* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Oruç ve sağlık  (Okunma sayısı 1255 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Oruç ve sağlık
« : Aralık 25, 2014, 09:58:52 ÖÖ »
ORUÇ VE SAĞLIK

Oruç: Dinimizin en önemli 5 farzından biri-sidir. Gerekli şartları taşıyan her Müslümanın yerine getirmesi gereken bir ibadettir. İbadetler Allah'ın emri olduğu için yerine getirilir. Sağlığa faydası olsun diye ya da spor, perhiz, rejim amacı ile ibadet olmaz. Ameller niyetlere göre değerlendirilir. Oruç da diğer ibadetler gibi sırf Allah'ın emri olduğu için tutulur. Sağlığa yararı olduğu için değil. Bu hususu açıkça ve öncelikle belirttikten sonra oruç ile sağlık ilişkisi hakkında bildiklerimizi aktarabiliriz.

            Prof. Dr. İbrahim Canan'ın Hadis Ansiklopedisi 9. cilt  56. sayfasında şu ifade bulunmaktadır: Rasü-lullah orucun bedene sıhhat, eve bereket getireceği-ni haber verir. ''Oruç tutun sıhhat bulun.'' buyur-muştur.

            Birçok hadiste orucun  rûhî terbiye vasıtası olan en mühim erdemlerden sabra ulaştıracağı belirtilir. Bir hadis şöyledir: ''Oruç sabrın yarısıdır.''

            Dînî kaynaklarda orucun sağlıkla ilişkisi bu şe-kilde belirtilmiştir. Bu ilişki tıp açısından da değer-lendirilmesi gereken bir husustur.

            ORUÇ VE ÜLSER

            Öncelikle orucun sağlığa olumsuz etkisi iddia-larını değerlendirmek gerekir. Öğrencilik yıllarımız-da bazı hekimler, hatta tıp hocalarımız oruç tutma-nın ülseri azdırdığını, halkın oruç tutayım derken ül-ser bulunan midesini kanattığını ya da deldiğini id-dia ederlerdi. Her şeyden önce bu iddianın bilimsel bir temeli yoktur. Peptik ülserin olması için, mide asidi bulunması şarttır. Gıdaların mide asidini  su-landırma, tamponlama etkisi vardır. Açlık halinde midede asit yoğunluğu artar. Oruç da uzun süren bir açlık halidir. O halde oruç tutmak ülsere sebep olur ya da ülseri azdırır  diye düşünülmüş ve iddia edil-miştir. Hiç bir araştırmaya  dayanmayan bu iddi-alar günümüzde tamamen çürütülmüştür.

            1- Ramazan aylarında olan ülser delinmeleri sayısı ile ramazan dışındaki aylarda meydana gelen delinme sayısı arasında fark bulunmamıştır.

    2- Orucun mide asidi üzerine etkisi normal açlıktan farklı bulunmuştur. 19 Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Prof. Dr Sait Kapıcıoğlu ve arka-daşları bu konuda bir çalışma yapmışlardır. Bu ça-lışmaya göre aç olarak tetkike gelmesi istenenler ile oruçlu gelmesi istenenlerin sonuçları aynı değildir. Oruçlu olarak mide asidi tayin edilenlerde, asit se-viyeleri aç kalanlardan daha düşük bulunmuştur. Mide asit salgısı insanın  psikolojik durumundan et-kilenen bir olaydır. Oruçta etki sıradan açlıktan da-ha olumludur.

     3- Günümüzde çok kuvvetli ve etkili ülser ilaçları vardır. Bu ilaçların 24 saatte bir defa alınması ül-serin tedavisi için  yeterli olmaktadır. Yani ülser ilacı kullanmak zorunda olanlar, tedavilerini aksatma-dan oruçlarını tutabilirler.

            4- Ramazanda oruç tutamayanlar da, bu duru-mun meydana getireceği  stres, ülseri de olumsuz yönde etkiler. Orucunu tutmayan insanda Allah'ın emrini yerine getirememenin ezikliği ve sosyal yön-den sıkıntı mutlaka olacaktır. Bu da hastalara olum-suz etki yapacaktır.

            Ülseri; kanama, darlık, delinme gibi ciddi prob-lemlerle birlikte olmayanlar oruçlarını tutabilirler. Bu ciddi problemleri olanlar da tedaviyi takiben kaza ederler.

            Bu konuda tavsiyemiz hastaların ramazan oru-cundan önce, nafile oruçlarını tutarak kendilerini denemeleridir. Her bünyenin dayanma gücü farklı-dır. Takati yeterli olan ibadetini eksiksiz yapmalıdır.                                                                                                                                                                    ORUÇ VE KAN ŞEKERİ

            Orucun kan şekerini düşürerek kişiyi, sinirli, ta-hammülsüz, huzursuz ve verimsiz kıldığı düşüncesi de yaygındır.

  Oruç, elbette insan için bir sıkıntı getirmektedir. Verdiği sıkıntı sebebiyle ''Sabrın yarısı'' olarak nite-lendirilmiş ve Allah tarafından mükafat vaadedil-miştir. Orucun sıkıntısı, sağlıklı bir insanın katla-nabileceği seviyededir.

            Oruca ilk başlanan günlerde bazı uyum prob-lemleri olur. Alışılıncaya kadar bazı sıkıntılar ya-şanır. İnsan vücudunun çok yüksek  uyum yeteneği vardır. Bu uyum yeteneği devreye girer ve yeni du-ruma alışılmaya başlanır. Ramazanın ikinci yarı-sında genel olarak bu sıkıntıların hemen hemen hiç-biri kalmaz.

            Açlık halinde kan şekeri sanıldığı kadar kolay düşmez. İnsan vücudunda homeostasis denilen çok güçlü dengeleyici sistemler bulunur. Bu sistemler sayesinde insan yeni durumlara uyum sağlar.

            Sağlıklı bir kişide kan şekeri açlıktan 15 saat sonra etkilenir. Vücudumuzda şekerden başka ener-ji kaynağı olarak önemli yağ depoları vardır. Yağ-lardan başka proteinler de zaruret halinde enerji için kullanılır.

            En çok kullandığımız enerji kaynağı şekerin vücudumuzdaki stoğu glikojen olarak toplam 200-225 gram kadardır. Vücudumuzu önemli derecede etkileyen kaza, ameliyat, yanık gibi hadiselerde bu stok birkaç saatte biter. Şeker stoğu bitince otomatik olarak yağlardan yararlanma harekete geçirilir. Bu vücudun bir savunma mekanizmasıdır. Oruç, bu mekanizmayı harekete geçirerek şeker depolarının yenilenmesi sağlar.

            ORUÇTA BÖBREKLER

            Hepimizin bildiği gibi çok su içtiğimiz dönem-lerde bol miktarda açık renkli su gibi idrar çıkarırız. Susuz kaldığımız, az su içtiğimiz ya da çok terledi-ğimiz dönemlerde idrar miktarı az olur. Rengi de koyudur. Bunlarda böbreklerimizin uyum yeteneği sayesinde olur. Vücuda çok su girince böbreklerin ''dilüsyon yeteneği ''devreye girer. Böylece miktarı bol, yoğunluğu az idrar çıkartılır. Bu yolla vücuttaki su atılmış olur. Böbrekler iyi çalışmadığı zaman fazla su vücutta birikir, ödem denilen şişlikler meydana gelir. Az su içtiğimiz dönemde ise vücudun suyunu korumak için böbrekler miktarı az, yoğunluğu fazla idrar çıkartır. Buna da  böbreklerin  konsantre etme yani yoğunlaştırma yeteneği denir

            Oruç tutulan günler de böbreklerin idrarı sulan-dırma ve yoğunlaştırma özelliklerini her gün peş-peşe yaşarız. Susuz olduğumuz gündüz oruçlu saat-lerde az, gece bol su içince bol idrar çıkartırız.

            Oruç, böbreklerin yoğunlaştırma ve sulandırma yetenekleri bu şekilde çalıştırmış belki de geliştirmiş olur.                                                                                                                                                       

            HAMİLELİKTE ORUÇ

            Hamilelik döneminde oruç tutan anneler ile oruç tutmayan annelerin bebekleri İngiltere'de kar-şılaştırılmıştır. Bebeklerin kilo, gelişim ve sağlık bakı-mından  anneleri oruç tutanlar ile  tutmayanlar ara-sında fark bulunamamıştır. Yani orucun hamile annenin bebeğine olumsuz etkisi yoktur.

            ORUCUN FAYDALARI

     Fosfolipitler olarak adlandırılan kan yağlarının bir grubu oruç ile düşer. Kan yağlarının düşmesi damar sertliği tehlikesini azaltır.

            Sindirim sisteminin birçok hastalığı beslenme-den olumlu veya olumsuz etkilenir. Diş ve çiğneme bozukluklarına bağlı, hazımsızlık, gastrit, mide ve safra kesesinin çalışma bozuklukları gıda alımından olumsuz etkilenen hastalıklardır. Akut pankreatit ve akut kolesistit gibi hastalıklarda ağızdan beslenme-nin kesilmesi tedavinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Oruçta gıda alımının kesilmesi sindirim sistemini dinlendirmek için bir fırsattır.

            DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR

            Ramazanda sağlık bakımından sakıncalı olan en önemli husus, iftarda ve sahurda hızlı şekilde ve fazla miktarda yemek yenilmesidir. Yemek her za-man yavaş yavaş ve iyice çiğneyerek yenilmelidir.

            İftarda bir kase çorba içilmesini takiben namaz gibi vesileler ile yarım saat sonra sofraya oturu-labilirse daha iyi olur.

    Sahurda da ertesi gün acıkırım korkusu ile aşırı yemek yenilmemelidir. Yedikten sonra tok karın ile yatmak iyi değildir. Sahur yemeğinden sonra mu-kabele, sabah namazı ile 1-2 saat geçirildikten  son-ra yatılması daha sağlıklıdır.

  Müzmin yıpratıcı hastalığı olanlar, tedavi edile-meyen kanser hastaları  (tedavisi tamamlanmış, sıkıntısı olmayan kanser hastaları oruç tutabilir.) ileri derecede yaşlı ve  düşkün olanlar  oruç tutmayabi-lirler. Sağlık problemleri geçici ise sağlıklı zaman-larında kaza ederler. Sağlık problemleri kalıcı olanlar, dinin kendine uyan durumunu bir yetkiliden öğrenip uygular.

  Bütün müslüman kardeşlerimize sağlıklı ve hu-zurlu bir ramazan, iki cihan  saadetine taşıyacak tarzda bir hayat temenni ederim.       

 Ömer Karahan.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]