* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Ayların sultânıyla şereflendik  (Okunma sayısı 255 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ayların sultânıyla şereflendik
« : Nisan 28, 2020, 01:00:45 ÖS »
Ayların sultânıyla şereflendik

Kadir gecesi bütün gecelerin en fazîletlisi, cuma günü günlerin efendisi, ramazân ayı da, bütün ayların sultânıdır.
 
 Bildiğimiz gibi, bazı mekânlar emsâlinden daha mukaddes, bazı insanlar akrânından daha muhterem olduğu gibi, bazı zamanlar da benzerlerine nazaran daha kudsîdir. Kadir gecesi bütün gecelerin en fazîletlisi, cuma günü günlerin seyyidi (efendisi), ramazân ayı da, bütün ayların sultânıdır.

İslâmın beş şartından biri, mübârek ramazân ayında, her gün oruç tutmaktır. Oruç, hicretten 18 ay sonra, şabân ayının 10. günü, Bedir gazâsından bir ay evvel farz oldu.

Peygamber Efendimiz, büyük sahâbî Selmân-ı Fârisî'nin (radıyallahü anh) rivâyetine göre, şâban ayının son günü îrâd ettiği bir hutbesinde buyurdu ki:

“Ey müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece, ki bu Kadir gecesidir, bin aydan daha hayırlıdır (faydalıdır). Allahü teâlâ, bu ayda, her gün oruç tutulmasını emretti. Bu ayda, geceleri terâvîh namazı kılmak da sünnettir.

Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda, farz yapmak gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir.

Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer Cennet’tir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır.

Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftâr verirse, günâhları affolur. Hak teâlâ, onu Cehennem ateşinden âzâd eder. O oruçlunun sevâbı kadar, ona da sevap verilir.”

Resûlullahın bu hutbesini dinleyen Eshâb-ı kirâm dediler ki:

“Yâ Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluyu doyuracak kadar zengin değiliz. Biz bu büyük sevâptan mahrum mu kalacağız?”

Resûlullah (aleyhisselâm), Eshâbına şöyle cevap verdi:

“Bir hurma ile iftâr verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikrâm edene de bu sevap verilecektir. Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası afv ve mağfiret ve sonu Cehennem’den âzâd olmaktır. Bu ayda, emri altında olanların [meselâ işçinin, memurun, askerin ve talebenin] vazîfelerini hafîfletenleri [meselâ patronları, âmirleri, kumandânları ve müdürleri] Allahü teâlâ affedip, Cehennem ateşinden kurtarır.”
 
Peygamber Efendimiz hutbesine devamla şöyle buyurdu:

“Bu ayda şu dört şeyi çok yapınız! Bunun ikisini, Allahü teâlâ çok sever. Bunlar, Kelîme-i şehâdet söylemek ve istiğfâr etmektir. İkisini de, zâten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da, Allahü teâlâdan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden O'na sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyâmet günü susuz kalmayacaktır.”
Sahîh-i Buhârî’deki bir hadîs-i şerîfte de, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmaktadırlar:

“Bir kimse, ramazân ayında oruç tutmayı farz bilir (vazîfe bilir) ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur.”

Bu ayı, âhireti kazanmak için bir fırsat bilip, elden geldiği kadar ibâdet etmeli, Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır. Allahü teâlânın gazabına sebep olabilecek bütün kötülüklerden, harâmlardan sakınmak, îmân, ibâdet bilgilerini, harâmları öğrenmek, kul haklarından sakınmak, varsa helâlleşmek, günâhlardan tevbe etmek lâzımdır.


 Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.