İnternet Ne kadar Dost - Ne Kadar Düşman
Kişi internette yasak olana ulaşabilir, risk alıp heyecan duyabilir, oyun oynayabilir, tamamen bir başkasının kimliğine bürünebilir. İnsan yaşamına getirdiği kolaylığın yanı sıra verdiği bu haz sebebiyle de internet giderek daha fazla kişiyi esir alan bir teknolojik tuzak haline gelmektedir. Kuşkusuz herkesin "chat" yapma, bilgisayar oyunu oynama ve internette gezinme nedeni birbirinden farklıdır. İnternet iletişim kurmanın kolay bir yoludur, ancak sanal ortamda kurulan ilişkiler çoğu zaman sahtedir. Sanal ortamda bireyler kendilerini daha kolay ifade edebilirler, tanınmak istedikleri gibi davranabilirler. Bireyler üye oldukları gruplar içinde bir yerleri olduğunu hisseder, bu grubun içinde değer gördükleri, onaylandıkları hissi ile daha rahat davranırlar. İnternette yüzünü görmedikleri insanlarla dertleşmek daha kolay olduğu için bireyler daha derin ilişkiler kurabilir, gerçek hayatta kimseye açamadığı sırlarını anlatabilir. İnternette kurulan ilişkiler kolay ve risksizdir. Kişinin bu ilişkiye duygusal yatırımı az olduğu için de değeri daha az olan bir ilişkidir.
Henüz tıp literatürüne girmemiş olsa da internet bağımlılığı bir hastalık kategorisi olma yolunda hızla ilerliyor. İnternette çok fazla zaman geçiren bireylerin, internetten uzaklaştıklarında ya da uzaklaştırıldıklarında bağımlı insanlarda görülen arama belirtileri gösterdiği giderek daha fazla görülüyor.
Bağımlılık davranışının ruhsal etkilerinin yanı sıra uzun süre bilgisayar başında oturmanın getirdiği bedensel sorunlar da bulunmaktadır. Örneğin klavye ve fare ile aynı hareketlerin saatler boyu tekrarlanması ile el bileklerinde sinir sıkışması olabilmekte, kronik uykusuzluk ve bilgisayar başında geçiştirilen öğünler kişiyi güçsüz bırakarak hastalığa davetiye çıkarmakta, uygun olmayan monitörlerle gözler yorulmakta, saatlerce monitöre bakar halde oturma kalıcı omurga eğriliklerine sebep olabilmektedir.
İnternet bağımlılığından kurtulmak isteyenler günlük kullanım için bir süre belirleyip bunun dışına çıkmamak, bilgisayarı aile bireylerinin ortak kullandığı bir alana taşımak, gün içinde internete girdikleri saatleri değiştirmek, sorun çözülemiyorsa bir psikiyatr ya da psikologdan profesyonel yardım almak yoluna gidebilirler. Çocukları internette çok zaman geçirdiği için endişelenen binlerce aile bulunmaktadır. Bu gençler için internete girmeyi yasaklamak çözüm olmadığı gibi gencin internet kafeler gibi daha sağlıksız ortamlara yönelmesine sebep olabilecektir. Bu sebeple saat sınırı koymak daha uygun olacaktır. Gencin arkadaşları ile internet dışı yollarla iletişim kurması özendirilmelidir.
Gençlerin bilgisayar ve internet dışında da hobi geliştirmeleri teşvik edilebilir, aile bu konuda sağlıklı yaşam için spor yaparak, kendileri için kitap okuma saatleri belirleyerek gence örnek olabilir. Ayrıca gence belirli sorumluluklar verilmeli, aile içindeki işbölümüne aktif katılması istenmelidir. İnterneti muhakkak yenilmesi gereken bir düşman olarak görmek yerine, dozunda ve etkili biçimde kullanıldığında bu çağın tüm bilgisine ulaşmayı ve öğrenmeyi kolaylaştıran faydalı bir eğitim, iletişim ve eğlence aracı olduğunu da unutmamak gerekir.
İnternet bağımlılığı riski altında olanlar!
• İnternete her girişinde planladığından daha uzun zaman geçiren,
• Diğer sosyal aktivitelere ilgisi azalan ya da vakit bulamayan,
• Gerçek hayattaki aile ve arkadaş ilişkileri bozulan,
• Meslek ya da okul hayatındaki işlevselliği düşen,
• İnternette geçirdiği zamanla ilgili kendisini savunmak için yalan söyleme ihtiyacı duymaya başlayan,
• Gece internette geçirilen zamanı uykusundan çalan ve ertesi gün yorgun gezen,
• Bu yorgunluğa rağmen bir sonraki gece de internette dolaşma gücü bulabilen,
• Çok önemli bir haber beklemediği halde elektronik posta hesabını kontrol edemediği günler sıkıntılı ve tahammülsüz hisseden,
• Bilgisayar başında geçirdiği uzun saatler sebebiyle sağlığı bozulan,
• Sağlık sorunlarına rağmen bu tutumuna devam edenler.
Dr. Gökben Hızlı Sayar.
Psikiyatri Uzmanı.