Söz Kusursuzdur Ağızdan Çıkadek
Neye emek verdiyse insan, gün olur o çıkar heybesinden. Zamanını sen bilemezsin ama o ulaşır sana adresinden. Güzellik ekersen güzellik bulursun. İyilik yaparsan iyilik bulursun. Diyelim ki haset ettin, kem baktın komşuna. Devran döner de kemlik dikilir karşına. Bir müşkülüne koştun mesela darda olanın. Sıkıntılı gününde eli böğründe kalanın. Ay geçer yıl geçer, senin de bir gün başkasına işin düşer. Koşar gelir, kalbi salih olanlar üçer beşer. Payın yok mu sanırsın bu neticede? Var elbet, ettiklerin öylece duruyor heybede. Böyledir bu dünya, ne ekersen onu biçersin. Ömürlük kâsene ne koyarsan onu içersin. Kâse senin niyetini bilir. Doğramış isen kaşığına gelir.
Evet, heybe dedik ama öyle kolayca dolmaz bu mübarek. Biraz zaman biraz da sebat gerek. Bugün ektiğim hemen yarın çıksın dersen olmaz. Acele eden meyvenin dalına kuşlar konmaz. Ümidini hiç yitirmeden, azimle yürümek lazım bu uzun yolda. Sonu hayırla gelir elbet, sen niyet edip ilk adımı attıktan sonra. Heyben omzunda, duan dilinde. Nasihatler kulağında, azmin gözünde. Gerisi kader kısmet, çok da hesap kitap yapmamalı. Neden niçin nasıl diyerek boş yere kendini kurmamalı. Sezmek dediğin haktan bir hidayet. Sabır selamet, ivmek melamet.
Matah bir şey değildir acele, başını derde salar. Sen işler yolunda gidiyor bilirken o seni kaptan kaba koyar. Bir an evvel en yüksek mertebeye ulaşacağım sanırsın. Yürümeyi, koşmayı bırakır da işi uçmaya kadar vardırırsın. İstersin ki kanatlarım olsun, varayım varacağım yere. Elimizde imkânlar mevcutken oyalanmak niye? Bazen dinçliğine güvenirsin bazen enerjine. Bazen emeğine sırtını yaslarsın bazen gençliğine. Karınca gibi çalışıp tez elden yükselmeyi dilersin. Geceni gündüzüne katıp bunu bir de kâr bellersin. Amacına elbet ulaşır insan, zor değil tahmin etmek. Ancak fazla hırs, erken son demek! Ayakların hızlandıkça bir adım daha yaklaşır sana ahir. Ahir ki karşına dikilmiş sırçadan bir zahir. Ey insan, nedir bu aşırı hırsa düşkünlük hâli? Karıncanın kanadıdır zevali.
Bilmeyene anlatmak güçtür elbette, başlangıç ne son ne. Gel idrak et, aklını başına topla sen de. Aynaya bakmak yerine başkalarına kulp takarsan olmaz. Kusuru elde görüp hep özünü aklarsan, feraset seni bulmaz. Binbir bahane üreterek nasıl da düze çıkartırsın kendini. Her seferinde suçlu başkasıdır güya, bir şekilde ispatlarsın aksini. Kıyafetin sökülür, kumaştadır kabahat. Kumaşı onarmadan acıma hiç çöpe at. Ayağın taşa takılır, ya taştadır sorun ya ayakkabıda. Ya yol engebelidir, güzergâh hatalıdır ya da. Kusuru olan kendini değil eli açık eder. Yılan, kendim eğri değilim, deliğim eğri der.
Hakkaniyet kelimesinden bahis açmak isterim biraz da. Hassas bir terazidir adalet, ne bir zerre az ne de fazla. Hakka uygunluk deyince ne gelir aklına? Doğruluk ve dürüstlükten bir urba geçirmek değil midir sırtına? Ancak sen kurnazlık eder de hep bana dersen olmaz. Bencil insanın kalbinde merhamet, sırtında urba durmaz. Az az vereyim, çok çok gelsin der kimisi. Bire beş ister mal canlısı. Bir çöpü dahi kıymete bindirir de dirhem dirhem satar. Taneyi bile boşa götürmez de sineğin yağını hesaplar. Aldığı bir okka yağ, sattığı bir fiske tuz. Verirken saydığı dokuz, alırken saydığı otuz. Bir vereyim de karşılığında bin alırım diye umar açıkgöz! Bilmem ki ne uslandırır onu, yola getirir hangi söz?
Kurnaz insan iflah olmaz da kaygısız davranan olur mu hiç? Kıpırdamadan yatan yosunlu taştan pay biç! Rahat insan hep başkasından umar, taş atıp da kolunu yormaz. Emeksiz erişmek ister muradına, tüyünü bile kıpırdatmaz. Nevalesi ağaçlardan, rayihası güllerden. Denesi ellerden suyu göllerden. Güneşte ısınır, yağmurda yıkanır. Çayırda dinlenir, dereden sulanır. Rahatça yaşam sürmek derler bir de bunun adına. İş güç hak getire, çoktan varmışlardır miskinliğin tadına. Gel keyfim gel, çalışıp da neden yorsun kendini? Yok yere coşup da neden yıksın bendini. Velhasıl kelam, tembel insanın çoktur bahanesi. Dilinden hiç eksik etmez, boldur onun teranesi.
Öyle her söz her kulağa söylenmiyor. Her ağızdan çıkan, can kulağıyla dinlenmiyor. Usulünce serpiştirmek münasiptir cümleleri. Nezakettendir, usulünce dinlemek sözü söyleyeni. Bazen basireti bağlanıverir insanoğlunun, kem söz düşer dile. Kırılır nice gönüller de söyleyen fark etmez bile. Hatasız kul olmaz, bunu bilir bunu duyarız. Ancak söz söyleyende de biraz izan çokça feraset ararız. Her aklımıza eseni öyle ulu orta dillendirmek uygun durmaz. Birçok kez düşünüp bir kere söylemek bizleri hiç yormaz. Hazır aklıma düşmüşken söyleyip kurtulayım deme. Ağzıma geldi diye söyleme, önüme geldi diye yeme. Belki bir kırılan olur ya da gücenir duyduklarına. Sorumluluk istemez mi gün yüzüne çıkmış bir söz, bir sırrı ifşa! İster elbette, dile ölçü gerek. Söz kusursuzdur, ağızdan çıkana dek.
Gülşen Ünüvar
Pedagog