HZ. SELMAN'I FARİSİ ANLATIYOR:
üç Kıvılcım Üç Müjde
Peygamber Efendimiz Medine'ye gelişinin üzerinden beş sene kadar geçmişti. O zamana kadar Mekkelilerle ve çevredeki diğer bazı düşman kabilelerle defalarca karşı karşıya gelmiştik. Ama aldığmız bir haber, bu güne kadarki saldırıların en ağırının başalmak üzere olduğunu gösteriyordu.
Mekkeli müşrikler ve birçok kabile birleşmiş, medine üzerine yürümeye karar vermişlerdi.
Peygamberimiz hemen arkadaşlarını topladı ve ne yapılması gerektiğini onlara danıştı. Herkes bir şeyler söylüyordu. Ben izin isteyerek şu teklifi yaptım: ''İranda böyle büyük saldırılardan önce şehirin çevresine derin hendekler kazıyorlar. Biz de aynısını yapalım!'' Bu Arapların bilmediği bir yöntemdi. Düşmanları da şaşırtabilirdi. Kısa bir tartışmanın ardından fikrim kabul edildi. Peygamberimiz herkese belli bir yer gösterdi; kazı çalışmaalrına başladık.
Hendek kazmak yorucu bir işti. Bir ara çok büyük kayaya rasladık. Kırmayı bir türlü başaramayınca ben gidip Peygamberimizi çağırdım.
Peygamberimiz besmele çekerek kayaya üç kazma vurdu. Üçünde de birer kıvılcım çaktı. Arkadaşlarım ve ben bütün kıvılcımları gördük. kaya tamamen parçalanınca, Peygamberimize, o kıvılcımları sorduk. Verdiği cevap müjdelerle doluydu.
''Birinci kıvılcımda İran'ın bembeyaz sarayını gördüm. İkincisinde Bizans'ın kırmızı köşklerini gördüm. Üçüncüsünde Yemen'in beyaz köşklerini gördüm. Cebrail bana, ümmetimin oraları fetedeceğini bildirdi!''
Hepimiz bu müjdelere çok sevindik. Gerçekten de seneler sonra, ben bütün bu toprakların Müslümanların eline geçtiğini gözlerimle şahit oldum.
