Gönderen Konu: Ahiretteki İmaj Kalb’i Selim (Okunma sayısı 1467 defa)

fanidunya NET · « : Mart 24, 2024, 07:51:27 ÖÖ »

Ahiretteki İmaj Kalb’i Selim

وَلَا تُخْزِنٖي يَوْمَ يُبْعَثُونَۙ ﴿٨٧﴾يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَۙ ﴿٨٨﴾اِلَّا مَنْ اَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَلٖيمٍؕ

“İnsanların diriltileceği gün ve Allah’a temiz bir kalple gelenler dışında malın da çocukların da fayda vermeyeceği gün beni mahcup etme!”
(Şuâra, 26/87-89)

Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde şiddetle yasaklanan; saygınlık kazanma, çıkar sağlama gibi dünyevi amaçlarla kendisinde üstün özellikler bulunduğuna başkalarını inandıracak tarzda davranma olarak tanımlanan riya, her çağda farklı formlarda karşımıza çıkmaktadır. Riyakârlık, modern çağla birlikte imaj üzerine kurulan birtakım sahte arzular olarak belirmektedir.

İnsanı riyakârlığa iten sebeplerin başında beğenilme ve kabul görme duygusu gelmektedir. Bu sebeple de tarih boyunca imaj, toplumun bir kişiyi değerlendirmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte Marshall McLuhan’ın tabiriyle dünya küresel bir köye dönüşmekte, yalnızca çevresindeki kişilerle sınırlı bir iletişim içerisinde bulunan insan, günümüzde tek bir tuşla istediği coğrafyayı görür ve orada görünür hâle gelmektedir. Bu durum pozitif sonuçlarıyla birlikte birtakım negatif sonuçları da beraberinde getirmektedir. İnsan, sanal dünyanın büyüsüne kapılarak sanal ortamın kurallarına ayak uydurmak düşüncesiyle aslında var olmayan bir imaj oluşturmak mecburiyetinde hissetmektedir. Toplum tarafından beğenilmek ve olumlu bir değerlendirme almak adına hakikat ve sahtelik arasında gerilmiş bir ipte âdeta bir cambaza dönüşmektedir. Suretin aslın yerine geçtiği, imajın geçer akçe olduğu ve görünmüyorsa yok sayıldığı bir topluluğa bazen malıyla bazen evladıyla bazen de Allah tarafından kendisine bahşedilen türlü türlü nimetlerle bir gösteri sunmaktadır. Niyet-amel terazisinin şaştığı bu yolun kalpte doğurduğu zıtlıklarla insan, her geçen gün biraz daha savrulmaktadır. Tüm bu yanılsamaları siret kabul eden insan için dünyaya geliş amacı, dinin emir ve yasakları suret hâline dönüşmekte, arşın gölgesinde gölgelenme gayesi, yerini “like”ların gölgesine bırakmaktadır.

Bir başka insanın gözündeki algıyı kişinin gerçek benliğine tercih etmesi, gölgeyi hakikate yeğlemektir. Mesnevî’de gölge avlayan bir avcıdan söz edilir. Gökte uçan kuşların gölgeleri yerde de uçar gibi görünür. Avcı, kuşun yere yansıyan gölgesini sevinçle tutar ve mutlu olur. Bir dalda bu olanları seyreden kuş ise, “Bu akılsız adam neye gülüyor acaba?” diye şaşar kalır. Mevlana bu hikâyeyi “İşte sana batıl, işte sana çürük sebep!” sözleriyle tamamlar. (Mevlâna, Mesnevî, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları, 133)

Hakikatten uzaklaşıp gölgelerin kovalandığı her iş, yok olup gitmeye mahkûmdur. Nitekim Yüce Allah, Kur’an-ı Kerim’de “De ki: ‘Hak geldi batıl yıkılıp gitti! Zaten batıl yıkılmaya mahkûmdur.’” (İsrâ, 17/81) buyurarak bu gerçeği gözler önüne sermektedir. Başlıkta yer verdiğimiz ayette de Hz. İbrahim’in (a.s.) duasını bizlere bildiren Yüce Rabb’imiz; güzellik, makam, mal-mülk gibi sahip olduğumuz her şeyin birer gölge olduğunu hatırlatırken tüm bunların cehalet ve kötü huylar gibi riyadan arınmış; şımarmayan bir kalp ile birlikte olduğunda anlam kazanacağını bizlere öğretmektedir. Dünya ve ahiret mutluluğu için kalb-i selim sahibi olmaya gayret etmek gerek. Zira böyle bir kalp, endişe ve kaygılardan arınmış, huzur bulmuştur. Suretten sirete uzanan bu yolculukta, asıl olanın ruh güzelliği olduğu hakikati ortaya çıkar. Böylece insan, yapıp etmelerinin temeline rıza-yı bariyi koyar.

Bakara suresinde Yüce Allah, biz kullarına çarpıcı bir misal vermektedir. Ayette, Allah’ın rızasını düşünmeyen ve gösteriş için malını harcayan kişinin bu davranışını, üzerinde toprak bulunan bir kayaya benzeten Rabb’imiz, yağmurun düz bir alandaki toprağı ihya edip ona bereket getireceğinden, sarp bir kayadaki toprağın ise süzülüp gideceğinden haber vermektedir. (Bakara, 2/264) Bu sarp kayanın üzerindeki toprak, aslında bir maskeden ibarettir. Ufacık bir yağmur tanesi ise o maskeyi düşürmek için yeterlidir. Nasıl ki toprağın zeminine bakılmadan dikilen ağaçlar, ekilen tohumlar yağmurla rüzgarla yok olup gidecekse kişinin niyeti halis olmadıkça, sırf insanların nazarında beğenilmek için yaptıkları da ahirette elinden kayıp gidecektir. (Taberî, Câmiʿu’l-beyân, 4/662-663)

Din, samimiyettir. İslam’da asıl olan insanın niyeti, samimiyeti, dürüstlüğü, ihlas ve takvasıdır. “…Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” (Hucurât, 49/13) ayet-i kerimesi; “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34) hadis-i şerifi, Yüce Allah’ın biz kullarını dış görünüş, imaj veya toplumdaki konumu ile değil; ruh güzelliği, niyet-eylem birliği ve Yüce Allah’a olan itaati gibi manevi olgulara göre değerlendirdiğine işaret eder.

Netice itibarıyla ahirette bizi kurtaracak olan, dünyanın geçici hevesleri, dünyadaki imajımız değildir. Bilakis her türlü kötülük ve gösterişten arınmış kalbimizdir.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Ahiretteki İmaj Kalb’i Selim (Okunma sayısı 1467 defa)

fanidunya NET

Ahiretteki İmaj Kalb’i Selim

BENZER KONULAR