* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: ŞİDDETİN PSİKO-TEOLOJİSİ  (Okunma sayısı 320 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
ŞİDDETİN PSİKO-TEOLOJİSİ
« : Ocak 08, 2019, 09:15:53 ÖÖ »
ŞİDDETİN PSİKO-TEOLOJİSİ

"Şiddet neyi sembolize eder? Kestirme yoldan gitmeyi¸ yani eğmeden kırmayı; diğer yolları bilmemeyi¸ yani cehaleti; bebeklik dönemini¸ ya da insanlığın ilkel dönemlerini; son noktayı¸ insanlıkta ters yöne gitmeyi; ya da bitmişliği¸ çaresizliği¸ ucûbeliği."

Şiddet¸ soyut bir kavramdır. Çoğunlukla fiziksel gerçekleşir. Ama ifade ettiği olumsuz anlamlar ciddi bir insanlık gerilemesini sembolize eder. Arapça olan "şedde" kelimesi adeta iki unsurun inatçı bir çarpışmasını¸ vuruşmasını gösteriyor. Kişinin iradesine karşıt oluşu hatırlatıyor. Bu anlamda çarpışanlar eşit güçlere sahip olsa¸ oyun kaba da olsa âdil olur. Ama güçlünün güçsüz üzerinde gerçekleştirdiği bir eylem olunca derin bir çukurlaşmayı anımsatıyor.

Şiddet uyumun bozulmasını temsil eder. Kadın (en azından kültürlerde) ağırlıkla estetiği¸ erkek ise geometriyi temsil etmektedir. Meselâ erkek kazanılmamış kaba kuvvetiyle eşini dövüyorsa¸ burada evlilikte (geometri ve estetikten oluşan) uyumun sonunun geldiği açıktır. Ama olayın kökeninde asıl uyum bozukluğu bireyin iç dünyasında aranmalıdır; şiddetten önce eşlerden birinin (veya her ikisinin) iç uyumu da bozulmuş olmalıdır. Yani söz gelimi erkek iç dünyasında karmaşa ve yetersizlik yaşıyor; böylece sözgelimi dış dünyadaki ezikliğini¸ eşini döverek gidermeye çalıyor; kendine göre iç ahengini bir başkasının sırtına basarak gerçekleştirmeye çalışıyor olabilir. Ama şiddette en büyük sorun hem şiddeti uygulayanın¸ hem uygulananın¸ aralarındaki uyumun daha da bozulduğunun farkına varamamalarıdır.

İşte bu anlamda şiddet¸ aşkınlaşmanın tam tersi istikamette yolculuktur.  Derin bir gerileme¸ eksileşmedir. Yani aşkınlaşmanın tersi ne ise odur; önce sefilleşme¸ sonra da esfelleşmedir.

Şiddet işkence¸ vurma gibi doğrudan fiziksel etkiyle olabilir¸ küfretmek gibi sözel olabilir¸ küfreder gibi tutumsal veya ima yoluyla olabilir. Aslında psikoloji diliyle söylemek gerekirse bir insana yokmuş gibi muamele etmek¸ meselâ selam vermemek¸ görmezden gelmek bir tür şiddet sayılmaktadır.

Şiddet alçaltıcı¸ acı verici¸ çaresiz bırakıcı¸ isyan ettirici¸ sindirici¸ silikleştirici¸ öfke pompalayıcı¸ öç almaya zorlayıcıdır.

İlâhiyat biliminde "aşkınlaştırma" diye bir kavram vardır. Bu kelime¸ psikanalizde karşılığını "süblimasyon/yüceltme" olarak bulmuştur. Hani Müslümanlar Allah'a "mutlak aşkın" olarak inanırlar¸ yani düşünce ve hayal adına kafada oluşabilecek her şeyin ötesinde varsaymak. İngilizce "transcend"¸ Arapça "müteâl" kelimelerinin karşılıkları. Gündelik yaşamda insan doğasındaki şiddeti olgun hale getirmek için de bu mekanizma kullanılabilir. Bir süreç olarak "insanlaşma (humanization)"¸ çocukluktan itibaren başlayan yıkma¸ dökme¸ hırs gibi ham biyolojik güdülerin "aşkınlaştırılması" çabasının sonunda oluşur.

Şu bir gerçek: İnsan doğası saldırgandır. İnsanın dünyaya geldiği ilk yılları düşünelim. Bebek yıkar¸ bozar¸ dağıtır¸ döker. Anne veya o düzeyde bakıcı biri onu hizaya sokmaya çalışır. "Cıs"¸ "Hayıııır!" "Yapmaa!"¸ "Döverim!"¸ "Olmaz!" "Yok!" "Sakın!" "Aman!".

Böylelikle yıkıcılık şehirleşme yönünde ortadan kaldırılmaya çalışılır. Yani sosyal yaşamda kabul edilebilir şekilde "hizaya" sokulur. Zamanla saldırganlık asgari düzeye iner. Yıllar önce Freud¸ Birinci Dünya Savaşı'nda yüz binlerce insanın öldüğünü görünce¸ insanın iki temel iç güdüsünden birinin ölüm ya da yıkıcılık olduğunu ileri sürmüştür. İnsan öldürücüdür. Buna kendi de dahildir. Yani intihar edebilir. İnsanlık tarihi açısından bakıldığında insanlaşmanın henüz oturmadığı dönemlerde insan ilişkileri şiddet ve güce dayalı olarak vardı. Kabile savaşları vardı. Güç¸ hak ile eşit kabul edilir idi.

Şiddetin karşıtı¸ uyum¸ karşılıklı anlaşma¸ anlama¸ insan tabiatına yakışır muamele¸ insan olma onurunda birleşme¸ eşitlik¸ af¸ toleranstır; bunlardan da en önemlisi merhamet. En çok şiddete maruz olan kadınlar gerçekte şiddetin tam karşıtı olan merhametin tek kaynağıdır bana göre. Kadın şiddet dolu baskın erkek doğasını dengeler¸ yatıştırır¸ rahminin sıcaklığında karşılıksız beslemeyi öğretir¸ doğan çocuğa karşılıksız vermeyi genetik düzeyde aşılar. Rahmet¸ tarifi imkansız sevinç göz yaşını hatırlatır¸ katı geometri karşısında ağırlıklı olarak estetiği sembolize eder.

Peki şiddet neyi sembolize eder? Kestirme yoldan gitmeyi¸ yani eğmeden kırmayı; diğer yolları bilmemeyi¸ yani cehaleti; bebeklik dönemini¸ ya da insanlığın ilkel dönemlerini; son noktayı¸ insanlıkta ters yöne gitmeyi (de-humanization); ya da bitmişliği¸ çaresizliği¸ ucûbeliği.

Şiddetten duygusundan kurtulmak ve kaçınmak için¸ iç dünyamızın derinliklerinde sürekli dışa vurulmak isteyen ham enerjinin aşkınlaştırılması¸ yaratıcı yönlere kanalize edilmesi gerekir; mesel⸠spor yaparak. Ama futbol stadyumlarını şiddeti boşaltma yerleri haline getirerek değil. Şiddet¸ önemli derecede model alma yoluyla öğrenildiği ve daha çok babadan oğula geçtiği için¸ şiddete model olan¸ şiddet pompalayan¸ aba altından sopa gösteren birey ve kurumların ıslahı gerekir. Bireylerin şiddet kullanmalarına yol açan kaynaklarını kurutmak¸ gücü kontrolsüz olarak yanlış yerde kullanmak isteyenleri önlemek¸ siyasallaşmamış ve bakış açısı geniş adalet mekanizmalarıyla ezilenler konusunda duyarlı olmak yöntemlerden bazısı sayılabilir. Yine ilâhiyatçılar tarafından ezilmenin¸ sosyo-politik mahrumiyetin kader olmadığı yönünde¸ ezilenler için ezen şartlara¸ bireylere ve kurumlara karşı¸ "eliyle¸ diliyle veya en azından kalbiyle buğz ederek" bir "baş kaldırı" teolojisi geliştirilmesi önemlidir. Şiddet bu şekilde aşkınlaştırılabilir¸ bozulan bireysel¸ ilişkisel ve toplumsal geometrostetik tekrar bu şekilde geri elde edilebilir.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2153
Ynt: GENÇLER VE ŞİDDET
« Yanıtla #1 : Ocak 08, 2019, 09:23:51 ÖÖ »
GENÇLER VE ŞİDDET

"Aslında ergenlik ve gençlik çağında bulunan bir kişinin öfkeli oluşu normal sayılabilir. Çünkü bağımsızlık mücadelesi içindedir ve emirlere uymayacağının¸ farklı bir birey olduğunun bilinmesini bu şekilde göstermektedir."

Gün geçmiyor ki gençlerin karıştıkları şiddet olayları medyada yer almasın. Yakınlarını acımasızca katledenler¸ okulda gruplaşıp birbirine bıçak çekenler… Karşı takımın taraftarlarına saldıran gençlerin haberleri artık sıradan hadiseler haline geldi.

Gençlik niçin şiddet çıkmazında? Ne oluyor genç insanlarımıza?

Genç öfkeli olabilir

Aslında ergenlik ve gençlik çağında bulunan bir kişinin öfkeli oluşu normal sayılabilir. Çünkü bağımsızlık mücadelesi içindedir ve emirlere uymayacağının¸ farklı bir birey olduğunun bilinmesini bu şekilde göstermektedir. Kararları kendi almak istiyordur¸ ancak hayatla ilgili bütün ihtiyaçlarıyla yine de anne – babasına bağımlıdır. İşte bu ikilemi yenmek¸ bağımsız olduğunu ilân etmek için öfkeye başvurabilmektedir.

Gençlerin öfkeli ve şiddete yatkın oluşlarının bir diğer sebebi ise içlerinden taşan enerjidir. Bu enerji çabuk alevlenir¸ çabuk söner.  O yüzden sıradan sebepler bile delikanlının öfkesini kabartabilir.

Ülke sorunlarına ilgilidir

Gençlik döneminde düşünce yeteneğinde önemli sıçrama olur¸ gencin ilgi alanı genişler ve çeşitlilik kazanır.  Bu yüzden genç insanın sosyal olaylara ilgisi artar. Politika ve ülke yönetimi konularında görüşler ileri sürer; coşkuludur. Haksızlıklara karşı acımasız bir tutum takınır. Yaşanan gerçeklere pek aldırmadan¸ toplum düzeni birden değişsin¸ eşitsizlikler hemen ortadan kalksın ister.  Kişileri ve olayları siyah veya beyaz olarak görür. Onun zihninde grinin tonlarına yer yoktur. Bu sebeple gençler¸ radikal veya istismarcı bazı ideolojik grupların ağına kolayca düşebilir. Terörle¸ anarşiyle¸ güçle sosyal eşitsizliklerin¸ haksızlıkların kalkacağını zanneder. Bu özelliklerinden dolayı kolayca anarşi ve terör gruplarının hedef kitlesi olur; dağa çıkartılır¸ hücrelere sokulur. Karın tokluğuna bazı art niyetli odakların aleti durumuna düşebilir ve sömürülür.

Hâlbuki genç kendini ispat ettiğini¸ insanların kurtarıcısı olduğunu zannetmektedir.

 Flört ve şiddet

Gençler arasında şiddete başvurulmasına sebep olan konulardan birisi de karşı cinsle flörttür. Arkadaşlık teklifini kabul etmeyen kıza veya onun erkek arkadaşına şiddetle muamele etmek sık sık görülen şiddet alanlarından biridir. Sevdiği kıza bir başka erkek nasıl ters gözle bakabilir? Ya da ilgilendiği kız nasıl olur da başka erkekle konuşabilir? Bu gibi problemler gençte saldırganlığa yol açabilmektedir.

Gençlerimizi şiddetten nasıl koruyabiliriz?

• Günümüz çocukları¸ saatlerini şiddet içeren çizgi filmler ve internet oyunları karşısında geçirerek büyümektedir. Böylelikle önüne çıkan problemleri ancak ve kestirme yoldan şiddetle çözeceği konusunda adeta şartlanmaktadırlar.

Çocuklarımızın televizyon ve internetle beraberliğini kısıtlamalı¸ onlarla daha çok ilgilenmeli ve onlara kaliteli vakit ayırmalıyız.

• Ailedeki ortamın sıcak ve müşfik olması¸ anne ile babanın birbirini sevmesi ve sayması gencin şiddete başvurmasını azaltır.  Eşlerin her türlü tartışmadan¸ özellikle de birbirlerini aşağılayan ve hakaret eden tartışmalardan kesinlikle kaçınmaları gerekir. Hele eşe karşı kaba kuvvete varan davranışların çocuğu da büyüyünce şiddet kullanmaya yatkın hale getireceğini bilmeliyiz.

• Çocuğumuzu ailede adam yerine koyup kişiliğine saygı göstermeli¸ tatminkâr bir hayat görüşü vermeli¸ kendini ifade etmesine fırsat ve imkân tanımalıyız. ona böyle yaklaşılmadığı takdirde¸ okul ve aile dışı arayışlara kayabilmekte ve yönelebilmektedir.

• Gencin öfkeli oluşundan paniğe kapılmamalı¸ ergenlik döneminde çabuk parlayan öfke patlamalarının olduğunu bilmeliyiz. Gence karşı sabırlı ve hoşgörülü olmalı¸ müsbet bir tutum takınmalıyız.

• Çocuğu dikkatle dinlemeli¸ haklı isteklerini yerine getirmeye çalışmalıyız. Gerekirse disiplin kurallarını gözden geçirmeli¸ ona sınırsız ve kayıtsız şartsız sevgi sunmalıyız.

• Gençteki enerjinin olumlu yollarda boşalmasına gayret etmeliyiz. Spor ve egzersiz yapmak¸ zihinsel ve fiziksel faaliyetler¸ düzenli programlar ve amaca yönelik çalışmalarda bulunmak bu açıdan çok faydalıdır. Gençler idealisttirler ve hedefleri doğrultusunda çok sıkı çalışabilirler. Bu gibi etkinlikleri yapabilecekleri ortamlar bulmalarına zemin hazırlamalıyız.

Yine müsbet arkadaşlıklar kurmasını¸ faydalı ve güzel çalışmalar yapan grup ve derneklere katılmasını teşvik etmeliyiz.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]