* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Ahir Zaman Aşısı  (Okunma sayısı 8 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2342
Ahir Zaman Aşısı
« : Ocak 05, 2025, 08:49:15 ÖS »


Ahir Zaman Aşısı

Hz. Peygamber Efendimiz (S.A.V) kendisiyle kıyamet arasında ifade ettiği âhir zaman uyarılarını, ümmetin bilincinde bozulmaya, sapmaya karşı bir mukavemet geliştirme ve buna karşı tedbiri canlı tutma amacı olan tabiri caizse bir kıyamet aşısı olarak değerlendirebiliriz. Zaten kıyametle ilgili ayetlerde de bunun hedeflendiğini söyleyebiliriz.

Konuyla ilgili rivâyetlere bir bütün olarak baktığımızda Rasûlullah’ın kendi zamanında bile bir takım fitne ve fesad ihtimallerini dikkate aldığını ve tedbir aldığını anlıyoruz.

Rasul-i Ekrem (S.A.V), çeşitli hadislerinde yakın ve uzak gelecekte ortaya çıkacak çeşitli fitnelere, toplumda ortaya çıkacak manevî ve ahlâkî bozulmalara dikkat çekmiş, ümmetini bu hususlarda uyarmıştır.

Müslümanlar daha Hz. Peygamber Efendimiz zamanından itibaren sürekli olarak kıyamet beklentisi içerisinde olmuşlar, hadis-i şeriflerde geçen kıyamet alametlerini yorumlamaya çalışmışlardır. Neticede, çok erken tarihlerden itibaren bir ‘fiten ve melâhim’ edebiyatı ortaya çıkmıştır.

Kıyamet alâmetlerinin temelde iki ana kategoriye ayrıldığını söyleyebiliriz. Bunlardan birincisi dinî ve toplumsal anlamda yaşanan bozukluklar, ikincisi ise tabiatta görülecek olağandışı olaylardır.

Zübeyir b. Adiyy, Haccâc'ın zulmünden dolayı Enes bin Mâlik'e gidip şikâyet ettiklerinde Hz. Enes bin Mâlik’in şöyle dediğini nakleder:

“Sabrediniz! Çünkü bundan sonra her gelecek zaman, muhakkak bundan daha şerli olacaktır ve bu fenalık (siz ölüp de) Rabb'inize kavuşuncaya kadar böyle sürüp gidecektir. Ben bu sözü Rasûlullah’tan işittim”

Bu hadisi yorumlayan şarihler, ancak vahiyle bilinebilecek bu haberlerin Hz. Peygamber'in zamanın değişmesi ve hallerin bozulmasına dair  önceden verdiği gaybî  haberlerden olup, nübüvvetinin alametlerinden olduğunu belirtmişlerdir. Ancak her zaman şerrin hayra galebe etmediğine, mesela Haccâc (ö. 95/714) döneminden sonra Ömer b. Abdülazîz (ö.101/720) zamanında adâlet, barış ve huzur ortamının oluştuğuna dikkat çekerek, kafalarda oluşan istifhama cevap arayan âlimler, hadiste ifade edilen şerle galip olan hallerin kastedilmiş olabileceğini belirtmişlerdir. Yani zaman geçtikçe sünnet ortadan kalkacak, bid‘at çoğalacak, ilim azalacak, cehalet çoğalacak ve yakîn zaafa uğrayacak demektir. Arada bulunan güzel dönemlerin ise nadir olacağını belirtmişlerdir.

Hasan Basrî, şer dönemlerinin arasında insanların nefes alacağı dönemlerin olacağını, hadisteki ifadenin galip olan duruma hamledilmesi gerektiğini söylemiştir.

Diğer bir yaklaşımda bulunanlar, sonraki çağda bazen önceki çağa nispetle hayırlı dönemler olsa da,  çağ bir bütün olarak ele alındığında sonrakinin öncekinden şerli olacağını söylemişlerdir. Her ne kadar Haccâc dönemi, Ömer b. Abdülaziz döneminden şerli olsa da, o çağda birçok sahabenin hayatta olduğu düşünülürse, bütün olarak çağın daha hayırlı olduğu söylenebilir. Zira Hz. Peygamber'in;“en hayırlı çağın kendi çağı, sonra ardından gelen çağ” diye buyurması sahabe döneminin sonrakinden hayırlı oluşuna delildir. Nitekim Abdullah b. Mes‘ûd, her geçen  dönemin öncekinden daha şerli oluşundan maksadın, filan yıl filan yıldan hayırlı manasında olmadığını, ilmin her geçen gün azalacağı anlamında olduğunu, âlimler gidince iyiliği emreden kötülükten sakındıran kimsenin kalmayacağını, hevalarına göre fetvâ verenlerin öne çıkacağını, bunların İslam’ı yıkıcı tavırlarıyla helake doğru gidişin olacağını söyler.

Bazı âlimler ise, bu şerli günlerle ilgili haberin,  kıyametin büyük alâmetlerinin zuhurunun hemen öncesindeki zamanlar için geldiğini belirtmişlerdir. Bu manada şu zamanın şu zamandan hayırlı oluşundan ziyade âlimlerin kalmaması, fetvâ işlerinin cahillerin eline düşmesi, iyiliğin hâkim kılınmamasının kastedildiği belirtilmişlerdir.

En hayırlı çağın kendi dönemi, sonra ardından gelen, sonra da onun ardından gelen çağ olacağını belirten Hz. Peygamber Efendimiz, sırasıyla o çağların tâat, ibadet, akîde ve niyetteki saflık ve nübüvvete yakınlık açısından en hayırlı çağlar olduğunu vurgulamaktadır. Yoksa bu hadis, ileriki çağlarda ümmetinden hayırlı olanların ve hayırlı zamanların gelmeyeceği anlamında değildir

Ahir zamanda kıyamet alameti olarak belirtilen cariyenin efendisini doğurması meselesinde ulema farklı yorumlarda bulunmuşlardır.

“Fesadü’z-zaman sebebiyle anne babalara isyanın çoğalacağı, evlat ve gelinler yanında ebeveynin aşağılanarak, itip kakılarak kötü muameleye maruz bırakılacağı” yorumu yanı sıra cariyelerin melikler doğuracağı bu meliklerin anneleri de onların tebeasından olacağı, savaşlar ve fetihlerle kölelerin artmasına paralel, ümm-ü veled olan veya nikahla evlendirilen cariyelerin satışının çoğalacağı öyle ki elden ele geçen cariyeyi farkına varmadan çocuğunun satın alacağı veya ümm-ü veled olan cariyelerin satılması haram olduğu halde satışının yaygınlaşacağı şeklinde yorumlar da yapılmıştır.

Bu hadisten ulema İslam fetihlerinin genişleyeceği manasına da vurgu yapmışlardır

Âhir zamanla ilgili hep olumsuz şeyler zikredilmiş değildir. Zira vahyi müşahede etmedikleri, mucizeleri görmedikleri, nübüvvet dönemindeki hayır ve bereketlerin yağışını görmedikleri halde, âhir zamanda tâat ve iman üzere olanların Allah katında sevaplarının çokluğu ve hayırlı oluşları uzak görülmez. Onlar, kötülüklerin yaygınlaştığı, rezaletin çoğaldığı, cehalet ve inadın ortalığı kapladığı fesad zamanında iman, tâat , ilim ve marifete yönelmişler, insanları hayra irşad etmişlerdir. Bu manada yine Enes b. Mâlik’ten rivâyete göre, Rasûlullah şöyle buyurmuştur:

“Ümmetimin misali, yağmur gibidir; öncesi mi yoksa sonrası mı hayırlı bilinmez.”

Zira hayırlı olma izafi bir durumdur. Bahsedilen çağların hayırlı olması, o çağdakilerin  Hz. Peygamber’e yakınlıkla daha üstün bir şerefe nail olmaları, adâlet, doğruluk ve günahlardan kaçınmada daha ileri olmalarıyla da izah edilir. Hz. Peygamber; “sonra yalan yayılır” buyuruyor yoksa sevabın çokluğu ve ahiretteki dereceler itibariyle tâatin ve takvanın durumuna göre öncekilerin mi yoksa sonrakilerin mi hayırlı olacağını elbette Allah bilir. Zira sonrakiler vahyi ve mucizeleri müşahede etmemişler, fesadü’z-zamana rağmen sünnete iltizam edip, gayba iman etmişlerdir. Buna göre, Hz. Peygamber, ümmetinden kıyamete kadar hak üzere kâim olan bir topluluğun daima var olacağını bildirdiğinden fitne ve şerrin olduğu sıkıntılı dönemlerde de hayrın tamamen yok olmadığını, devam ettiğini söyleyebiliriz.

Hz. Peygamber: "İslam garip olarak başladı, tekrar garip hâle dönecektir. Benim ümmetimden garip olanlara ne mutlu." buyurmuştur.

Bu hadisin farklı tariklerinde  gariplerin kim olduğu sorulunca, Allah için yaşadığı yeri, aşiretini terk etmek durumunda kalanlar, insanlar bozulduğunda ıslah için gayret edenler, insanların ifsad ettiği şeyleri düzeltmeye çalışanlar, Hz. İsa ile beraber olarak dinleri için fitnelerden kaçanlar, insanların fesadı zamanında salâh halini muhafaza edenler, kendilerine itaat edenlerden çok isyan edenlerin olacağı insanlar arasında azınlıkta kalacak salih insanlar, terk edildiğinde Allah’ın kitabına, sönmeye yüz tuttuğunda sünnete sarılanlar şeklinde tarifler yapılmıştır.

İbnü’l-Kayyim, gariplerin Hud Suresi 116. ayette ifade edilen kimseler olduğunu söyleyerek, esasen sünnete tâbi olan, bid‘at ve hevaları terk eden, ilme değer veren, iyiliği emredip, kötülükten sakındıranların; bid‘at ehli, hevasına uyan, cahil ve iyilikle kötülüğü tersyüz eden kimselerin yanında garip olduklarını vurgular.

Bu hadiste kast edilen garip Müslümanların, içinde yaşadıkları zamanlarda yalnız kalanlar olduğunu belirten bazı şarihler, Hz. Peygamber’in  gelecekte, dinin emir ve yasaklarını gözeterek İslam’ı yaşamanın elde kor tutmak kadar zor olacağına dair beyanının, İslam’ın başlangıçta şirk ve cahiliye amellerinden uzaklaşmakla garip başladığını, sonda da insanların fesadı, imanın gereğini yerine getirmekten uzaklaşmaları sebebiyle  tekrar garip hale döneceğini ifade ettiğini söylemişlerdir.

Hz. Peygamber,  kıyamet alametleriyle ilgili verdiği haberlerden birinde, zamanın birbirine yaklaşacağından, kulluğun gereğinin yerine getirilmesinde gevşekliğin oluşup, hayırlı amellerin azalacağından, kalplere şiddetli cimriliğin atılıp yerleşeceğinden ve anarşinin yaygınlaşacağından bahsetmiştir.

Zamanın yaklaşmasıyla ilgili şarihler, kıyametin yaklaşması, zamanların süratli geçmesi, ömrün bereketsizleşip verimsiz hale gelerek kısalması yanında, fesadın galebesi sebebiyle insanların hallerindeki değişim manasında olduğunu söylemişlerdir. Yani insanların halleri ve sıfatları kötülükte birbirine yaklaşır, benzeşir demektir.

Başka bir haberde, ümmetin fesadı zamanında sünnete tutunan için şehitlik sevabı müjdelenmiştir. Zira fesadın çoğaldığı vakitte sünnete yapışan yardım ve destek görmez, eziyet ve aşağılanma ile karşılaşır. Sünnete tutunması dolayısıyla gördüğü eza sebebiyle derecesi şehitlik mertebesine çıkarılarak mükâfatlandırılır.

‘İnsanlar helak oldu’ diyen kimsenin en çok helake layık olduğunu  belirten hadisle ilgili yorumlarda, bunun gibi insanlar ‘fesada uğradı’, ‘zaman fesada uğradı’ gibi ifadelerin de aynı manada olduğu belirtilmiş, bu gibi karamsarlık ve ümitsizlik tablosu çizen ifadeler mekruh görülmüştür. Ancak âlimler, bu sözü  insanları küçük görerek, gıybet ve dedikoduyla onları hakir görüp kendini beğenerek söyleyenlerin hadisin manasına dâhil olacağını, yoksa gördüğü kötülükler sebebiyle üzülen, insanlık namına endişe edenlerin hem kendi halindeki hem de insanlardaki dini eksikliği görüp hayıflanarak bunu söyleyen kimselerin böyle söylemekle, bu tehdide girmeyeceğini belirtmişlerdir.

Nevevî, âlimlerin bu  manada ittifak ettiklerini İbn Raslân da, bu gibi ifadelerin vaaz, irşad ve uyarma anlamında selef-i salihine uymaya teşvik, gayrete getirme anlamında söylenebileceğini belirterek, Hasan Basrî’nin: “Öyle bir topluluğa yetiştim ki, sizi görselerdi, bunlar hesap gününe iman etmiyorlar derlerdi” şeklindeki bu manayı destekleyen sözünü nakleder.

Hz. Peygamber’in, veda hutbesinde, ümmetini birbirlerinin boynunu vuracak hale gelmekten sakındırarak; fitne ve fesada karşı uyarması, hıyânet içerisinde olan memurlara, haksızlığı meslek edinenlere ve davalarda  haksız olduğu halde, iyi laf yaparak, dalaverelerle davayı lehlerine çevirenlere ahirette şiddetli azap uyarısı, doğruların yalancı; yalancıların doğru, hainlerin emin; eminlerin hain görüleceği, faiz, içki, zina, anarşi gibi fitnelerin her tarafı istila edeceği, zalimlerin insanların mallarına musallat olacağı şeklindeki ve daha zikredemediğimiz  âhir zaman alametleriyle ilgili birçok haberi, bize zamanla ortaya çıkacak fesadın boyutları hakkında önemli veriler sunmaktadır.

Bize düşen bu uyarıların ışığında hakkı ikame için her türlü tedbiri alarak mücadele etmek, müjdelenen ahir zaman topluluğuna ve yeni bir saadet devrine dâhil olmak için himmeti yüksek tutmaktır.

Sonuçta takdir ve Tevfik Allah’tandır.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Muhammed Fakirullah - Ey Yolcular - Net'te İlk Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 12:47:49 ÖS]


Mustafa Dursun - Aşkın İle Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 12:37:49 ÖS]


Ali Kınık - Duvar Yazısı - Özgün - Net'te İlk Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 12:29:41 ÖS]


Ali Kınık - Bir Daha Söyle - Özgün - Net'te İlk Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 12:16:34 ÖS]


Bebeğinizle İletişimin Altın Kuralları Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:55:33 ÖÖ]


Gençlerin Aşka ve Evliliğe Bakışları Nasıl Olmalı Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:52:16 ÖÖ]


Koca Hakkı Hesabı Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:46:57 ÖÖ]


Birlikte Yaşamak Zorunluluk Değil Kulluktur Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:43:09 ÖÖ]


Rasulullah (s.a.s)’in Verdiği Vazife Gönderen: türkiyem
[Bugün, 09:26:17 ÖÖ]


İslamda Yetim Hakları ve Görevlerimiz Gönderen: türkiyem
[Bugün, 08:42:51 ÖÖ]


Hikmetli Sözler Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:09:21 ÖÖ]


Sayıca Az Olduğumuz İçin Mi Düşmanlar Üzerimize Üşüşüyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:40 ÖÖ]


Hayat Bir İmtihandır Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:50:03 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 17 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:41:06 ÖÖ]


Tebbet Sûresi’ndeki Büyük Sırlar Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:00 ÖÖ]


Mübârek Zamanları Ganîmet Bilmeli Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:22:03 ÖÖ]


Yeni Çıkan Single Eserler 4 - Net'te İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:51:31 ÖS]


MURAT BELET - SEN MEKKE MEDİNE - Net'te İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:37:19 ÖS]


Murat Belet - Seni Sevmek - Gönlüme Sor - Net'te İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:22:18 ÖS]


Gözü Haramdan Sakınma Gönderen: anadolu
[Dün, 08:25:38 ÖS]