* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Hiç Oruç Tutanlarla Tutmayanlar Bir Olur Mu  (Okunma sayısı 351 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Hiç Oruç Tutanlarla Tutmayanlar Bir Olur Mu
« : Nisan 04, 2022, 08:27:55 ÖÖ »
Hiç Oruç Tutanlarla Tutmayanlar Bir Olur Mu

Sevgili Peygamberimiz bir Şaban ayının sonunda Ramazan ayına girerken ashâbına hitâp ederek Ramazan ayının kutsiyet ve fazîletini anlatırken şöyle buyurmuştur:

- “Ey insanlar! Yüce ve mübârek bir ayın gölgesi üzerinize bastı.”

Şükürler olsun ki Cenâb-ı Hak bizi bugünlere Müslümanlar olarak yetiştirdi ve Ramazan ayının gölgesi Müslümanlar olarak üzerimize düştü. Allah bu nimetten mahrûm eylemesin. Müslüman olmak iki cihanda da en temel ayrıcalıktır.

İnsanları sınıflandırırken bir ölçü de bilgi-ilimdir. Kur’an’da “De ki: ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!” buyurulur. (Zümer, 9) Bu âyet hem Allah’ı bilenlerle bilmeyenleri ayırır hem de doğru ilmin-bilginin Allah katında bir değeri olduğunu, buna sâhip olanların sâhip olmayanlardan farklı görüldüğünü ifâde eder.

Buradan hareketle “Hiç oruç tutanlarla tutmayanlar bir olur mu?” desek yeridir. Çünkü “bilme”nin en mühim yollarından biri de “yaşamak”tır ve oruç, ancak “yaşanarak” öğrenilen bir bilgidir. Orucu bizzat yaşamadan bilmek mümkün değildir. Orucu ve insana oruçla açılacak bilgileri ancak bizzat oruç tutarak öğrenebiliriz. İslâm’ın getirdiği her ibâdet aslen Allah’a kulluğun izhârı olmakla birlikte hepsinin insan idrâkinde ancak o ibâdetleri yapmakla açılacak sır kapıları olduğunu da görürüz. Namaz mü’minin mi’râcıdır meselâ. Namazı hakkıyla kılan bir Müslümanın kalbine Hz. Peygamberin mi’râcından -nasîbince- bir pay düşürülür.

Namaz kılmayanlara bu kapı kapalıdır. Zekât ibâdetinde de mü’minin kalbinde ve zihninde ne büyük yarılmalar ve açılmalar oluyordur kim bilir. Hac ibâdetinin ihtişâmını gidip gelenlere sorunuz. Hayâtında hiç ağlamamış insanları orada hüngür hüngür ağlatan bir sır, bir bilgi olsa gerektir. Bu yüzden “Hiç oruç tutanlarla tutmayanlar bir olur mu?” diyorum. Elbette olmaz.

Şu âyete bakınız meselâ:

“Bunlar (mü’minler), tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.” (Tevbe, 112) Âyette mü’minleri diğerlerinden ayıran husûsiyetler belirtiliyor. Bunları yapanlarla yapmayanlar aynı değil. “Mü’minleri müjdele!” Müjdelenmenin şartlarından biri de “oruç tutmak”. Bunları yapmayanlara “müjde” yok.

Çok yemek sâdece maddî vücûdumuzu şişirip hantallaştırmaz; kalbî, zihnî hayâtımız da bundan büyük ölçüde müteessir olur. On bir ay boyunca istediğimiz gibi yiyip içerek sâdece vücûdumuzu değil kalbimizi ve zihnimizi de kabalaştırırız. Bunun üzerine gelen mübârek Ramazan ayında hem bedenimizi hem kalp ve zihin hayâtımızı, duygularımızı inceltme imkânına kavuşuruz.

Elbette bu nîmete bu imkânı güzelce kullanabilenler nâil olacaktır. Açlığı daha çok yemenin gerekçesi yapanların mâneviyâttan nasîbi de mahdût kalacaktır. Hakkıyla tutulmuş bir oruç, sâhibini mutlakâ farklı kılacaktır.

“Azîz ve celîl olan Allah “İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim” buyurmuştur.” (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163)

Allah, diğer amelleri bir tarafa, orucu ise bir tarafa koyuyor ve kendi rızâsı için oruç tutanları diğerlerinden mutlak sûrette ayrı tutuyor. Elbette her ibâdetin mükâfatını Allah verecektir. Ama burada Cenâb-ı Hakk’ın oruç ibâdetinin farkını vurgulaması dikkat çekicidir. Demek ki “Oruç tutanlarla tutmayanlar bir olmuyor.”

Ahzâb sûresinde (35. âyet) “Allah’ın bağışlanma ve büyük bir mükâfât hazırladığı” kişilerin vasıfları sayılır. Bunlar “Müslüman, mü’min,  itâatkâr, doğru, sabreden, Allah’a derinden saygı duyan, sadaka veren, oruç tutan, nâmûslarını koruyan, Allah’ı çokça anan erkekler ve kadınlardır. Bunlar arasında “oruç tutanlar” da zikrediliyor. Bağışlanma ve büyük mükâfâta kavuşacak olanlar bunlar; diğerlerine bu vaad yok. Aynı değiller yâni.

İnsanlar arasında günahlara, kötülüğe, kötü insanlara, şeytâna ve cehenneme karşı kalkan sâhibi olanlar oruç tutanlardır: “Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.” (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163) Oruç tutanların kalkanı var, diğerlerinin yok. Oruç tutanların ayrıcalığı… Ama kalkan olacak orucun bir şartı vardır:

“Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kalkandır” buyurdu.

Ashâb-ı Kirâm: “(Oruçlu) onu ne ile zedeler?” diye sorunca Resûl-i Ekrem: “Yalan ve gıybetle...” cevâbını verdiler. (Nesâî; Sıyâm, 43)

“Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha hayırlı, Müslüman, inanan, sebatla itâat eden, tövbe eden, ibâdet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.” (Tahrim Sûresi 5). Burada Allah, Hz. Peygamberi üzen hanımlarına hitâp ediyor. “Eğer Hz. Peygamber sizi boşarsa, Rabbi ona sizden hayırlısını verir” buyuruyor. Daha hayırlı olmanın ölçülerinden biri de “oruç tutmak”.

Cenâb-ı Hak, oruçlunun ağız kokusu ile misk kokusunu karşılaştırıyor ve oruçlunun ağız kokusunu daha güzel ve üstün buluyor.

“Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.” (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163) Allah açıkça bir kıyaslama yapıyor ve oruç tutanın farkını ve üstünlüğünü ifâde buyuruyor.

Aşağıdaki hadîs-i şerîf “Oruç tutanlarla tutmayanların bir olmadığını” lâmını cimini bırakmadan anlatmış:

Sehl İbni Sa’d’dan (r.a.) rivâyet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

“Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyâmet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. ‘Oruçlular nerede?’ diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası aslâ giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez.” (Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166)

“Hiç oruç tutanlarla tutmayanlar bir olur mu?”

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]