* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: ORUÇ TUT SIHHAT BUL  (Okunma sayısı 831 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
ORUÇ TUT SIHHAT BUL
« : Mart 29, 2017, 06:49:58 ÖÖ »
ORUÇ TUT SIHHAT BUL

Tıbbı nebeviden günümüze parlak bir ışık huzmesi olarak gelen evrensel bir bilim manifestosu ile karşı karşıyayız. Ramazan ayının manevi hazzı yanında sağlığımızın rotasının da yıllık ayarlarının yapılıyor olmasını anlıyoruz bu hadisi şerifle…
             
 Günümüzde sık görülen kalp damar hastalıklarında, damar sertliği, kolesterol, hipertansiyon, gut,  stres gibi durumlarda uygulanan tedavilerden en etkili olanı oruç tutmaktır. Oruç elbette ki Allah rızası içindir. Yüce Allah bu gerçeği oruç benim içindir o halde mükâfatını da ben veririm diye bizi müjdelemekle birlikte bir hekim gözü ile bu hadisi şerifi açmak duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum…
               
Yılda bir ay süre ile yeme ve içmede yaptığımız planlı bir değişim sağlığımızı nasıl etkiliyor? Yıl boyu hücrelerimizde biriken çok sayıdaki zehirli kalıntıları vücudumuzdan atacak tek etkili yöntemi günümüz modern tıbbı oruç tutmak olarak tavsiye ediyor. Oruç bir anlamda organlarımızda biriken pası temizleyerek hücrelerimizin temizlenmesini, tazelenmesini ve hatta cilalanmasını temin ediyor.
               
Detoks olarak adlandırılan bu program ile yaşama enerjisi artar. Tam iyilik hali olarak arzu ettiğimiz ruhsal ve bedensel zindelik sağlanır. Zihinde açılma olduğu için unutkanlık dalgınlık ve konsantrasyon eksikliği gibi çağımızda sık şikayet edilen sorunlar azalır ve daha iyi ve kaliteli uykuyu yakaladığımız için sabahları dinç ve zinde uyanıp çalışma performansımızı artırabiliriz.
             
Son yüz yılda giderek artan hastalıklarla mücadelede ilaçlar yeteri kadar etkili olmayınca alternatifler üzerinde kafa yormaya başlayan hekimler çareyi alınan gıdaların dengelenmesi ve sınırlandırılmasında buldu. Can boğazdan gelir sözü can boğazdan çıkar olarak değişti.Tüm önlemlerden daha etkili netice veren perhiz yöntemi giderek yerini daha düzenli ve planlı  perhiz olarak adlandırılan oruca bırakacak gibi görülüyor.
             
 20 yılı aşkındır hekimlik hayatımda ise özellikle birazda kasıtlı olarak gündeme getirilen ramazana mahsus arttığı söylenen hastalıklar tamamen ön yargılı olup burada esas sorunun ramazan ayında beslenme kurallarına hiç riayet etmediğimizin bir ispatıdır.
             
 Ramazan ayında daha sık görüldüğü iddia edilen kalp damar ve mide barsak hastalıklarındaki kısmi artış bu hatalı tutumumuzdan olsa gerekir. Ramazan ayında aç kalmayalım ama dikkat etmek zorunda olduğumuz basit kuralları kulağımızda küpe gibi tutalım.
               
Bu kuralları şöyle özetleyebilirim: Aldığımız sıvı miktarını artırmalıyız. hamur işlerine tatlılara, nefsi heveslere gem vurmaya çalışmalıyız. Oruçlu olduğumuz saatlerdeki açlığında etkisi ile kan şekerindeki düşüşe bağlı olarak gelişen gıdalara saldırma dürtüsü ile mücadelemizi tam yapmak zorundayız.
           
Bu aya mahsus yediğimiz meyve ve sebze miktarını artırırsak hem sıvı gıdasını alıyor hem de sağlıklı ve zinde kalma şansını yakalamış oluyoruz. Ayrıca bu aya mahsus artan kabızlığında önüne bu basit önlemlerle geçmiş oluruz.
         
Sahur beslenmesine gelince bazı inanların sahura kalkmadan oruç tuttuklarını müşahede ediyoruz. Bu hem tıbbı nebevide tavsiye edilmiyor hem de bilimsel olarak önerilmiyor. Evrensel bilgi olarak bildiğimiz üç öğün beslenmenin kuralı olarak sahuru ihmal edemeyiz. Hafif ve sıvı ağırlıklı bir beslenme; mesela hafif bir kahvaltı gibi...
           
 İftar yemeğine gelince bu çok daha önemli, çünkü biliyoruz ki; doyma hissini beynimiz ancak 20-30 dakikada hissetmektedir. Bu 30 dakikalık süre zarfında iftar için kurulan zenginleştirilmiş sofradan açlığın etkisi ile biraz hızlı yediğimizi düşünürsek 4-5 kişilik yemek yememiz içten bile değil, bu tuzağa karşı uyanık olunmasını öneriyorum. Yoksa hem kilo alır hem de sağlığımızı bozar; Dinç ve sağlıklı kalmamızı risk altına almış olabiliriz. Önerimize gelince; Hazırlanan iftariyeliklerden sınırlı miktarda atıştırıp  çorbaları içtikten sonra akşam namazını eda etmek. Bu basit tavsiye bile gün boyu sıvı açığına karşı vücudumuzu desteklemeye yeter. Aynı zamanda doyma merkezi faaliyette olduğu  için  doyma duygusunu   yaşamış oluruz. Sofradaki nefis gıdalara karşıda dürtülerimizi kısmen de olsa kontrol altına bu şekilde alma şansını yakalarız.
           
Ramazan ayında önemli bir sorunumuzda uyku; Uyku genellikle bu ayda biraz artırılıyor.  Nefse hakim olamamanın etkisi ile zaten fazla aldığımız gıdalar uykunun metabolizmamızı zayıflatması nedeni  ile de kilo alma riskimiz ciddi oranda artıyor..Bazı insanların ramazanda az gıdada alsam kilom artıyor tecrübesinin  bir  sebebi de bu olsa gerek.Bu gerçekler ışığında bu mübarek ayda uyku düzenini bozmamak ve uykunun aşırısından kaçmak gerekir.
           
Ramazan aynına mahsus bir başka hata ise bu aya mahsus bazı insanlarımızın tembelleşip uyuşması ki bu hem dinen hem de bedenen sakıncalı kaçınılması gereken bir durum. Ülkemizde son yıllarda daha görkemli yapılan iftar davetlerine katılma konusunda dikkat etmek zorunda olduğumuzu hatırlatmak istiyorum. Ramazan bir noktada nefsi terbiye etmek olarak ta yorumlandığına göre bütün bu gerçeklerle baş etmek zorundayız.
         
Sağlık bilimcisi olarak oruçla ilgili o kadar çok çalışma hatırlıyorum ki bu başlı başına bir seminer konusu. Bu ayda birazda dikkatli olarak bu ibadeti yerine getirdiğimizde bazı hastalıklara karşı ciddi olarak korunmuş oluyoruz. Bu hastalıkların aklıma gelen birkaç tanesi: Kalp damar hastalıkları, şeker, gut gibi metabolik hastalılar damar sertliği karaciğer ve böbrek yorgunluğu, mide bağırsak hastalıkları, beyin felci psikolojik hastalıklar ve kanser…
       
Özellikle uzak doğu tıbbının çok önemsediği oruç ve perhizle birçok hastalığı ilaç vermeden tedavi ettiklerini biliyoruz. Batı tıbbı geçte olsa tüm bu gerçeklere duyarsızlığını artık devam ettiremez olmuştur.
         
Sağlıklı olma dinç ve zinde kalmanın temelinde gıdaların olduğu gerçek. O halde aldığımız gıdaları marketlerden alırken hem de sofralarımızdan midelerimize götürürken özellikle bu ayda daha dikkatli olmak zorundayız. Bu ayda artan hastalıklarla ilgili önyargının ise zamanla kaybolacağı kanaatindeyim.
           
Geçmiş yıllarda sık ve devamlı ilaç kullanımını gerektirir bazı hastalıklarda oruç tutma ile ilgili problem günümüz teknolojisinin ürettiği günlük tek doz da kullanılan ilaçlarla halloldu demek mümkün. Bu bilimsel gelişmelerin etkisi ile artık bu konuda sorusu olan hastalara rahatlıkla oruçlarını tutabileceklerini söylemekteyiz. Bu konu ile ilgili bir hatıratımı aktarmak istiyorum. Şeker hastalığı olan bir hastam yıllardır ramazan orucunu tuttuğunu ve ciddi bir sorun şöyle dursun çokta sağlıklı olduğunu belirtmişti bunu nasıl açıklarız?                               
           
Bu sorunun cevabına oruç tut sıhhat bul diyorum. Ramazan ayının ilk birkaç günü içerisinde hassas bünyeli kişilerde müşahede ettiğim baş ağrısı halsizlik bitkinlik gibi şikâyetler geçici olup yıl boyu alıştığımız düzendeki değişikliklere bağlıdır. Kabızlık şişkinlik gaz ve sindirim bozuklukları için meyve sebze ağırlıklı dengeli beslenme öneriyorum.
           
Bu ayda başlayıp devam ettireceğimiz zararlılardan uzak yaşama alışkanlığı ile sığara alkol, aşırı çay kahve tüketimi,  işlenmiş rafine gıdalar, kızartmalar, doymuş yağlar, çeşitli boya tatlandırıcı vs ile katkı maddeli gıdalardan uzaklaşma, rafine şeker ve beyaz unla yapılan yiyecekler ile mücadelemizi devam ettirebilirsek vücut direncimizin arttığını hastalıklara karşı daha mukavemetli hale geldiğimizi görürüz. Toksinlerden arınmış bir bedene sahip olmak hepimizin ortak hedefidir. Bu sayede hücrelerimizdeki gençleşmenin dinginliği ve enerjisi ile her türlü olumsuzluklara karşı daha güçlü yaşayacağız.
           
Oruç insanı terbiye eder. Nefsi arzulara gem vurmayı öğretir. Doğa ile bizi daha yakınlaştırarak gevşememize streslerimizin azalmasına, yaratana yakınlaştırdığı için tevazu içinde kendimizle daha barışık hale gelmemize zemin hazırlar. Ruhsal gerginlik ihtiras gibi dürtülerimizi kontrol altına aldığı için otonom sinir sisteminde sağladığı denge nedeni ile çarpıntı şişkinlik kabızlık mide ekşimesi geğirme terleme alerjik tepkiler baş ağrısı yorgunluk uyku düzensizliği kulak çınlaması gibi çağımız insanının baş belası daha birçok şikâyete karşı korunma altına alınmamızı sağlar…
             
Uzun sözün kısası ve özü: Oruç tutalım sağlığımızı koruyalım her yaşta genç ve dinç kalalım diyorum. Sağlık mutluluk dileklerimle rabbim tuttuğumuz oruçlarımızı sadece kendi rızası ile tutulan oruçlar sınıfına dahi eylesin…

Ali Akben.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: ORUÇ TUT SIHHAT BUL 1
« Yanıtla #1 : Nisan 28, 2017, 06:37:28 ÖÖ »
ORUÇ TUTUNUZ SIHHAT BULUNUZ  1
           
          Oruç tutmanın manevi etkileri yanında, tıbbi sosyal ve psikolojik yönden sayılmayacak kadar çok yararlarının olduğu herkesin malumu. Oruç, insan vücudunda depolanmış atıl yağların eritilmesi ve harekete geçirilmesi için bulunmaz bir fırsattır. Bu fırsatı iyi değerlendirildiğinde, sendrom x olarak adlandırılan ve günümüz insanlarının korkulu rüyası haline gelen kalp damar hastalıkları, şeker ve tansiyon, kolesterol kemik erimesi ve kanser hastalıkları ile baş etmede umulmaz yararlarının olduğunu bilmeyen yok gibidir.

          Oruca başladığımız ilk günlerde, organizmamızın açlığa adaptasyonundaki sürece bağlı olarak baş ağrısı, halsizlik, baş dönmesi, dengesizlik, fersizlik gibi yakınmaların birkaç gün içinde geçtiğini biliyoruz.   
           
          Yıllardır can boğazdan gelir felsefesi ile yaşayan bizler, artık can boğazdan çıkar demeye başladık. 20 yılı aşkındır hekimlik hayatımızda ise özellikle biraz da kasıtlı olarak gündeme getirilen bu aya mahsus artan hastalıklar,
tamamen ön yargılı olup, burada esas sorunun ramazan ayında beslenme kurallarına hiç riayet etmediğimizin bir ispatıdır. Ramazan ayında daha sık görüldüğü iddia edilen kalp-damar hastalıkları, beyin felci ve mide-barsak hastalıklarındaki kısmi artış bu hatalı tutumumuzdan olsa gerek. Ramazan ayında elbette ki aç kalmayalım. Ama dikkat etmek zorunda olduğumuz basit kuralları kulağımızda küpe gibi tutalım diyorum.     
 
              Bu kuralları şöyle bir hatırlarsak: 

              1.  Aldığımız sıvı miktarını artırmalıyız. Vücudumuzun üçte ikisinin su olduğunun bilinci ile hareket etmeli, susuzluğa dayanma süresinin saatler, açlığa dayanma sürecinin ise günler hatta haftalar olduğu gerçeğini göz ardı etmemeliyiz.

                2.  Hamur ve tatlılara ramazan ayına mahsus olan yatkınlığımız için dikkatli olmak zorundayız… Oruçlu olduğumuz saatlerdeki açlığında etkisi ile kan şekerindeki düşüşe bağlı olarak gelişen gıdalara saldırma dürtüsü ile mücadelemizi tam yapmak zorundayız.

                3.  Ramazan ayında meyve yenmesi ile ilgilide söylemek istediklerim: Bu aya mahsus yediğimiz meyve ve sebze miktarını artırdığımızda hem aldığımız sıvı miktarını artırmış hem de sağlıklı zinde kalma şansını yakalamış oluyoruz. Ayrıca bu aya mahsus artan kabızlığında önüne geçme şansını yakalayabiliriz…

                4.  Sahur beslenmesine gelince: Bazı insanların sahura kalkmadan oruç tuttuklarını müşahede ediyoruz. Bu hem tıbbı nebevide tavsiye edilmiyor, hem de bilimsel olarak önerilmiyor. Daha sağlıklı yaşamın kurallarından biri de az ve sık beslenme olarak kabul görmektedir. Evrensel olarak bildiğimiz, üç öğün beslenmenin kuralı olarak sahuru ihmal edemeyiz. Hafif ve sıvı ağırlıklı, mesela hafif bir kahvaltı ve çorba gibi...

                5.  İftar yemeğine gelince bu çok daha önemlidir! Çünkü biliyoruz ki; doyma hissini beynimiz ancak 20-30 dakikada hissedebiliyor. Bu süre zarfında açlığın etkisi ile hızlı yediğimizi düşünürsek 4-5 kişilik yemek yememiz içten bile değil; bu tuzağa karşı uyanık olmamızı öneriyorum. Yoksa hem kilo alır hem sağlığımızı bozar hem de dinç ve dik kalmamızı zorlaştırırız. İftarda ağır ve fazla yemenin faturasını gece boyunca organizmamız öder ve bu arada uyku kalitesini bozduğu için, gün içi verimimizi ciddi ölçüde kaybedebiliriz.

                 6.  İftar yemeği önerimize gelince; Çorbaları içtikten sonra akşam namazı kılınabilir. Daha sonra sebze ağırlıklı gıdalardan, beyaz et ve yağsız etlerden sınırlı miktarlarda, bol salata, ayran, taze meyve suyu gibi tercihlerden zevkimize göre seçebilir ve akşamın ilerleyen saatlerine kadar ölçülü olarak bu tarz beslenmeyi sürdürebiliriz. Aşırı çay, kahve gibi uyarıcılar yerine yeşil çay, ıhlamur ya da kurutulmuş meyveler veya hoşaflardan ölçülü olarak tüketmek bir miktar fındık, fıstık, ceviz gibi A ve E vitaminlerinden zengin anti oksidan etkili bir menü oluşturabiliriz. Bu basit tavsiye bile gün boyu sıvı açığına hatta beynimizin temel tüketim maddesi olan şekerin dengelenmesine yardımcı olabilir.

                  7.  Ramazan ayında önemli bir sorunumuzda uyku: Uyku genellikle bu ayda biraz artırılıyor açlığın ve nefse hâkim olamamanın etkisi ile zaten fazla aldığımız gıdalar uykunun metabolizmamızı zayıflatması nedeni ile kilo alma riskimiz ciddi oranda artmaktadır… Bazı insanların ramazanda, “az gıda alsam da kilolarım artıyor” tecrübesinin sebebi bu olsa gerek. Bu gerçekler ışığında bu mübarek ayda uyku düzenini bozmamak gerekir.

                    8.  Ramazan ayına mahsus bir hatada bazı insanlarımızın tembelleşip uyuşması ki bu hem dinen hem bedenen sakıncalı kaçınılması gereken bir durum. Bu uyuşukluk ve tembelliğin altında yatan sebep ise genellikle önyargılarımızdır.

                   9.  Ülkemizde son yıllarda daha görkemli yapılan iftar davet ve menülerine de dikkat etmek zorunda olduğumuzu hatırlatmak istiyorum. Ramazan, aynı zamanda nefsi terbiye etmek olarak yorumlandığına göre bütün bu gerçeklerle baş etmek zorundayız. Görkemli iftar sofraları sadece sağlığımızı iğfal etmiyor aynı zamanda sosyal yaşamdaki düzeni dinamitliyor. Toplumumuzdaki sosyal kaynaşmanın bozulmasına zemin hazırlıyor.

                 Ramazan orucu birçok hastalığın tedavisinde önemli olmakla birlikte, biz orucumuzu elbette ki bu amaçla tutmuyoruz, yaratanımız “oruç benim içindir” ile bu ulvi vazifenin bedelini takdir ettiği için, oruç tutan insanlar, bu bedeni ibadeti büyük bir şevk ile yerine getiriyorlar.

                 Bu ayda, biraz dikkatli olarak bu ibadeti yerine getirdiğimizde, bazı hastalıklara karşı da ciddi olarak korunmuş oluyoruz. Bu hastalıkların aklıma gelen bir kaçı ise: Kalp- damar hastalıkları şeker, gut gibi metabolik  hastalılar ve kanser; özellikle uzak doğu tıbbının çok önemsediği oruç ve perhizle birçok hastalığa ilaç vermeden tedavi ettiklerini biliyoruz. Batı tıbbı geçte olsa tüm bu gerçeklere duyarsızlığını artık devam ettirmez olmuştur.

                  Ramazan ayı boyunca akşamları teravih namazları, gündüz oruç tutma yanında hatim ve cemaatle namaza daha çok uymalar nedeni ile olsa gerek, bu mükemmel eksersizlerin katkısı ile kaslar, eklemler, kemik ve bağ dokusu gibi hareket organlarındaki çalışmaya bağlı olarak zindelik ve canlanma olgusu ile karşılaşmaktayız. Bu yoğun hareketler nedeniyle sırt ve bel boyun kasları güçlenmekte ve kişi birçok hastalığa karşı direnç kazanmaktadır.

                  Oruç tutan insan uyacağı bazı basit kurallar (beyaz şeker, un, hamur, patates, pirinç gibi glisemik endeksi yüksek gıdaları boykot etme) sayesinde, bir aylık bir sürede 5-6 kilo gibi bir zayıflama sağlayarak şişmanlık ve buna bağlı gelişen hastalıklara karşı da korunabilir.
                 
Dr. Ali Akben.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]