HZ. RUBEYYİ BİNTİ MUAVVİZ ANLATIYOR:
Aşure Günü
Ben Peygamberimize iman eden en yiğit kadınlardan Afra'nın torunuyum. Medineliyim. yani Müslümanları şehrimizde misafir eden ensarlardanım. Size o güzel günlerden bir hatıra aktaracağım şimdi:
Öyle mutlurdum ki! Sevgili Peygamberimiz ve Müslüman kardeşlerimiz şehrşimizde yaşamaya başlamışlardı. Artık özgürdüler. İslam dinini hem bizeöğretecekler, hem de kendileri güzelce yaşayabileceklerdi.
Peygamberimiz ilk iş olarak Müslümanların topluca namaz kılacakları mescid yaptırmıştı. Peygamberimiz bir de Müslümanları birbiriyle kardeş ilan etti. Her Medineli Mekkeli bir kardeşini kendi evinde misafir ediyordu.
Daha sonra üçüncü önemli işe sıra geldi.
Sevgili Peygamberimiz, Medine'de yaşayan yahudilerin liderlerini çağırarak onlarla bir anlaşma yaptı. Bu analşmaya göre yahudiler medine'de Müslümanlarla barış içinde yaşayacaklardı. Bunun tek şartı şehrin birlikte savunulmasıydı. Yani Medine'ye bir saldırı olursa yahudiler de Müslümanlara yardım edecekler, saldırıya karşı koyacaklardı.
Yahudiler uzun zamandan beri şehrimizde yaşadıkları için, biz onların bir çok adetlerini biliyorduk. Mesela, Aşure gününü oruçlu geçirilerdi. Bu orucu da Hz Musa döneminde Firavun'un zulmünden kurtuldukları için şükretmek amacıyla tuttuklarını söylerlerdi.
Onların bu adetlerini Peygamberimiz de fark etmişti. Oruç tutmalarının nedenini öğrenince, bize de aynı orucu tutmamızı tavsiye etti ve şöyle dedi:
''Biz Müslümanlar, Hz Musa'nın takipçileriyiz. Buna yahudilerden daha layığız! Siz de bu günü oruçlu geçirin. Fakat öncesinde ya da sonrasında bir gün fazla tutun ki Yahudilerden farklı davranmış olun!''
Bu anlattıklarım, Ramazan orucu farz kılınmadan önceydi. Daha sonra Allah bize Ramazan ayında oruç tutmayı farz kıldı. Aşure günü isteyenler oruç tutmaya devam etti.
