Allahü Tealanın Nimetlerine Kamil Manada Şükretmeli
“İki [büyük] nimet vardır ki, insanların çoğu bunlarda hep aldanırlar. Bunlar: Sağlık ve boş vakittir.”
Allahü teâlâ, insanlara muhtaç oldukları her türlü nimeti lütfetmiştir. Akıl, vücut uzuvları, eşler, çocuklar, hava, su, kâinâttaki her şey, insanların hizmetine verilmiştir. Cenâb-ı Hakk, Kur’ân-ı hakîminde, bu nimetlerin sayılamayacak kadar çok olduğunu beyân buyurmaktadır:
“O, size, istediğiniz her şeyden verdi. Allah'ın nimet[ler]ini sayacak olsanız, sayamazsınız. Doğrusu insan çok zâlim, çok nankördür!” [İbrâhîm, 34]
Burada mühim olan, Allahü teâlânın bizlere verdiği nimetleri yerli yerinde kullanabilmemizdir.
Allahü teâlânın bizlere ihsân buyurduğu sonsuz nimetlerine şükretmeli; O’nun dînine hizmet ve kullarına yardımda kullanmalıyız. İlmi olan ilminden, makâmı olan makâmından, mâlı olan da mâlından diğer insanları faydalandırmalıdır.
Büyük âlim ve velîlerden İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh) “Vakitleri çok kıymetli ganîmet bilmelidir” buyurmuştur...
Şüphe yok ki, günümüz şartlarında takrîbî 70-80 senelik bir insan ömrü içerisinde, 1 sene çok mühim bir zamân dilimidir. Çünkü bir “Gün”: 24 sâat, 1.440 dakîka, 86.400 sâniyedir. Bir mîlâdî yıl da: 4 mevsim, 12 ay, 52 hafta, 365 gün ve 8.760 sâat [yani 525.600 dakîka]dır. Bilindiği gibi zaman artırılamayan, başka bir vakte taşınamayan, ödünç alınamayan, durdurulamayan ve kendi mecrâsında akıp giden bir unsurdur.
Sevgili Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurmuştur ki:
“İki [büyük] nimet vardır ki, insanların çoğu bunlarda hep aldanırlar. Bunlar: Sağlık ve boş vakittir.” [Tirmizî]
Bir hadîs-i şerifte de: “İki günü birbirine eşit olan aldanmıştır” buyurulmuştur.
Yine Resûlullah (aleyhis-salâtü ves-selâm) "Yarın yaparım diyenler helâk oldular" buyurmuştur.
Allahü teâlâ, bütün kullarının, îmân etmelerini, ibâdet yapmalarını, verdiği nimetlere şükretmelerini, güzel ahlâka sâhip olmalarını, kendi aralarında kardeşçe yaşamalarını, birbirlerine yardımcı olmalarını istemiş ve bunları emretmiştir.
Bizler, kendimiz, âilemiz, milletimiz, Müslümânlık ve insanlık için ne gibi faydalı işler, güzellikler, hayırlar, fedakârlıklar yaptığımıza bakmalıyız.
Silsile-i aliyye büyüklerinden Ubeydullah-ı Ahrâr (kuddise sirruh) "Tasavvuf, ehemmi mühimme tercîh etmek; vakti en değerli olan şeye sarf etmektir" buyurmaktadır.
Bizler, geçmiş günlerimize yönelik bir muhâsebe ve murâkabe yapmalıyız. İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi aleyh) de, “bir Müslümân, her akşam yatağına girince, o günün muhâsebesini yapmalıdır” buyuruyor. Esnâflar, dükkânlarında her akşam kasayı kapatırlarken bunu yapmaktadırlar.
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.