* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Ana Baba Hakları  (Okunma sayısı 358 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ana Baba Hakları
« : Nisan 13, 2020, 03:00:15 ÖS »
Ana Baba Hakları

 “Ana-babası günâh işleyen evlâd, sert konuşmadan, bunlara bir defa nasîhat ederler. Kabul etmezlerse susarlar. Onlara dua ederler”
 
“Dînimizde ana-babanın hakları çok önemli olduğu için, onların sözlerini dinlemezsem günâha girmiş olur muyum?” diye suâl soranlar oluyor.

Hemen belirtelim ki, dîne uymayan ve çocuğunu İslâmiyet'e uygun yetiştirmeyen ana-babanın, evlâdı üzerinde, dînimizin bildirdiği ana-babalık hakkı yoktur.

Sâdece büyütme, yedirip içirme gibi hakları vardır.

Mukaddes dînimizde, İslâm âlimlerinin kitaplarında, “Ana-baba kâfir iseler, onları kiliseden, meyhâneden, sırtta taşıyarak bile, geri getirmek gerekir” deniliyor. Onların iyiliği için, “Kiliseye gitmeniz yanlıştır. Ben getirmem, gittiğiniz gibi geri gelin” denilmez.

Yine dîn kitaplarında, “Ana-babası günâh işleyen evlâd, sert konuşmadan, bunlara bir defa nasîhat ederler. Kabul etmezlerse susarlar. Onlara dua ederler” buyuruluyor.

Onların iyiliğine diye, sık sık ikaz yapılmazlar. Ana-babanın iyiliği için, onlara sert davranan, rızâlarını almış olmaz, aksine onları üzmüş olur. Tâbiîn-i kirâmın en büyüklerinden olan büyük âlim ve velî Hasan-ı Basrî hazretleri, “Âlim bir evlâdın ana-babası kâfir olsalar, kuyudan su çekmeleri için ona muhtaç olsalar, o da birkaç kova çektikten sonra, öf dese, bu sebeple bütün amellerinin sevâbı yok olur” buyuruyor. Şu hâlde, ana-babanın iyiliği için de, onlara sert davranmak câiz değildir.

Ana-baba zâlim olup, evlâda zulmetseler de, günâh işlemeyi emretseler de, yine onları üzmek câiz olmaz.

Günâh olan emirleri yapılmaz, ama yine de onlara sert konuşmak, üzmek câiz olmaz.

Eshâb-ı kirâmdan Alkame’nin menkıbesinde, Peygamber Efendimiz, onun annesine, oğluna hakkını helâl etmezse, Cehennemde azap çekeceğini bildiriyor. Ama ebedî azaptan bahsedilmiyor. Sâlih ana-babaya isyân etmek harâmdır, ama küfür değildir. İşlenen her günâh, Allahü teâlâya bir isyândır. Günâh işlemekle insan kâfir olmaz.

Son nefesinde Kelime-i şehâdet getiremeyen de kâfir olarak ölmez. Ehl-i Sünnet itikâdında, amel îmândan bir parça değildir, yani insan ne kadar büyük günâh işlerse işlesin, kâfir olmaz. Zerre kadar îmânı olan, sonunda Cennete girer.

Kalb krizi, trafik kazası, bir bombanın patlaması gibi sebeplerle Kelime-i şehâdet getiremeden veya uyurken ölen Müslümân, îmânsız ölmüş olmaz. Ânîden ölüp de, son sözünün Kelime-i şehâdet olmaması ona zarar vermez. İki hadîs-i şerîf meâli şöyledir:

“Ânîden ölmek, müminlere rahmet, fâcirlere ise üzüntüdür.” [Beyhekî]

“Ânî ölüm, müminlere râhat, kâfirlere ise azaptır.” [Taberânî]

Fâcir, yani kötü kişi, ânîden ölmeyip de, hastalık çekerek ölürse, günâhlarına tevbe etme imkânı vardır. Kâfir olan da, îmâna gelebilir. Onun için, kâfirlere ve fâcirlere ânî ölüm, iyi değildir. Fakat sâlihlerin ansızın ölmeleri, onlar için bir nimet olur. Aylarca veya yıllarca hasta yattıktan sonra ölmek çok sıkıntılı olur. Ama bu sıkıntılar, çoğunun sonsuz saâdetine sebep olabilir.

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Ana Baba Hakları ne Demektir
« Yanıtla #1 : Nisan 13, 2020, 03:05:25 ÖS »
Ana Babaya Saygı ne Demektir?

Sâlih ana-babayı râzı eden, Allahü teâlâyı râzı eder. Allahü teâlânın rızâsı, sâlih ana-babanın rızâsındadır.
 
Allahü teâlâ, bir âyet-i kerîmede (meâlen) şöyle buyurmaktadır:

“Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi, ana-babanıza da iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi, senin yanında yaşlanırlarsa, kendilerine öf bile deme, azarlama (ağır söz söyleme), onlarla yumuşak (ve tatlı) konuş!

Onlara acı, tevuzu kanadını ger. 'Rabbim, küçükken onlar beni yetiştirdikleri gibi, sen de onlara merhamet et' diye duâ et.” [İsrâ, 23-24]

Peygamber Efendimiz de, bir hadîs-i şerîfinde (meâlen) şöyle buyuruyor:

“Rabbin rızâsı, ana-babanın rızâsında, gazabı da, ana-babanın gazabındadır.” [Buhârî]

Sâlih ana-babanın ana-babalık hakkı vardır. Çünkü doğru îmânımızı ilk olarak, sâlih ana-babamızdan öğrendik. Onlar bizim ilk mürşidimizdirler. Onun için, sâlih ana-babanın hakkı çok büyüktür. Sâlih ana-babayı râzı eden, Allahü teâlâyı râzı eder. Allahü teâlânın rızâsı, sâlih ana-babanın rızâsındadır. Hadîs-i şerîflerde, “Rabbin rızâsı, babanın rızâsındadır” ve “Cennet, anaların ayakları altındadır” buyurulmuştur.

Ana-baba hakkı çok önemlidir. Neden? Ananın-babanın, günâh olmayan emirlerine itâat etmek farz-ı ayndır.

Sâlih ana-babanın, dîne uygun emirlerini dinlemeyen evlâd, günâha girerler. Peygamber Efendimiz bildiriyor ki:

“Allahü teâlâ, Mûsa aleyhisselâma, 'Âsî olanın sözünün ağırlığı, dünyâdaki bütün kumların ağırlığına eşittir' buyurunca, Mûsâ, 'Yâ Rabbî, bu âsî kimdir' dedi. Allahü teâlâ, 'Ana-babasının sözünü dinlemeyendir' buyurdu.” [Ebû Nuaym]

Zengin evlâdın, fakîr olan Müslümân ana-babaya nafaka vermesi farzdır. Evlâd, zengin babaya bakmaya mecbûr değildirler. Fakîr evlâdın, fakîr babasına nafaka vermeleri farz değildir. Fakat fakîr olan ana-babasını kendi evine alıp, birlikte geçinirler. (Fetâvâ-i Hayriyye)

“Şir’atül-İslâm Şerhi”nde, “Ana-babaya saygı” konusunda, “Ana-babanın önünden yürümek, uygun değildir.

Ana-babasının önünden yürüyen, itâatsiz ve âsîdir. Ancak, yolda eziyet veren şeyler varsa, onları kaldırıp yol açmak için veya başka bir yardım için önlerinden yürünebilir” denilmektedir...

Kâfir veya sapık yahut fâsık ana-babanın, ana-babalık hakkı olmaz; onları büyütme, normal hizmet etme hakkı olur.

Ana-babaya, ana-baba hakkını veren Allahü teâlâdır.

Ancak onlara, kendi emrine aykırı bir hak vermemiştir.

Meselâ onların “Namaz kılma” deme hakları yoktur. Anne ve baba, çocuklarına, “Namaz kılma, oruç tutma, tesettüre riâyet etme, biraz içki iç” diyemezler. Bunları yapmazlarsa, bedduâ edeceklerini söyleseler, ehemmiyeti yoktur.  Allah'a isyân olan bir işte, kula yani ana-babaya ve âmire itâat edilmez. Onların haksız olarak ettiği bedduâlar da geçerli olmaz.

[Yarın da inşâallah ana-baba haklarından bahsedelim.]

Prof. Dr. Ramazan Ayvallı