HZ. EBU LÜBABE ANLATIYOR:
Tevbe Direği
Hicretten önce Akabe'de Müslüman olan ve Peygamberimize söz veren Medinelilerden biriyim ben. Daha sonra Peygamberimiz tarafından kendi kabileme gönderildim ve onlara İslam'ı anlattım. kısa zaman içinde Medine'de İslam'ı duymayan kimse kalmadı.
Medine'deki Yahudi kabilelerinden Beni Kureyza ile yakın dostluğum vardı. Sevgili peygamberimiz Medine'ye ettikten sonra, Yahudi kabileleri ile bir anlaşma yapmıştı. Anlaşmaya göre onlar, düşmanla işbirliği yapmayacaktı. Ama Yahudiler bu anlaşmaya sadık kalmadılar ve çeşitli olaylardan sonra Medine'yi terk etmek zorunda kaldılar.
Geride sadece Beni Kureyza kalmıştı. Ama onlar da diğerleri gibi davrandılar ve hendek Savaş'ında düşmanlara yardım ettiler. Peygamberimiz bu ihanetin cezasız kalmayacağını söylemişti. Bunu öğrenince, bazı yakın Yahudi dostlarıma ''Bakın cezalandırılacaksınız, af dileyin.'' diye gizlice bildirdim. Ben onların hatalarından dönmelerini ve özür dilemeelrini istiyordum.
Fakat sonra Peygamberimizle Müslümanların arasında kalması gereken bir sırrı, düşmanlara açtığımı anladım. Yaptığıma çok üzülmüştüm. Bu davranışım kesinlikle doğru değildi. Bu yüzden Müslümanların başına bir sıkıntı gelebilirdi.
Kimseciklere bir şey söylemeden kendimi mescitteki bir direğe bağladım.
Sevgili Peygamberimiz mescide girip çıkıyor fakat yanıma uğramıyordu!
Bu durum öylesine zoruma gidiyordu ki anlatamam! Bazı arkadaşlarıma bunun sebebini sordum. Peygamberimiz, ''Bana gelseydi, onun için Allah'tan af dilerdim. Ama şimdi Allah'ın indirdiği bir ayeti bekliyorum.'' demiş.
Aç susuz, ümitsiz ve üzgün 6 gün geçti böyle. Sonunda Peygamberimiz Allah'ın beni affettiğine dair bir ayeti okuyarak yanıma geldi. Direğe beni bağlayan ipleri kendi elleriyle çözdü.
O günden sonra benim 6 gün bağlı kaldığım direk ' tevbe direği olarak anılmaya başladı.