BİR SONUN BAŞLANGICI
Ölüm, dünya ve âhiret arasında bir köprü… Hiçbir alternatifi olmaksızın herkesin adımını atacağı bir köprü… Ve köprünün sonunda, bir sonun başlangıcı…
Ölüm, kimisi için özlemle beklenilen bir kurtuluş; kimisinin de köşe bucak kaçtığı ya da kaçmaya çalıştığı…
Ölüm, belki Yâr’e çekilen hasretin bitimi; belki de dünya hayatının son perdesi…
Ölüm, kimine göre güzel, kimine göre çirkin… Ama herkesin karşısına dikilecek bir gün. Ve bil ki sen de bir gün öleceksin. Belki hasretle bekleyeceksin; belki de hiç istemeyeceksin. Ama o bir gün gelecek ve seni alıp götürecek, sonu meçhul bir yere.
Anadan, babadan, dostlardan uzak kalacaksın. Onlara bir veda bile edemeden ayrılacaksın. Ardında dökülen birkaç damla yaş ve gözünü yerden ayırmayan birkaç baş.
Sonra onlar da gidecekler, seni o buz gibi toprağın altında bırakarak. “Durun!” diyeceksin, “Beni bırakmayın!” diyeceksin ve yalnızca sen işiteceksin. Tüm arkadaşların, dostların hatta eşin ve çocukların seni duyamayacak, anlayamayacak. Tıpkı senin de anne babanın öldükten sonraki haykırışlarını duymadığın gibi.
Sahi, annen ve baban da ölmüşlerdi değil mi? Hatta tabutlarını da sen taşımıştın yıllar öncesi. Bu soğuk toprağın altına terk edip gitmiştin onları, değil mi? Peki neden o zaman aklın başına gelmemişti? Neden “Ben de bir gün öleceğim” diyememiştin?
Ölecektin… Bunu biliyordun. Ama hatırlamak istemiyordun. Öyle ya daha yapacak işlerin vardı. Daha milyarlık servetine servet katmak için çalışman gerekiyordu(!) Peki nereye kadar? Düşünmedin mi hiç; bin bir emekle kazandığın servetin senin olmadan ardındakilere kalacak? Yoksa cepler mi yaptırmıştın kefenine; belki orada yerim diye?..
Ey insanoğlu! Ne kadar garipsin. Bilmez misin, bir gün sen de öleceksin! Ecel şerbetini sen de içeceksin. O halde hâlâ neyi beklersin? Geri dönüşü olmayan bu yolculuğa ne azık hazırladın? Neler götürüyorsun Rabbine? Elin boş gitmek istemezsen şimdiden azığını hazırlamalısın.
Ölüm güzel şeydir, anlayana; kapıyı çalmadan hazır olana…
Ölümü hatırlayalım dostlar, bize hatırlatılmadan… Yapalım hazırlığımızı sonra geç olmadan…
İrem ÇIKRIKÇIOĞLU.