ECEL KAPIYI ÇALMADAN GEL EY GÖNÜL HAZIRRLIKLI OL
Bu âlemde insanoğlu için değişmeyen tek gerçek ölümdür. Bu dünyada hepimiz misafiriz. Bir gün misafirliğimiz bitecek ve bizi yoktan var eden yüce Allah’a döneceğiz. Bize lütfedilen ömrün bir bir hesabını vereceğiz. Yüce Rabbimiz bu hakikati Kuran-ı Kerim’de şu şekilde dile getirmektedir;
“De ki: Sizin kendisinden kaçtığınız ölüm muhakkak sizi bulacaktır. Sonra siz görüleni ve görülmeyen her şeyi bilen Allah’a döndürüleceksiniz. O, size bütün yaptıklarınızı haber verecektir.”[1)]
İnsanın yapısında her daim bu fani dünyaya meyletme arzusu vardır. Öyle ki, bu arzusu eğer tedavi edilmez ise, manevi bir Mürşidi Kamil’in gönül reçetesine tabi olmaz ise, dünya’ya olan meyli beraberinde bir çok manevi hastalığı getirecektir. Bunlar aşırı mal mülk sevgisi, dünya hırsı, para, şan, şöhret ve en vahimi ise ahreti unutmasıdır.
Pirimiz Seyyid Abdulkadir Geylani hazretleri bu konuda bizleri hep uyarmış. Bu dünyanın bir gölgelikten ibaret olduğunu biz evlatlarına vasiyet etmiştir.
Bu dünya sevgisi hastalığının en güzel tedavi yöntemini Efendiler Efendisi sevgili peygamberimiz (s.a.v.) bize bildirmektedir. “Renkleri bozan, acı tatlı her şeyi unutturan ölümü sık, sık hatırlayın.” [2]
Ölümü sık, sık hatırlayalım. Zira ölümü hatırlamak bizleri birçok manevi hastalıktan kurtarır. Bakınız, ölümü hatırlamayanların sadece kendilerine zararları dokunmuyor. Tarihteki zalimler hiç ölmeyecek gibi hareket ettikleri için dünyayı yaşanmaz hale getirmişlerdir.
İşte kardeşlerim bizler ehli irfan olarak ölümü her daim hatırlamalıyız. Aşkın Sultanı Veysel Karani (r.a.) hazretlerinin buyurduğu gibi; “Yattığın vakit ölümü yastığın altında, kalktığın vakit ise karşında bil. İşte ölüm hepimize bu kadar yakındır.” Ehli irfan ölümü hatırlamaktan korkmamalı. Zira Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor; “Ölüm mümin’in hediyesidir” [3]
Bu dünyada Rabbine iyi kul, habibine iyi bir ümmet, evliyasına da iyi bir evlat olarak ömrünü tamama erdirmiş bir ehli irfan için elbette ki ölüm bir hediyedir, bir ikramdır. Zira hazreti Mevlana Celaleddini Selçuki (k.s.); “Ben öldüğüm zaman dügün dernek kurun, sakın ağlamayın. O gün benim düğün günümdür. Benim için Şebi Aruz’dur. Dügün gecesidir” [4] demiştir .
Pirimiz (k.s.) vefat edeceği vakit Azrail’e; “Ey Azrail, ayrıl yanımızdan. Bizi kendisine dost edinen yüce mevlamız Allah’ım var” demiştir. Hatta Pirimizin oğlu Abdurrazzak (k.s.) kendisine; “babacığım halin nasıldır?” dediğinde; “evlat vücudum ağrıyor, ama kalbim huzur içerisinde, Rabbimle beraber” demiştir. [5]
Yüce Mevlam cümlemizin son nefesini Kelime-i Şehadetle kapatmayı nasip etsin. Cümlemizin ölümünü Şebi Aruz eylesin. amin...
Şair ne güzel söylemiş;
“Hangi güzel gözki yere akmadı,
hangi güzel yüz ki toprak olmadı.
İnsan oğlu her daim ölen akrabalarını gözünün önüne getirmeli, onların nasıl bu alemden kaybolup gittiklerini, nasıl toprak olduklarını, nasıl ocaklarının söndüğünü, mallarının, bağlarının bahçelerinin nasıl tarumar olduğunu, çoçuklarını yetim, hanımlarını dul bırakıp gittiklerini düşünmeliyiz.
Bu konuda hazreti Ali (r.a.) Efendimizden şu Hadisi Şerifi naklediyor; “Sizin için beni en çok korkutan şey nefsinizin isteklerine uymak ve uzun emeldir. Nefsin arzularına uymanız sizin Hakk’a ulaşmanızı engeller. Uzun emel ise dünya sevgisinden kaynaklanır.”
Dikkat edin! Allah Teala dünyayı sevdiklerine de sevmediklerine de verir. Fakat bir kulunu sevdiği zaman ona imanı bahşeder. Dikkat edin! Bazı insanlar dinin, bazıları da dünyanın derdine düşerler. Sizler dinin derdine düşün, dünyanın kulu kölesi olmayın.
Dikkat edin! Dünya arksını dönüp gitmektedir. Dikkat edin! Ahiret size doğru gelmektedir. İyi biliniz ki, sizler amelin olduğu, fakat hesabın olmadığı bir dünyadasınız. İyi biliniz ki, sizler amelin olmadığı hesap gününe doğru yaklaşmaktasınız.[6]
Ecel kapımızı çalmadan gelin ahretimiz için, ebedi saadetimiz için tedarik edelim. Yarın çok geç olabilir. Belki Cami imam’ının vereceği ilk sala bizim olabilir. Hiç kimse bir saat sonrasına çıkmaya garanti edemez. Öyle ise bize verilen ömür nimetinin kıymetini çok iyi bilelim. Şunu unutmayalım ki her geçen saniye ve dakika bizim ömür sermayemizden gitmektedir. Sohbetimi Efendimiz (s.a.v.) şu hadisi şerifiyle noktalamak istiyorum.
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor;
“Şu beş şey gelmeden önce, şu beş şeyin kıymetini bil.
1- İhtiyarlık gelmeden önce, gençligin kıymetini bil,
2- Hasta olmadan önce, sağlığın kıymetini bil,
3- Fakirlik gelmeden önce, zenginliğin kıymetini bil,
4- Meşguliyetten önce boş zamanın kıymetini bil,
5- Ölüm gelmeden önce hayatın kıymetini bil.[7]
“Ey Allah’ım bize dünyadada ahrettede iyilik ve güzelik ver. Bizi ahret azabından ve dünya rusvaylığından koru. Bizi iyi kulların arasına dahil et. Amin..
Selam ve dua ile..
---------------------------------------------------------
Dipnotlar
[1] Cuma suresi ayet 8; Geylani tefsiri Seyyid Abdulkadir Geylani.
[2] Tirmizi nesai, ibni mace
[3] İmamı şarani tabakatül Kübra
[4] Hazreti Mevlana (k.s.), mesnevi şerif
[5] Nehrul kadiriyye, Seyyid dr Muhammed Fadıl Geylani
[6] Kenzül ummal, zebidi ,ithaf, 14/36
[7] Hakim, el mustedrek, 4/306