HZ. TARIK BİN ABDULLAH ANLATIYOR
Bir Panayır Hatırası
Mekkede çok büyük ticaret şehriydi. Yılın belli zamanlarında büyük panayırlar kurulur, bu panayırda insanlar mallarını satarlardı. Aynı zamanda şenlikler düzenlenir, şiir yarışmaalrı yapılırdı. Ben arkadaşalrımla panayıra katılmayı ve eğlenmeyi çok severdim.
Yine bir panayır günüydü. Ama insanlar, günlük eğlencelerinden çok, Muhammed s.a.v adında birinin getirdiği yeni dinden bahsediyorlardı. Ben mekkeli olmadığımdan, Muhammed'i s.a.v tanımıyordum. Sadece ondan söz edildiğini duyuyordum.
Az sonra panayırın bir ucundan bir adam geldi. İnsanlara Allah'ın tek olduğunu anlatıyordu. Kırmızı bir elbise giymişti. Konuşması tane taneydi. Çok güzel bir görünümü vardı. Gözlerimi ondan ayıramıyordum. Yanımdakilere bu kim? diye sordum. ''İşte Muhammed s.a.v'' dediler.
Dikkatle bakınca, Muhammed s.a.v hemen arkasından bir ihtiyarın yürüdüğünü gördüm. İhtiyar ona hem taş atıyor, hem de ''Dinlemeyin o yalancının tekidir!'' diyordu. ''Peki bu kim?'' diye sordum budefa Aldığım cevap üzücüydü: ''Amcası Ebu Lehep!'' demek, öz amcası bile ona düşmanlık ediyordu.
Mekek'den ayrıldıktan sonra, gördüklerim hiç aklşımdan çıkmıyordu. Mekke'ye gidip gelen dostlarımdan, bu yeni dinle ilgili birçok şey öğrendim. İslam şunları öğütlüyormuş: ''Allah'a ibadet edin. Putlara tapmayın. Yetimleri ve fakirleri ezmeyin. İnsanların hakkını yemeyin.'' Akılsızlardan başka bunlara kim karşı çıkabilirdi ki?
İslam hakkında duyduğum şeyleri, Muhammed'i s.a.v gördüğüm o panayır günü yaşadıklarımla birleştirince, tek kurtuluş yolunun İslam'dan geçtiğini anladım. mekke'ye giderek müslüman oldum.