bugün, 11:33:58 ÖÖ]


İslam Hukukunda Ebeveyn Çocuk İlişkileri Gönderen: webtasarim
[Bugün, 11:30:17 ÖÖ]


Din Samimiyettir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:16:03 ÖÖ]


Savaş Ahlakı ve Medeniyet Dersi Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:38 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 18 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:50:41 ÖÖ]


Gençlik ve Karakterin İnşası Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:39:27 ÖÖ]


Fâsit Satışla Kazanılan Mallar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:33:02 ÖÖ]


Senin Kapından Başka Gidecek Kapım Yok İlâhî Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:19:20 ÖÖ]


Çeşitli Sanatçılar - Muhteşem İlahiler - Net'te İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:20:41 ÖS]


Muhammed Fakirullah - Ey Yolcular - Net'te İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:47:49 ÖS]


Mustafa Dursun - Aşkın İle Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:37:49 ÖS]


Ali Kınık - Duvar Yazısı - Özgün - Net'te İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:29:41 ÖS]


Ali Kınık - Bir Daha Söyle - Özgün - Net'te İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:16:34 ÖS]


Bebeğinizle İletişimin Altın Kuralları Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:55:33 ÖÖ]


Gençlerin Aşka ve Evliliğe Bakışları Nasıl Olmalı Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:52:16 ÖÖ]


Koca Hakkı Hesabı Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:46:57 ÖÖ]


Birlikte Yaşamak Zorunluluk Değil Kulluktur Gönderen: türkiyem
[Dün, 10:43:09 ÖÖ]