* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: HZ. SÜRAKA BİN MALİK ANLATIYOR  (Okunma sayısı 392 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
HZ. SÜRAKA BİN MALİK ANLATIYOR
« : Haziran 30, 2019, 08:03:14 ÖÖ »
HZ. SÜRAKA BİN MALİK ANLATIYOR:

Gerçekleşen Vaat

Kadisiye Savaşı, biz Müslümanların zaferiyle sonuçlanmıştı. Ayağından rahatsız olan Sad r.a, savaşın sonuna doğru iyileşti. Onun komutasında İranlıların başkenti Meayine girdik.

Sasani İmparatoru Kisra Yezdicerd, biz gelmeden önce çoktan kaçmıştı. İnci gibi bembeyaz taşlardan yapılmış Yedcicerd’in sarayını gezerken, hepimizin hayretten gözleri açılmıştı. Saray hayal bile edemeyeceğimiz kadar ihtişamlıydı. Şimdi, biz Müslümanların eline geçmişti. Hepimizin aklında, sevgili peygamberimizin, Hendek Savaşı’ndan önce hendek kazılırken verdiği o müjdeler vardı.

Peygamberimiz o gün, Selman’ın r.a kıramadığı bir taşı kırmış ve taştan da  3 kıvılcım çıkmıştı. Sonra bize şu müjdeyi vermişti:

‘’Birinci kıvılcımda İran’ın bembeyaz saraylarını gördüm. İkincisinde Bizans’ın kırmızı köşklerini gördüm. Üçüncüsünde yemen’in beyaz köşklerini gördüm. Cebrail bana, Ümmetimin oraları fetedeceğini bildirdi!’’

İşte şimdi birinci müjde gerçekleşiyordu. Biz Kisra’nın bembeyaz sarayındaydık.

Taht odasına girdiğimizde, Müslümanlardan biri Sad’a r.a altından yapılmış bir bilezik getirdi. Bu Kisra’nın altın bileziğiydi. Öyle güzel ve kıymetliydi ki,  hiçbirimiz gözümüzü ondan alamıyorduk. Sad r.a gülerek bileziği bana uzattı ve şöyle dedi:

‘’Al Süreka! Bu bilezik senindir. Tıpkı Peygamberimizin vaat  ettiği gibi!’’

İşte o anda aklım başıma geldi.! Evet sevgili Peygamberimiz bana bu bileziği ta... hicret sırasında vaat etmişti. Bu olayı bilen Sad, şimdi bana onu hatırlatıyordu.

Hicret sırasında ben henüz Müslüman değildim. Mekkelilerin koyduğu ödülü almak için Peygamberimiz ve Hz. Ebubekir’in peşine düşmüştüm. Hatta  onlara yetişmiştim de. Ama atımın ayakları birkaç kere kuma gömülmülünce takipten vazgeçmiştim. Peygamberimizle o zaman aramızda bir konuşma geçmiş ve o gülümseyerek bana şöyle demişti:

‘’Bir gün Kisra’nın altın bileziği senin olduğunda, acaba ne yapacaksın?’’

İşte o gün, bugündü. Peygamberimizin vaadi gerçekleşmiş, Kisra’nın altın bileziği gerçekten benim olmuştu.