* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Depresyon ve Antidepresanlar  (Okunma sayısı 439 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Depresyon ve Antidepresanlar
« : Mart 25, 2018, 10:15:27 ÖS »
Depresyon ve Antidepresanlar

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Depresyon, çağımızda yaygınlaşan bir rahatsızlıktır. Klinik depresyon, halsizliğe, ağrılara ve ruh halinde değişikliklere sebep olan bir beyin hastalığıdır.

Depresyondaki kişinin yüz ifadesi donuk gibidir. Daima mutsuz, karamsar ve bezgin bir ruh hali içindedir. Hiçbir şeyden zevk almaz, bir şey yapmaya ilgi ve istek duymaz.

Uyku bozukluğu sık sık görülür. Yani gece uyuyamama, gündüz ise uyanık ve zinde olamama durumunu yaşar. Kendisinden bir şey istense de zihin ve beden gücünü toplayamaz. Yorgunluk ve halsizlik hissettiğini söyler. Genel olarak kendine güveni azalmıştır, kendisini değersiz hisseder. Bazen yataktan çıkmak istemez bazen de huzursuz bir şekilde evde dolaşır durur. Sosyal hayatı ve insani ilişkileri azalır, içine kapanır.

Ağır depresyonda zihinsel beceriler azalır. Dikkatini toplamakta güçlük çekme ve unutkanlık çok yaygındır. Kişi basit konularda bile karar vermekte zorlanır.

Kendisine söylenenleri anlamaz, etrafında olup bitenlerin farkında değildir. Okuyamama, okuduğuna yoğunlaşamama ve okuduğundan bir şey anlamama şikayetleri görülür. Buna bağlı olarak ailevi ilişkiler bozulur, iş başarısı düşer ve bu durum yalnızlığı artırır. Bu da depresyonun daha hızlı ilerlemesine sebep olur.

Bazı kişilerde sebepsiz sıkıntı, bunalım, huzursuzluk, gerginlik ve sinirlilik görülür. Telefon çalsa irkilirler, hep kötü bir şey olacakmış gibi kaygı hissederler. Bunun sonucunda uyku düzensizliği, iştahsızlık, beslenme bozukluğu ortaya çıkar ve bu da hastalık tablosunu kötüleştirir.

Kalp çarpıntısı, nefes darlığı, yutkunma güçlüğü, tansiyon değişiklikleri ve vücutta ısınma-yanma-karıncalanmalar depresyonda sıkça karşılaşılan yakınmalardır.

Depresyonlu hastaların beyin görüntülerinde, sağlıklı kişilerden farklı olarak bazı bölümlerde küçülme olduğu görülmüştür. Ayrıca intihar eden depresyonluların beyin sıvıları araştırıldığında serotonin hormonunun çok düşük olduğu tespit edilmiştir. Beynin ön lobundaki hasar veya bozukluk, mutluluk ve enerji veren hormonların yeterince üretilmesini engellemektedir.

Neden Depresyona Gireriz?

Elbette her üzüntü hisseden kişiye depresyon teşhisi konulmaz. İnsanların başına gelen olaylara üzülmesi doğaldır. Ayrıca yaşlanmaya bağlı olarak insanların beyninde hormonların seviyesi azalır. Yaşlılığa bağlı hastalıklar da insanı sosyal faaliyetlerden koparabilir ve hayattan zevk almasına engel olur. Eğer yaşlılık zamanında sevdiklerini kaybetmiş ve yalnız kalmışsa bu da depresyonu tetikleyebilir.

Yaşlılıkta görülen depresyona sebep olan faktörler arasında; suçluluk ve pişmanlık duyguları, acılı ve ağrılı hastalıklar ve ölüm korkusu sayılabilir. İleri yaşlarda beynin yaşlanmasına ve birtakım ilaçların beyinde yaptığı deformasyona bağlı depresyon da çok yaygındır.

Kronik veya hayati tehlike taşıyan hastalığı olanlar, Parkinson Hastalığı, romatizmal hastalıklar, vitamin B12 eksikliği olanlarda depresyona girme riski yüksek görülmüştür. Hastalıklar beceri kaybına sebep olduğu oranda tehlike artmaktadır. İlaçlar da beyin hasarını artırır; mesela ağrı kesiciler, tansiyon ilaçları, kanser ilaçları gibi…

Eş ya da evlat kaybı, iflas, ekonomik sıkıntı, boşanma ve benzeri acı olaylar da depresyonu tetikleyebilir. Ailevi bağların güçlü olması ve bir takım meşgalelere sahip olmak depresyon riskini azaltırken; yalnızlık ve içe kapanıklık depresyon riskini artırmaktadır.

Antidepresanlar Faydalı mı, Zararlı mı?

Son yıllarda antidepresan ilaçların kullanımı katlanarak artıyor. Bu durum bazı doktorlar tarafından eleştiriliyor. Bazı doktorlar ise bu eleştirilerin halkı depresyon tedavisinden uzaklaştırabileceği için tehlikeli olduğunu söylüyor. Doğrusu ne?
Öncelikle antidepresanlar nedir, ne değildir, ona bakalım.

Beynimizde aktif görev yapan nöron denilen 10 milyar hücre vardır. Her nöronun da uzantıları vardır ve bu uzantılar aracılığıyla nöronlar birbirlerine sinyaller gönderirler. Sinyaller, hücreler arasındaki minik boşlukları aşmak için, kimyasal maddelerden faydalanır. Bunlara "nörotransmitter" deniliyor.

İşte antidepresanlar bu kimyasallardan depresyona neden olan faaliyetleri engellerler veya depresyonu ortadan kaldıracak (serotonin, noradrenalin gibi) birtakım kimyasalların aktivitesini artırırlar...

Tahminlere göre, kişinin bir düşünceye saplanması halinde beyindeki dopamin, serotonin, endorfin ve noradrenalin gibi kimyasalların dengesi bozulmakta ve bu durum kişide depresyon dediğimiz tabloya sürüklemektedir.

Antidepresan ilaçlar, kabaca, beyindeki sinir hücrelerinin arasındaki iletişimi sağlayan kimyasal maddelerin miktarını etkileyerek iş gören kimyasallardır.

Tabiatıyla her kimyasal madde gibi antidepresanlar da vücudumuza girdikten sonra birçok etkide bulunmaktadır. İstenen etkileri yanı sıra bilinen yan etkileri ve henüz bilinmeyen yan etkilere sahip olmaları riski vardır. Mesela çocuklarda intihar vakalarını artırdığını gösteren çalışmalar olduğu için çocuk ve gençlerde kullanımından mümkün olduğu kadar kaçınılmalıdır. Bunun yanında faydasız olduğu halde çeşitli hasarlara yol açanları da olabilmektedir.

Bu sebeple antidepresan ilaç kullanımıyla ilgili bazı eleştiriler yapılmaktadır. Bunlar kısaca:

- Antidepresan ilaçlar sadece psikiyatrlar tarafından, kesin teşhis konulduktan sonra yazılmalı. Ancak günümüzde hemen her doktor antidepresan yazabilmektedir. Mesela mide rahatsızlığı için gastroenterologa başvurduğunuzda veya kas ağrıları için fizik tedavi uzmanı tarafından, tetkik ve incelemelerden sonra gerekli gördüyse antidepresan reçete edilebiliyor. Her hangi bir sebeple hissedilen huzursuzluk, üzüntü, uyku bozukluğu gibi bazı şikayetlerde hemen depresyon teşhisi konulabiliyor.

- Depresyonun belirtileri başka hastalıklarla karıştırılabiliyor. Mesela demans, Parkinson, madde kullanımına bağlı durumlar, bazı beyin tümörleri, Bipolar bozukluk, şizofreninin başlangıç dönemi gibi çeşitli hastalıklar veya ilaç kullanımına bağlı duygu bozuklukları depresyon zannedilebiliyor. Bunun için depresyon, uzman psikiyatrlar tarafından bütün tetkikler yapılarak teşhis edilmeli. Kesin teşhis olmadan ilaç kullanımına başvurulmamalı.

- Antidepresan ilaç olarak kullanılan kimyasalların etki mekanizmaları birbirinden oldukça farklı. Bunların hangisinin, hangi hastaya ve hangi dozda verileceği konusunda çoğu zaman elde kesin bilgi olmadan karar veriliyor. Hatta hastalar denek gibi kullanılıyor desek abartmış olmayız.

- Antidepresanlar haftalarca düzenli kullanımdan sonra etki ediyor. Bazen hasta uzun zaman gereksiz yere kimyasal maddeye maruz kalıyor. Çoğu zaman da fayda etmiyor. Bu sefer başka ilaç deneniyor. Üstelik ilaçları aniden kesmeyip azaltarak bırakılması gerekiyor. Hasta bu sürede iyileşse de ilaçtan mı, yoksa tabii olarak üzüntüyü atlattığından mı iyileştiği kesin olarak bilinemiyor. Bir başka mesele de şu ki, iyileşip ilacı bırakan hastaların yaklaşık yarısında bir süre sonra tekrar depresyon tablosu ortaya çıkıyor.

Yukarıda bahsettiğimiz bu riskler, her üzüntü ve şikayette hemen antidepresanlara sarılmamamız gerektiğini anlatıyor. Dahası hemen hemen bütün hekimler, ilaç tedavisinin yeterli olmadığını, bunun yanında mutlaka sosyal destek ve terapilerle hastanın o durumdan çıkmasına yardım edilmesi gerektiğini belirtiyorlar.

Depresyonun tedavisinde kişinin canı istemese de hareket etmesi, insanlarla ilişki kurması, güzel şeyler düşünmesi, ümitli olması gerekiyor. Depresyondan kendi çabasıyla çıkamayan kişilere yakınlarının sıcak alaka göstererek onları değerli hissettirmeleri ve yeniden hayata bağlamaya çalışmaları gerekli. Bunun için de eski mutlu günleri hatırlamak, birlikte albümlere bakmak, hareket etmeye ve ferahlamaya vesile olan gezilere çıkmak faydalı oluyor. Kişinin kitap okuması, sohbetlere katılması, yeni şeyler öğrenip başkalarına anlatarak sosyalleşmesi de beynin kısır döngüden çıkmasına yardım edebiliyor.

Araştırmalara göre bir dine inananlar yaşadıkları sarsıntıyı atlatmakta daha başarılı olmakta. Mesela kadere iman edenler, başlarına gelenleri daha kolay kabullenebiliyorlar. Ahiret inancı da kişiyi ölüm korkusuna karşı daha dayanıklı hale getiriyor. Hiçbir dini inancı olmayanlar depresyonu daha ağır geçirmekte ve bilhassa belirgin oranda daha fazla intihara kalkışmaktadır.

Depresyona giren hasta bunları yapamayacak kadar ağır bir tablo içindeyse, bu durumda uzman psikiyatrlar tarafından kendisine reçete edilen en uygun antidepresan kullanması faydalı olabilir.

Antidepresan Kullanırken

Antidepresan kullanmanız gerekiyorsa şunlara dikkat edin:

- Bu ilaçlar sadece, uzman doktor tarafından reçete edildiği zaman kullanılmalıdır. Üzüntülüyüm, uyku veya yeme problemim var diye, konu komşu tavsiyesiyle antidepresan kullanılmaz. Antidepresan ilaçlara başlarken de bırakırken de psikiyatriste danışılmalıdır.

- Antidepresanlar ağı kesici veya uyuşturucu bir ilaç değildir. İlk kullanıldığında etkisi hemen görülmez. Halk tabiriyle kafa yapmaz. İnsanların huyunu veya davranışlarını etkilemez. Bazıları uyku verebilir ama zamanla geçer.

- Antidepresan ilaçların tedavi edici etkisi genellikle 2-3 hafta sonra başlamaktadır. Tedavi için çoğu zaman 2 aydan 2 yıla kadar farklı sürelerle kullanılabilmektedir. İlacın kullanılmaya başlanmasından sonra belli aralıklarla kontrole gidilmelidir.

- Hastanın kullandığı başka ilaçlar varsa, mutlaka doktora danışılmalıdır. Hatta bitkisel ilaçlar dahi doktora danışılmadan kullanılmamalıdır.

- İlaçların yan tesiri olarak bazı problemler yaşayabilirsiniz, bunları doktorunuza anlatın.

- Sağlığınıza uygun olacak şekilde iyi beslenin, vitaminli gıdalardan istifade edin.

- İlaç kullanımının yanı sıra hareket edin, işler yapın, gezin, sevdiklerinizle sohbet edin, dua ve ibadet edin. Size acı veren hatıra ve düşüncelerden uzaklaşıp ümit veren düşüncelere yoğunlaşın. Pişmanlıklarınız ve üzüntüleriniz varsa Allah'a tevbe edin, elinizden gelen iyilikleri yaparak ümitli olmaya çalışın. Hiçbir zaman Allah'tan ümidinizi kesmeyin. Maneviyatınızı sarsan, ahlakı kötü kişilerle aranıza mesafe koyun, iyi kalpli ve maneviyatlı kişilerle dostluk kurun.

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]