SİZİ ENGELLEYEN İNANIŞLAR NASIL DEĞİŞTİRİLİR?
Hayatımızın gizli kuralları vardır. Bunların bazıları bizi ileriye taşır bazıları geride bırakır.
İnsanda "inanı sistemi" vardır. Bu inanılar kimi zaman geliştirir kimi zaman önümüze engel olur.
İnanı dediğim durumu "inanç" ile karıştırmayın sakın. İnanç, dünya görüşümüzü temsil eder. İnanı, yaşamın içinde kendiliğinden oluşan bilinçdışı kurallardır. Büyüğün yanında bacak bacak üzerine atılmaz, bizde kız isteme şöyle yapılır, ben duygusalımdır, sinirlenince gözüm bir şey görmez, bizim adetlerimize göre...vb tanımlama biçimleri diyebiliriz. Ayrıca yaşama dair inanılarımız var. Örneğin yerçekimi kanunu. Hepimiz var olduğunu biliriz ve aksine göre davranmayız. Beşinci kattan atlarsak öleceğimizi biliriz ve denemeyiz kesinlikle, gibi. Bunlar inanılarımızdır. İç dünyamıza yerleşmiş gizli kurallar.
İnanılarımız eylem ilkeleridir, boş teoriler değil. Dolayısıyla bir insanı tanımak istiyorsanız ne yaptığına bakarsınız. Sigara içen birinin sağlık hakkında ahkam kesmesini ciddiye almazsınız. Ne dediğiyle değil, ne yaptığıyla onu değerlendirirsiniz.
İnanılarımızı deneyimlerimiz sonucunda oluştururuz ve doğruymuş gibi yaşarız. Onları değiştirmek aklımıza gelmez. Asabi olduğumuzu söylüyorsak, kendini doğrulayan kehanet misali hep asabi davranırız. Girişken olduğumu söylüyorsak, yeni girdiğimiz her ortama onbeş dakikada ısınmanın bir yolunu buluruz. Başaramayacağımıza inandırmışsak kendimizi, başarmak için gerekenleri denemeyiz bile.
İnanılarımız vardır bizi geliştirir, inanılarımız vardır bizi geride bırakır.
İnanılar değiştirilebilir! Hele de bizi engelliyorsa!
Koçluğu becerileri eğitimlerimizde verdiğimiz bazı bilgiler var inanıları değiştirmekle ilgili. Hepsini yazmak mümkün değil; ama bugünkü yazımda birkaç tane öneri yazayım istedim:
1. Kendinizi aşmak, yapamadığınızı/yapamayacağınız sandığınız durumları yenmek için öncelikle harekete geçmelisiniz. Yapmadan etmeden denemeden nerden bileceksiniz olmayacağını? Sınamadığınız, uğraşıp çabalamadığınız yanlarınız için hüküm vermeyin.
2. Bir "başarı/başarısızlık" ikilemi almış başını gidiyor! Aslına bakarsanız başarı ve başarısızlık dediğimiz durumlar, bizim olaylara yüklediğimiz anlamlar ve yaşantılarımızın zihnimizde oluşturduğu geribildirimlerden ibarettir. Başarmak için uğraştığınız bir sınavda, beklediğiniz puan 85, aldığınız puan 75 ise, zihninizde bu durumu başarısızlık olarak yaşayabilirsiniz. Oysa 75 almak, sadece 85 hedefinize ulaşamadığınız anlamına gelir, başarısız olduğunuz anlamına gelmez. Yaşama tutunmaktan vazgeçmek başarısızlıktır.
3. Kendinizi başarısız saydığınız durumların tamamında bile, farkında olmadan yaptığınız planlı bir tavır vardır. Her ne kadar karışık olursanız olun, ne yapacağınız bilemez halde dolandığınızı düşünürseniz düşünün, aslında tüm o dağınık zannettiğiniz anlarınızda, iç dünyanızda dizayn edilmiş tertipli bir süreç vardır. İnsan canlısı, daha önceki tecrübeleri kaydettiği ve ihtiyaç anında gerekli olan materyali çıkardığı için, reflekslerimiz hep duruma uygun hareketleri getirir. Demek ki, en dağınık olduğunuzu sandığınız anlarınızda bile aslında dağınık değilsiniz! Bünyenize ve sisteminize güvenin!
4. İnsan ne yapmak istiyorsa, farkında olmadan o kaynaklara sahiptir. Çocuksu hayaller kurmak ve elde birşey yokken her şeyi istemekten bahsetmiyorum. Hepinizin kendine göre bir kapasitesi, işi, çalışma hayatı var. Olagelenin içinde akla gelen yeni oluşumlar, farklı iş alanlarıyla ilgili girişim hayalleri tesadüf değildir. Çünkü hiç bir davranışımız tesadüf değildir. Zihinsel düşünme süreçlerimiz bizi organize eder. Zihninizde bir plan beliriyorsa, o planı uygulayacak donanım mutlaka vardır. İçinizde, keşfedilmeyi bekleyen onlarca yöntem vardır. Önemli olan onları çıkarmak ve yapmak istedikleriniz hakkında donanıma sahip olduğunuzu kabul etmektir.
5. Yeni bir seçenek mutlaka vardır. İnsanı engelleyen en somut sorunlardan birisi, seçeneğin bittiğini düşünmek gibi geliyor bana. Seçenek hep vardır, olacaktır da. Aksini düşünürsek dünyanın sonu gelmiş sayılır. Zira yaşam, seçeneklerin denenmesiyle ilerliyor. Seçeneğin olmadığını düşünenler, seçenekleri görecek göze, işitecek kulağa sahip olmayanlar benden söylemesi. Üstelik tek bir seçenek olması hiç seçenek olmamasından iyidir.
6. Her inanı, zaman içinde kendiliğinden değişir. Dolayısıyla bugün sizi engelleyen inanınızı keşfedin ve nasılsa değişeceğini hatırlamaya çalışın. Beş yıl sonra değişecek bir inanı yüzünden bugün niçin sıkıntı çekesiniz?
Bu madde en çok evlilik ve çift terapilerinde dikkatimi çekiyor. Bundan üç yıl önce kendisine göre önemli bir nedenle eşinden ayrılan kişi, birkaç yıl sonra ayrılma gerekçesini çok basit bulabiliyor. Şimdiki aklı olsa, şimdiki gibi düşüneceğini bilse asla eşinden ayrılmayacağını söylüyor. Üç yıl önce koltuk rengi için ayrılmak çok önemli görünürken, üç yıl sonra eşyanın o kadar önemli olmadığı, önemli olanın eşler arasındaki farklı ilişkiler olduğu inanısı gelişiyor. Bu arada olan evliliğe oluyor tabii.
7. Mevcut yaşadıklarınızdan memnun değilseniz, artık bazı şeyleri değiştirmeniz gerektiğini anlamalısınız. Çünkü inandığınız doğrular yeterli gelmemeye başlamış demektir. Yeterli gelen inanılar sizde huzur oluşturur. İnandığınız değer etkisini yitirmeye başlamışsa huzursuz olursunuz. Dolayısıyla sizi memnun etmeyen tercihleri, düşünceleri değiştirmeniz gerektiğini bilmelisiniz.
...
Hayatınızı etkileyici bir yolculuk gibi düşünün. Yolculukta kimi zaman hızlı bir araca bindiğinizi, kimi zaman yürüdüğünüzü, kimi zaman dağ bayır tırmandığınızı, kimi zaman denize daldığınızı, kimi zaman kırlarda gördüğünüz çiçekleri kokladığınızı, kimi zaman çöplüklerin yanından geçmek zorunda olduğunuzu, kimi zaman bataklığı saplandığınızı, kimi zaman gökyüzünde özgürce uçtuğunuz...
Hep aynı manzarayı izlemek ister miydiniz? 75-80 yıl boyunca -artık ömrünüz kaç yılsa- yolculuk yapıp, hep aynı yerlerden geçmek ister miydiniz?
İstemezdiniz!
İnsan hep yenilik ve değişiklik istiyor. Huzur bulduğu ortamdan bile sıkılıyor. Çünkü kesintisiz huzur sinir bozuyor. Bazı zamanlarda huzur travmatize olup, işler ters gidince, geçmişteki huzurun kıymeti biliniyor.
İnsan sahip oldukları nedeniyle mutlu değil bence. Sahip olduğu ve farkına varmadığı hediyeleri kaybedip, onlara yeniden kavuşunca çok mutlu!
Sevgiyle kalın...
Mehtap KAYAOĞLU .
Psikolojik Danışman &Psikoterapist.