HZ. EMİR BİN REBİA ANLATIYOR:
Bütün Dünyadan Daha Kıymetli Din: İslam
Hudeybiye'den sonra şehrimiz Medine her gün yüzlerce insanı ağırlıyordu. Uzun süren Savaş yıllarında şehrimize gelmeye çekinen insanlar, artık rahatça geliyor, peygamberimizi dinleyip ülkelerine dönüyorlardı. Bunlardan çoğu da Müslüman oluyordu. Peygamberimiz aynı zamanda dış ülkeelrin devlet başkanlarını da islam'a davet ederek yüce dinimizin yayılmasına çalışıyordu.
Uzak kabilelerden birinde yaşayan bir dostum vardı. henüz Müslüman olmayan dostumu, Medine'ye beni ziyarete geldiği bir gün, Peygamberimizin yanına götürdüm.
Sevgili Peeygamberimiz insanlara nasıl davranacağını çok iyi bilirdi. Benim arkadaşım da zenginliği seven biriydi. peygamberimiz ona İslam'ı anlattıktan sonra, onun Müslüman olmasını beklemeden, çok kıymetli bir vadiyi kendine bağışladığını söyleyiverdi! Dostum şşakınlıktan küçük dilini yutacaktı adeta! Peygamberimizin bu cömertliğine öyle hayran kalmıştı ki fazla vakit geçirmeden islam'a girdi.
Dostum, artık aynı zamanda benim din kardeşimdi de. Kendisiyle sohbet ederken bana teşekkür etti: Senin sayende İslam dinini tanıdım. Sen olmasaydın hala müşrik olarak kalacaktım. Sana bir teklifim var: Bana verilen tarlayı paylaşalım. Çok kıymetli ikimize de yeter!''
Ben gülümsedim. İslam öyle büyük nimettie ki bütün dünyadan bile daha kıymetliydi. Dostuma teşekkür ettim. Müslüman oluşunun sevabının bana yeteceğini söyledim ona.
