ÇOCUKTAKABSLAR VE GECE TERÖRÜ
Çocuklar pek çok nedenle mışıl mışıl uykularını kaybederler. Biz yetişkinler ve çeşitli zor hayatlar yüzünden.
Uyku insan yaşamının sağlıklı işleyişi için olmazsa olmazlar arasındadır. Çocuğun sağlıklı büyümesi için düzenli olarak uyutulması ve uyku düzeninin mutlaka sağlanması gerekir. Hatta günümüzde uyku-yemek-tuvalet üçlüsünün birbiriyle yakın ilişkide olduğu biliniyor. Birisinde sorun varsa diğer ikisi de sorunlu olabilir. İkisinde sorun varsa, üçüncü kaçınılmaz olarak sorun çıkaracaktır gibi.
Uyku alışkanlığı, çocuğunuzla aranızda kuracağınız ilişkinin niteliğine göre gelişir. Çocuğunuzun uyku alışkanlığı, siz yetişkinlerin uykuya verdiğiniz anlama göre değişir. Kendisiyle yatıp kendisiyle kalkılmasında sakınca görmeyen veya gece geç yatırıp gündüz geç kalkmaktan hoşlanan ailelerin çocukları uyku alışkanlığı kazanamaz. Günümüz kadını gece yatmayı bilmiyor sabah kalkmayı. Veya babasıyla vakit geçirsin bahanesiyle çocuğu geç saatlere kadar baba ile yoruyor. Çocuk öğle saatlerine kadar uyuduğu için onunla birlikte anne de uyuyor. Okul zamanı geldiğinde çocuk erken yatmayı reddediyor ve aile içi uyku savaşları işte bu tip anlarda başlıyor.
Hatta okul reddi sorunuyla gelen çocuklarda çok karşılaşıyorum; çocuk gece erken yatmadığı için gündüz erken kalkmak istemiyor. Okulda sıraya başını koyup uyuyor. Ve okul, çocuğu disipline ettiği için, çocuk disiplini reddettiği için okuldan nefret ediyor. Okul fobisi denilen durum ortaya çıkıyor. Dürüst davranmamız gerekirse okul fobisi değil, uyku düzensizliği sendromu diyebiliriz bu yaşananlara.
Aksi bir durum ve ciddi bir problem yoksa okul dönemi çocuğunun mışıl mışıl uyumasını bekleriz. Çocuk uyur. Gezmeye gidersiniz, koltukta uyur. Seyahat edersiniz, arabada sızar. Düğün ortamındasınızdır, müzik seslerinin göğe ulaştığı anda o en derin rüyalarındadır.
Çocuklar genellikle biz yetişkinler yüzünden uykularını kaybederler biliyor musunuz?
Evet, cidden öyle!
Evdeki sorunlu anne baba ilişkisi, ailenin yüksek gelecek beklentisi, kardeşler arası kaynak kullanım problemi, yangın, hırsız, arkadaş ilişkilerindeki sorunlar, aile büyüklerinin yaşanan tabii olaylara doğa üstü yorumlar yaparak onların minik zihinlerini karıştırması, çevrede anlatılan korkulu anılar, boşanmış ebeveynler, dayakçı büyükler…vs çeşitli nedenlerle uykusunu kaybeder çocuklarımız.
Gece korkuları, çocuğun gecenin bir vaktinde korkulu rüyalar görerek sanki dayak yemiş gibi stres belirtileriyle birlikte ağlaması şeklinde tarif edilebilir. Öyle korkarak ağlar ki sanki hayatında başka hiçbir şey onu bu şekilde korkutmamış!
Gece korkuları, çocukların gün içinde yaşadıkları endişe ve kaygıların yön değiştirmiş şeklidir. Genel olarak düşünülürse tehlikeli değildir, rahat olun. Sadece bunun gündüz yaşananlarla ilişkisi olduğunu, sabah olduğunda hayatı, tercihleri, arkadaşları, ev hayatı hakkında konuşmanız ve onu rahatlatmanız gerektiğini zihninizden çıkarmayın. Gündüzün düşü gecenin rüyası demiş atalar. Çok doğru. Günlük yaşam onları yoruyor ve geceleri yön değiştirerek işlerde bir terslik olduğunu haber veriyor anne babaya hepsi bu!
Bir de “gece terörü” var.
Gece korkusu ile gece terörü arasında bazı farklar var sevgili anne babalar… gece korkusunda çocuklar ağlar. Gece teröründe çığlık atarak derin uykularından uyanırlar. Aşırı korkan çocuk, neden korktuğunu bile anlatamaz. Sabah olduğunda ve gece neler gördüğünü sorduğunuzda hiçbir şey hatırlamaz. Çocuğunuzda buna benzer bir sorun varsa, mutlaka çocuk nöroloji uzmanlarına ve çocuk psikiyatri uzmanlarına gitmeniz gerekir. Zira yaşanan bu durum psikolojik değil, biyolojiktir. Ortalama yedi yaşından sonra azaldığı bilinmektedir. Özellikle çocuk derin uykusundan zıplar gibi uyanıyor ve çığlık içinde ağlıyorsa ilk soluk alacağınız yer biyolojik incelemelerin yapılacağı kişi ve kurumlar olmalı unutmayın.
Gece kabusu ile gece terörü arasındaki anlamlı fark burada yatıyor. Kabuslar psikolojik, çığlıklarla uyanıp sabah hatırlamamalar biyolojik.
Aileler gece terörü ile gece kâbuslarını birbirine karıştırırlar. Gece terörü, gece kabusundan daha ağır bir tablo olması bakımından farklıdır. Her yüz çocuktan iki tanesinde görüldüğü söylenebilir.
Genelde uykuya daldıktan bir iki saat sonra başlar ve ortalama 10 dakika ile 30 dakika kadar sürer. Çığlıklar atması, koşması, aileyi kaygılandırması gibi hallerin hiçbirisini hatırlamaz.
Gece terörü kabusun bir sonucu olarak ortaya çıkmaz. Gece terörü derin uykuda ortaya çıkarken, kabuslar uykuda rüyanın görüldüğü aşamada ortaya çıkarlar.. Çocuklarda görülmesinin nedeninin uyku paternlerinin olgunlaşmaması ve beynin hafif uykudan derin uykuya geçişi kolaylıkla yapamaması olduğu düşünülmektedir. Uykuda derin uykudan, rüya uykusuna ya da hafif uykuya geçiş vardır. Beyin dalgaları uykunun evrelerine göre değişir.Gece terörü yaşayan çocuklarda bu geçişin birdenbire olduğu bunun sonucu olarak da çocuk yatağın içinde oturarak korku dolu bir ifade ile bağırıp çığlık atmaya başladığı düşünülür.
Gece korkusu ve gece ağlamaları devreye girdiğinde, gündüz yaptığınız sakinleştirme çalışmalarından daha şefkatli olduğunuzu fark edersiniz. Gündüz “Ne ağlayıp duruyorsun? Gören de etinden et koptu zannedecek..!” diye bağıran anneler bile gece terörüyle karşılaştıklarında “Tamam oğlum/kızım, sakin ol… her şey yolunda… sakin ol… iyisin… her şey yolunda…” şeklindeki yatıştırıcı cümleleri kurarlar. Bu cümlelerle çocuğunuza yaklaşmanız, yapabileceğiniz en profesyonel davranış şeklidir haberiniz olsun.
Bu hatırlatmanın ardından diğer birkaç önemli uyarıyı yazmakta fayda var sanırım;
Gece terörünü yaşarken çocuğa müdahale etmeyin ve uyandırmaya çalışmayın.
Çevrede çocuğun güvenliğini tehdit edecek bir nesne veya kendine zarar verecek davranışları yoksa, bu halin kendiliğinden geçmesini bekleyin.
Gereksiz koruma davranışı ve sizin de endişelenerek ağlamanız/heyecanlanmanız, ev içinde karı kocanın panikle birbirine bağırıp çağırması işe yaramaz. Hatta çocuk daha çok endişelenir. Bu tür garip davranışlardan uzak durun. Anlayacağınız çocukta gece terörü var diye evde terör estirmeyin.
Karanlıkta her yer olduğundan farklı görünür. Gölgelerin değişik şekilleri vardır. Kitaplar bir hayvan gibi veya duvara yaslanmış bir bebek hareket ediyormuş gibi görünebilir. Tekrar huzur içinde uyuyabilmesi için gece lambası, kendisini güvende hissedebileceği bir oyuncak, sizin sevginizi ona hatırlatıcı sembolik bir nesne rahatlamasını sağlayacaktır.
Çocuk uykuya daldığında vücut ısısı düşer. Çocuğunuz yatarken çok sıcak ve aktif olduğunda herhangi bir örtüyü reddedebilir ve kalktığında üşümüş bir şekilde uyanır. Uyuduğunda üzerine ince bir battaniye örterek yardımcı olabilirsiniz.
Televizyon ve köpek havlamaları gibi dış sesler uykuyu böler. Çocuğunuzun odasını ses geçirmez bir hale getirmek için, yatağına daha uygun bir yer bulmayı düşünebilirsiniz.
Çocuğunuzu uykusunda kontrol etme tarzınız onu rahatsız edebilir. Kapının ucundan bakarken çıkardığınız sesler uyku artırıcıları uyanıklığa dönüştürebilir.
…
Bunların dışında gece kabusları ve düzensiz uyku için minik bir hatırlatma yapmadan geçemeyeceğim:
Uyku ve uyanıklık hakkında kendi farkındalığınız ne kadar yüksekse, çocuğunuza da o oranda yardımcı olabilirsiniz. Geceyi gece, gündüzü gündüz gibi yaşamayı bilmeyen kişiler, geceyle gündüzün yerini değiştiren yetişkinler evlatlarına uyku alışkanlığı konusunda yardımcı olamazlar!
İğneyi kendimize… diyorum ve sevgiler gönderiyorum…
Mehtap KAYAOĞLU.
Psikolojik Danışman &Psikoterapist.