* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Bâki Aleme Açılan Kapı  (Okunma sayısı 373 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2314
Bâki Aleme Açılan Kapı
« : Mayıs 24, 2018, 08:47:45 ÖÖ »
Bâki Aleme Açılan Kapı

          Cenab-ı Zülcelâl Hazretleri Kuran-ı Azimüşşan’da, “O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır.”(Mülk/2) buyurmuştur. Ölüm bir hakikat, kaçınılmaz bir mukadderattır.

İnsanın dünya imtihanının sona ermesi ve amelleri nispetinde Hak katında karşılanmasıdır. Ölüm iki kapılı bir han olan dünyanın gerçek yüzünün müşahedesidir. Dolayısıyla ölüm, ebedi âleme açılan bir kapıdır ki akıbet yurduna atılan ilk adım, ezel âlemine ilk yolculuktur. Bu yüzden ölümün mahiyetini en iyi bilen, onu en çok anan ve ona her an kavuşacakmış gibi hazırlanıp, kâinatta ölümü en fazla arzulayan İki Cihan Serveri Fahri Kâinat (sav) Efendimiz, ölümü bütün yönleriyle ümmetine anlatmış ve ümmetinin bu hakikati idrak ederek, ona layıkıyla hazırlanması gerektiğini belirtmiştir. Efendimizin ölüm hakkında buyurduklarını muhtelif hadislerden hareketle şöyle ifade edebiliriz.

ÖLÜMÜN BAŞLANGICI

Kâinatta hiçbir şey sebepsiz, rast gele yaratılmamıştır. Var olan her şey, Allah’ın sonsuz ilmi dâhilinde, O’nun emriyle vücuda gelmiştir. Dolayısıyla ölümünde bir yaratılış sebebi, bir başlangıcı vardır.  Ölümün başlangıcı hakkında İmam Ahmed’in Hasan’dan rivayet ettiğine göre:

            —Allah Âdem ve zürriyetini yarattığı zaman, melekler:

            —Yer bunları istiap (içine sığdırma) edemez, demişler

            Allah (cc):

            —Ben içlerine ölümü bırakacağım, demiş,

Melekler:

            —Öyle ise hayat onlara hoş gelmez, deyince,

Cenab-ı Hak:

            —Ben, onların kalplerine emel yerleştireceğim.” diye onlara ilham etmiştir.

ÖLÜMÜN ÜSTÜNLÜĞÜ

Ölüm mahza yokluk değil, sırf fena olmak da değildir. O, ancak ruhun bedenle olan ilişkisinin kesilmesidir. Zira dünya insana gurbettir. Ölüm ise insanı asıl yurduna sevk eden bir geçittir. İşte hayatın hakikatini anlayarak, ölümün hakikatine eren kullar için ölüm öyle üstün bir nimettir ki Allah Resulü (sav) Efendimiz onun üstünlüğünü şöyle ifade etmektedir:

“Ölüm mümin için bir güldestedir.”(Deylemi) “Müminin armağanı ölümdür.”(Amr Bin Amir) “

İnsan, hayatı sever, hâlbuki ölüm, nefsi için daha hayırlıdır.” (Zür’ate bin Abdullah) Başka bazı hadislerinde de Efendimiz; “Ölüp de Allah katında hayır gören hiçbir nefis dünyanın bütün nimetlerini ve içindekileri almak üzere de olsa ölmek istemez.” (Nesai) “Dünya müminin zindanı, kaht ve galasıdır. Dünyadan ayrıldığı zaman kaht ve zindandan kurtulur. (Taberani) buyurmuş Ya Rabbi Senin elçin olduğuma inanan herkese ölümü sevdir.(Taberani) Diye dua etmiştir.

ALLAH’A İTAATLE GEÇEN UZUN ÖMRÜN FAZİLETLERİ

            Ayeti kerimede Cenab-ı Hak “Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat/56) buyurmuştur. Allah Resulü (sav) Efendimiz Allah’ın emirlerine asi gelmeyip, O’nun emirleri doğrultusunda yaşayan ve ömrü uzun olan ümmeti hakkında:

—En hayırlınız, ömrü en uzun olup, ameli en güzel olanınızdır. (Ebu Bekrete) demiş diğer bir hadiste de Allah Resulü:

Müslüman’ın ömrü uzadıkça kendisinin hayrı artar. (Taberani) buyurmuştur.

ÖLÜMÜ ANMANIN VE ONA HAZIRLANMANIN GEREKLİLİĞİ

Ölüm dünya zindanından azad, Allah’a kavuşma gecesidir. Dolayısıyla ölümü anan insan Allah’ı anar, O’na kavuşmayı arzular. Ancak kulun Allah’la bu kavuşmaya hazırlıklı olması gerekmektedir. Zira bir işçi dahi patronunun yanına vazifesini yapmadan çıkamayacağı, eğer çıkarsa olacakların belli olduğu gibi insan da Cenab-ı Hakk’ın huzuruna vardığı zaman durum aynı olacaktır. Buna işaretle Allah Resulü (sav),

—Ölüm gelmeden önce ölüme hazırlan (Taberani)

—Lezzetleri yıkıp yok eden ölümü çok anın. Çünkü ölümü anmak, darda olanı rahatlatır. Rahatlıkta olanı sıkıştırır.(Bezzar) Onun anılmasıyla lezzetleri bulandırınız. Ta ki lezzetlere (dünyaya) olan meyliniz kesilirde dolayısıyla Allah’a yönelmiş olursunuz.

Ölümü çokça anın. Çünkü ölümü anmak günahları temizler, insanın elini dünyadan çeker, zenginken ölümü zikrettiğinizde o zikir, zenginliği hedm eder (azgınlığı indirir). Fakirken ölümü anmanız sizi yaşamaya razı eder. (İbni Ebu Dünya) buyurmuştur.

ÖLÜMÜ ANMAYA YARDIMCI OLAN ŞEYLER

Ölüm korkutucu ve tehlikesi büyük olan bir akıbettir. İnsan onun hakkında az düşündüğü, onu az andığı için ondan gafildir. Dolayısıyla insanın ölümü zikretmesini, onu hatırlamasını sağlayacak vesilelere ihtiyacı vardır. Buna binaen Rasulullah (sav)

Kabirleri ziyaret edin. Çünkü kabirler ölümü hatırlatır.(Müslim) buyurmuştur,

Ebu Zer (ra) şöyle demiştir.

Allah Resulü bana:

Kabirleri ziyaret et. Onunla ahireti hatırlarsın. Ölüleri yıka Çünkü düşen bir cesedi ellemek beliğ bir mev’izedir. Cenazelere katıl. Umulur ki seni üzer. Çünkü üzgün Allah’ın himayesi altındadır. Her nevi hayır ona gelir. (Hâkim)

ALLAH’A HÜSNÜ ZAN DA BULUNMAK VE ONDAN KORKMAK

İnsan bir şeyi kavradığı kadar ona erer ve ona erdiği kadar onun varlığını zanneder. Dolayısıyla insanın zannı tavırlarını ve hareketlerini şekillendirir. İnsanın tavır ve hareketleri ne yönde olursa karşı taraftan bulacakları da bu yöndedir. Nitekim Allah Resulü (sav)

“Allah buyurdu ki: ‘Kulumun zannı gibiyim. İstediği gibi Beni zannetsin. İyi zannetse kendisi içindir. Kötü zannetse yine kendisi içindir.’ (İmam-ı Ahmed)  buyurmuştur.

Allah’a hüsnü zanda bulunan ve O’ndan korkan bir genç hakkında da:

Rasulullah (sav) sekeratta olan bir gencin yanına girdi. Sordu:

—Kendini nasıl görüyorsun?

—Dedi: “Allah’a ümidim var ve günahlarımdan korkuyorum.”

Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:

—Böyle bir makamda, kulun kalbinde ümit ve korku birleşince Allah, ümit ettiğini verir ve korktuğundan onu emin kılar. O, bu şekilden başka ölmez.(Tirmizi)

ÖLÜMÜN HABERCİLERİ

Ölüm hakikati insanı sarmadan önce onun varlığını, her an yaklaştığını, ondan kaçmanın mümkün olmadığını belirten, ölümün elçileri olarak addedebileceğimiz bazı hal ve hastalıklar vardır. Kurtubi’nin dediğine göre bazı peygamberler ölüm meleğine şöyle demişler:

—Senin hiç elçin yok mu? Önceden onu gönderip taki insanlar senden sakınsınlar.

Melek:

—Vallahi çok elçilerim var. İlletler, hastalıklar, ihtiyarlık, yaşlılık, göz ve kulağın bozulması hep benim elçilerimdirler. Bunlar birisinde bulunup da ölümü hatırlamazsa, ruhunu aldığımda ona şöyle seslenirim. Sana elçi üstüne elçi, uyarıcı üstüne uyarıcı göndermedim mi? İşte ben o elçiyim ki benden sonra elçi sana gelmeyecektir ve benden sonra seni uyaran olmayacaktır.

ALLAH’IN HAKKINDA HAYIR MURAD ETTİĞİ KULLARIN ÖLÜMÜ

Cenab-ı Hakk’ın hakkında hayır murad ettiği kulların halleri farklıdır. Onların yaşantıları en iyi anlarında nihayete erer. Rasulullah Efendimiz buna işaretle:

Rasulullah (sav) şöyle buyurdular,

Allah kuluna hayır vermek istediği zaman ölümünden bir sene önce kendisine bir melek gönderir. Onu istikametle gitmeye muvaffak eder. O en iyi anlarında ölür. İnsanlarda filan kişi, en iyi anlarında öldü derler. O kul sekerata girip Allah’ın ona hazırladığı şeyleri görünce, hırsla bir an önce ölmek ister. O, Allah’ın huzuruna girmek istediği gibi Allah’da onu huzuruna almak ister.

Bir kuluna kötülük irade ettiği zaman ölümünden bir sene önce, ona bir şeytan musallat eder, onu saptırır ve aldatır. Sonunda en kötü anlarında ölür. İnsanlar da: Filan kişi en kötü durumunda öldü, derler.(İbn-i Ebu Dünya)

YAKLAŞAN ÖLÜMÜN MAHİYETİ VE ZORLUĞU

Yaşayan bütün insanlar, geçen her saniye ölüme bir adım daha yaklaşmaktadır. Peki, insanoğlu için kaçınılmaz bir mukadderat olan ölümün mahiyeti (içyüzü) ve zorluğu hakkında ne derece bilgi sahibiyiz? Onun mahiyetini ve zorluğunu nasıl anlamalıyız?

Allah-u Teala buyuruyor:

Hak ile ölüm sekeratı geldi. (Kaf 19)

Zalimleri ölüm baygınlığı içinde bir görseydin, melekler ellerini uzatmışlar, canlarınızı çıkartın” derler. (En’am 93) “Can boğaza dayandığı zaman. O vakit (ölünün etrafında bulunan sizler) bakar durursunuz.(Elinizden bir şey gelmez, canının çıkmasını beklersiniz.)” (Vak’a 83-34)

“Hayır, ruh göğse varınca denilir, kim onu yükseltir. Ve o zanneder bu bir ayrılıştır. Bacakları birbirine dolanır. Ve o gün Rabbin olan Allah’a sevk olunur.”(Kıyamet 26-34)

Rasulullah (sav) ölüm sıkıntısını çekerken şöyle buyurdu:

“Eğer insanoğlu yalnız bunun için çalışsaydı yine çalışması yerinde olacaktı.”(Zevaidü’z Zühd)

Hazreti Aişe (ra):

            “Aişe (ra) Rasulullah’ın (sav) vefatının şiddetini gördükten sonra, hiç kimseye ölümün kolaylığından dolayı gıpta etmedim.” Demiştir. (Tirmizi,)

Ölümün mahiyeti (niteliği) hakkında şöyle buyurulmuştur. “Müminin nefsi, sızarak çıkar; kâfirin nefsi ise eşeğin nefsi gibi akarak çıkar. Mümin hata işler. Kefaret olarak ölüm ona zorlanır. Kâfir iyilik işler, sonra ahirette, cezasını görmek için ölüm ona kolaylaşır.(İbn-i Mes-ud)

Selman-ı Farisi’den rivayetle Rasulullah (sav) ‘dan işittim ki, diyor:

Ölüm anında ölünün üç şeyini gözetleyin: Alnının sızıp, gözleri akıp, burnu şişmişse o Allah’dan bir rahmettir, üstüne inmiş. Eğer boğulan deve gibi hırıldıyorsa ve yüzü ekşi ekşi ise ağzı köpükleniyorsa o Allah’dan bir azaptır.

Diğer bir hadiste ise Rasulullah (sav) şöyle buyurmuştur:

Ölüm meleğinin bir dokunması, bin kılıç darbesinden daha şiddetlidir. Müminin her damarı başlı başına elem çekmeden ölmez. Ve Allah’ın düşmanı, insana en yakın olduğu an bu ölüm saatidir.(Hars ibni Ebu Usame-Müsned)

Efendimiz (sav) ölüm ızdırabının şiddeti hakkında“Eğer ölüm acısından bir damla bütün yer ve gök ehlinin üstüne konsaydı, hepsi ölecekti.”  (Mervizi) buyurmuştur.

Şehr bir Havşeb (ra)’den rivayetle: Rasulullah’dan ölüm ve ölümün zorluğu soruldu; buyurdu ki: En kolay ölüm, yün içinden çekilen dikenli dal gibidir. Acaba dal çekilip de beraberinde hiç yün getirmemesi mümkün mü?

İNSANIN ÖLÜM HASTALIĞINA YAKALANDIĞINDA SÖYLEYECEĞİ ŞEYLER

            Peygamber Efendimizin Allah’ın seveceği, razı olacağı bir kul olmamız için hayatımızın her safhasında yapmamız gerekenleri bize bildirdiği gibi, Rabbimizin huzuruna güzel bir son ile dönebilmemiz için ölüm hastalığına yakalandığımız zaman yapmamız gerekenleri de bize bildirmiştir. Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) O’na bu konuda şöyle söylemiştir:

Ya Rabbi! Eğer ruhumu almak için beni hasta etmişsen ruhumu senden cennet kazananların ruhları içine dâhil et, onları ateşten kurtardığın gibi beni de ateşten kurtar.” İşte şayet bu hastalıktan ölsen Allah’ın rızasına kavuşur ve cennetine gidersin, eğer günahların varsa da Allah onları affeder.

SON SÖZÜ LAİLAHE İLLALLAH OLAN MÜSLÜMANIN HALİ

Son söz, son nefesle birlikte insanın dünya serüveni sona erer ve kul kabrinde Allah’a hesap vereceği günü beklemeye başlar. İnsanın son sözü, hem hesap günü akıbetinin habercisi, hem de istikametinin tecellisidir. Efendimiz (sav) bu sebeple “Ölünüze Lailahe İllallah’ı telkin ediniz.”(Müslim Ebu Said) Buyurmuş, Muaz bin Cebel’den rivayet edilen diğer bir hadiste de “Kim ki son sözü Lailahe İllallah olursa cennete girer” diye ümmetini müjdelemiştir.

Ebu Hureyre’den rivayetle gelen başka bir hadiste de Rasulullah (sav)

Melek’ül-mevt (ölüm meleği) ölümde olan bir adama gelmiş,  bütün azasını açmış, onda bir hayır görememiş. Sonra çenesini açmış bakmış. Dili damağına yapışık olarak “Lailahe İllallah” diyor. Bunun üzerine o, bu ihlâs kelimesiyle onu affetmiş, buyurmuştur.

Bir kutsi hadiste de Cenab-ı Hak:

Mümin kulumun ruhunu aldığımda bana hamd etmesi benim yanımda bütün hayırlar kadar yüksektir, buyurmuştur.

ÖLÜM ANINDA İNSANIN HALİ

Rasulullah (sav) Efendimiz:

“Mümin ölüme hazırlandığı zaman, melekler misk içirilmiş ipekler ve reyhan desteleriyle ona gelirler. Kul hamundan çekildiği gibi, ruhu çıkartılır. Ve ona şöyle denilir:

            Ey güzel ve hoş nefis! Razi ve marzi olarak Allah’ın rahat ve keremine çık. Ruhu çıktığı zaman o misk ve reyhanın üzerine konulur. Üzerine ipek katlanır. Alay-ı illiyine götürülür.

            Kâfir ise ölüme girdiği zaman içinde, kor olan kıl gibi sert bir örtü getirilir. Ruhu şiddetle çekilir ve ona şöyle denilir.

            Ey habis nefis! Gazap eden ve gazaba uğramış olarak çık. Allah’ın hakaret ve nazarına çık. Ruhu çıktığı zaman kıçırdatan o cehennem korunun üstüne konulur. O sert örtü üzerine dürülür ve esfe-i safiline götürülür,  (Bezzar) buyurmuştur.

RUHLARIN AKIBETİ HAPSOLUNMUŞ RUHLAR

            Artık nihai son insana ulaştıktan sonra insanın yapabileceği bir şey kalmayacak ve dünyada sarf ettiği her bir nefesin bedeli baki ahiret yurdunda verilecektir. Netice de mükâfat ve mücazat (ceza) ruhlara ulaşacaktır. Allah’a ve Resulü’ne iman eden insanlar günahkâr olsalar dahi Allah’ın izniyle azapları bitince cennete ulaşacaklardır. Ancak öyle bir zümre vardır ki bunlardan hapsolunmuş ruhlar olarak bahsedilir, onlar cehennemde ebedi kalıcı ve azap çekicidirler. Zira bu ruhlar kâfirlerin ve münafıkların ruhlarıdır ve Allah inkârcılar için bu akıbeti murad etmiştir.

Cenab-ı Hak ayeti kerime de: Bizim ayetlerimizi yalanlayan ve onlara inanmaya tenezzül etmeyenler var ya, işte onlara göğün kapıları açılmayacak ve deve (veya halat) iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir. İşte suçluları böyle cezalandırırız. (Araf suresi/40)

Başka bir ayeti kerime de: Allah erkek münafıklara, kadın münafıklara ve kâfirlere içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vaat etti. O, onlara yeter. Allah onlara lanet etmiştir. Onlar için sürekli bir azap vardır.(Tevbe/68) Buyurmuştur.

Allah Resulü (sav) onların akıbeti hakkında şöyle buyurmuştur:

-Rasulullah (sav) ‘dan müminlerin ruhları soruldu.buyurdu ki:

—Onlar yeşil kuşlar içindedirler. Cennette istedikleri gibi gezerler.

—Ya Rasulallah kâfirlerin ruhları nerde olur?” dediler.

Buyurdu ki: “Onlar cehennemde hapsedilir.(Taberani)

Ka’b bin Malik’den rivayetle,

Ka’b ölüme yaklaştığında, Ümmü Beşir bin Berra (ra) yanına geldi.

“Ya Ebu Abdurrahman şayet filanı görürsen benden ona selam söyle” dedi.

Abdurrahman: “Ya Ümmü Beşir Allah seni, bağışlasın, bununla ilgilenecek vaktiniz olmaz.” Dedi.

Ümmü Beşir işitmedin mi Resulullah buyurdu, “Müminin ruhu istediği gibi cennette gezer. Kâfirin ruhu da cehennemde hapsedilir.”

Abdurrahman “evet” dedi

Ümmü Beşir “İşte bahsettiğim şey budur.” (İbn-i Mace,Taberani)

Sadık ve dosdoğru kişi ölüme gönülden razı olur. Hak Teala'nın "Eğer sadık iseniz ölümü temenni ediniz" (Bakara, 94) mealindeki ayette buyurduğu gibi ölümü temenni eder ve ölür. Sadık ve dürüst olduğu böylece ortaya çıkar. Hz. Peygamberin yoldaşları ve can arkadaşları olan sahabeler Mekke'de puta tapanların işkenceleriyle şehid olurken, Medine döneminde cihada ve gazaya seve seve koşarken işte bu anlayışa sahip idiler.

Âlemlerin Efendisi Muhammed-ül Mustafa (sav) Efendimizin mübarek ağzından en son işitilen söz; “Refiki Alaya, Refiki Alaya!” (En Büyük Dosta, En Büyük Dosta) demek oldu. Yine sahabelerden bazılarından örnek verecek olur isek;

Hz. Bilal can çekişirken eşi ah vah etmeye başladı.

Hz. Bilal buyurdu ki: Oh! Ne hoş şey! Yarın dostlarım Muhammed (sav) ve arkadaşlarına kavuşacağım! (Kuşeyri, Risale, 591)

Can vermekte olan Abdullah b. Mübarek gözlerini açtı, güldü ve: "Çalışanlar böylesi bir kurtuluş için çabalasınlar!" (Saffat, 37/61) dedi ve son nefesini verdi.

Can çekişen Bişr Hafi'ye: "Hayata bağlı gibi görünüyorsun" dediklerinde, “Ulu ve Yüce Allah'ın huzuruna çıkmak cidden zor!" diye karşılık verdi.

Can vermekte olan Cüneyd Bağdadi'ye: Allah'ı hatırla ve kelime-i tevhid getir, dediklerinde dedi ki: O'nu unutmadım ki hatırlayayım!

Üstadımız Cennet Mekân Abdullah Gürbüz (ks) Aziz Hazretleri de dosta kavuşmanın iştiyakında bedeni hastalığı ilerlemişti, günlerce hiçbir şey yiyip içmeden sadece Rabbini zikrediyordu. Bir gün ağzının kuruluğu gitsin diyerek, bal şerbeti yapıp getirdiler.

Efendi Hazretleri;

Benim şerbetim La İlahe İllallah Muhammeder Rasulullah’dır, diyerek, şerbeti içmedi. Nihayet, dilinde ki tespih artık kesilmek üzere idi ve “Hak, Hak, Hak” esmasını zikrederek Hakk’a yürüdü…

Ey ölüme her an hızla yaklaşan Müslüman kardeşim! Cenab-ı Peygamber -aleyhissalatü vesselam- Efendimizin bunca sözüne kulak ver. O’nun bir tek sözü dahi boş ve mesnetsiz değildir, bizleri irşad içindir. Öyle olmasa Cenab-ı Hakk’ın Habibim dediği Efendimizin ne işi vardı bu taş toprak âleminde. Efendimizin bu derece şiddetle ifade buyurduğu ölümün hakikatini benliğinde özümse. Ölüme hazırlan, ölümü arzula, ölümle yaşa, gönlüne ölümü yerleştir. Eğer bunu yaparsan Allah’tan gafil olmaz, ölümü O’na vuslat sayarsın. Bunu yaptıkça Allah korkusu gönlüne siner. Bu korkunun meyvesi olarak kulluğun gereklerini hayatına nakşetmeye başlarsın. Zira ölümü andıkça kulluğun aklına gelir. Kulluğun aklına geldikçe Allah’a itaatin artar. Unutma bu dünyanın misali kulun Allah’a kulluğunu ispat edeceği zorlu bir geçit gibidir. Bu geçidin nihai noktası da ölümdür ki aslolan insanın bu noktaya ne halde vardığıdır. Rabbimiz cümlemize hayatımızı emirleri doğrultusunda tamamlamayı, kul gibi yaşayıp kul gibi huzuruna varmayı nasip ve müyesser eylesin. Allah’ın selamı rahmeti bereketi üzerinize olsun.

Ölüm, renksiz kokusuz; ölüm, ölüme çare. Sinede iman varsa, ölüm kalır biçare.

Çare arar ölüme insanoğlu umutsuz. Ne yapsa bilemiyor, hem gafil hem de mutsuz!

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]