HZ. ZEYD BİN ERKAM ANLATIYOR:
Herkese Karşı Aalet
Amcam Abdullah bin Revaha r.a şehrimiz Medine’nin en büyük iki kabilesinden hazrec’e mensuptu. İslam’dan önce de bütün bölgede bilinen tanınan bir insandı. Çok duygulu bir şair, etkili bir konuşmacı, okuma yazma bilen bilgili bir kimseydi. Bu özelliklerini, Müslüman oldujtan sonra sadece İslam için kullandı.
Daha önce söylediğim gibi, babam Erkam r.a vefat ettikten sonra, bana amcam bakmaya başladı. Kendisi tıpkı babam gibiydi. Güler yüzüyle, şefkatiyle bana babamın yokluğunu hissettirmiyordu.
Medinne’nin kuzeyindeki bazı uzak köylerde Yahudiler oturuyordu.
Peygamberimiz onlarla bir anlaşma yapmıştı. Anlaşmaya göre, onlar Müslümanların tarlalarını ekecekler, mahsül de paylaşılacaktı.
Amcam, Yahudilerin konuştuğu dil olan İpranice’yi bilirdi. Bu sebeble, sevgili Peygamberimiz o Yahudilerle görüşmek ve işleri yürütmek için amcamı görevlendirmişti. Birkaç defa onunla ben de gitmiştim onlara.
Yahudilerle Müslümanlar arasında zaman zaman savaşlar olmuştu. Bu yüzden, onlarla aramızda sıcak bir dostluk yoktu. Fakat tarım işlerinden çok iyi anlıyorlardı. Biz de onlarla ortaklığa bu sebeble sürdürüyorduk.
Amcamhasat zamanı mahsül paylaşılırken o kadar dikkatli davranıyordu ki Yahudiler, İslam’ın adalet anlayışına hayran kalıyorlardı. Hatta birkaç kere bunu itiraf da etmekten kendilerini alamamışlardı.
MUTE ŞAVASI
Sevgili Peygamberimiz zaman zaman komşu devletlerin başkanlarına mektuplar gönderir, onları İslam’a davet ederdi. Bu mektuplardan biri de Busra emirine gönderilmişti. Ancak Peygamberimizin elçisi olarak yola çıkan Haris r.a adındaki bir Müslüman arkadaşımız, Mute denilen yerde Gassani Devleti’nin kralı Şurabil tarafından öldürüldü.
Haber, Medine’ye ulaştığında, Peygamberimiz gerçekten çok üzüldü ve kızdı. Çünkü elçilere hiç kimse dokunamazdı. Bu olayın mutlaka karşılığı olmalıydı. İslam ordusu, Mute’ye gidip Şurabil’e dersini vermek için hazırlanmaya başladı.
Peygamberimiz, Üsame’nin babası Zeyd’i r.a orduya komutan olarak tayin edip şu emri verdi:
‘’Eğer Zeyd şehit olursa, yerine yerine cafer geçsin. Cafer de şehit olursa, yerine Abdullah bin Revaha geçsin. O da şehit olursa, artık aranızdan birini komutan seçin’’
Amcam Abdullah bin Revaha r.a yola çıkmadan önce Peygamberimizle vedalaştı ve ondan bir tavsiye istedi. Peygamberimiizn tavsiyesi şöyle oldu:
‘’Sen Allah’a secdenin pek az yapıldığı bir ülkeye varacaksın. Orada secdeleri ve namazları çoğalt!’’
Üç bin kişilik İslam ordusu, dualarla yola çıktı. Ben yol boyunca, amcamın atının arkasında idim. Yolda bol bol sohbet ettik.
Mute’de bizi tam 200 bin düşman askeri karşıladı. Şurabil Bizanslılardan da destek almıştı. Bu bizim beklemediğimiz bir şeydi. Ama savaş başladığında bizden hiç kimse korkmadı ve kaçmadı.
Savaşta Zeyd r.a Cafer r..a ve amcam Abdullah r.a sırayla şehit oldular. Sonunda Halid bin Velid komutan seçildi. Mute şavaşı 7 gün sonra, iki ordunun da geri çekilmesiyle sona erdi.