İslâmiyetin Cemiyetteki Hedefi Nedir
İslâmiyet; “medeniyyet sâhibi toplum” meydâna gelmesi için, ahlâk ve cemiyet hayâtında uyulması gereken her şeyi bildirmiştir.
İster “Ülü'l-azim”, ister “Resûl” ve isterse “Nebî” olsun, bütün Peygamberlerin eğitimdeki hedefleri aynıdır. Bu Peygamberlerden bazılarına gönderilen 104 kitaptaki hedef de, insanların dünyâda huzûr ve sükûn içerisinde yaşamaları, iyi-güzel ahlâklı insanlar olmaları, âhirette de ebedî saâdete kavuşmalarıdır.
İslâmiyet; “medenî insan” ve “medeniyyet sâhibi toplum” meydâna gelmesi için, insanlara lâzım olan îmân ve ibâdetleri; iş, ahlâk ve cemiyet hayâtında uyulması gereken her şeyi bildirmiştir.
Bugün insanlığın bunaldığı, çözmekte sıkıntıya düştüğü her şeyin çözüm ve çâresi, bunların içinde vardır. Bugün çok perîşân hâlde olan insanlığın kurtuluşu için, bunlardan istifâde etmelidir. İnsanların doğru yolu bulmaları, ahlâken yükselmeleri, dünyâda ve âhirette huzûra kavuşmaları için, son Peygamber olarak Muhammed aleyhisselâm gönderilmiştir.
Bütün insanlığın buhrân, bunalım, huzûrsuzluk ve kaos içerisinde bulunduğu günümüzde, biz Müslümanlar için, kâinâtın Efendisi Muhammed aleyhisselâmı, lâyıkı vechile beşeriyete tanıtmak bir insanlık, Müslümânlık ve vefâ borcudur.
Bilindiği üzere “Medeniyet”: “Ta’mîr-i bilâd ve terfîh-i ıbâd=Beldeleri îmâr edip, kulları (insanları) refâha (râhat ve huzûra) kavuşturmak” şeklinde ta’rîf edilmektedir.
Şu hâlde medeniyet; memleketleri îmâr etmek; binâlar, yollar, fabrikalar, çeşitli âlât u edevât vs. yaparak memleketleri kalkındırmak; fenni ve her çeşit gelirleri, bütün insanların, yanî ferd, âile, cemiyet ve milletlerin hürriyetleri, râhat ve huzûr içinde yaşamaları için kullanmaktır.
Peygamberlerin vârisleri olan İslâm âlimleri ve Evliyâ-yı kirâm da, hep gıdâ gibi, bütün insanlara lâzım olan iyi fertler, âileler ve cemiyetler teşkîl etmek için uğraşmışlardır.
Hepimizin bildiği gibi sözlükte Ahlâk: “Hulk=Huluk” kelimesinin çokluk şekli olup “insanda yerleşmiş huylar” demektir. Fransızcada: “éthique” ve “morale” kelimeleriyle ifâde edilmektedir.
Bir terim olarak ise Ahlâk: “İnsanda istemeden, kendini zorlamadan meydâna gelen meleke, yani yerleşmiş huy, seciye, tabîat” şeklinde tarîf edilmektedir. İnsanın sözleri, hareketleri ve davranışları, ahlâkına bağlı olarak meydâna gelir.
İnsanlar, iyiliğe, güzelliğe ve yükselmeye elverişli olarak doğarlar. Hiç kimsenin huyu yaratılışındaki gibi kalmaz; iyi veya kötü yönde değişir. Zâten böyle olmasaydı, Peygamberlerin gönderilmesine lüzûm kalmazdı; hâlbuki onlar insanları hep iyiye, doğruya çağırmışlardır. Peygamber Efendimiz, “Ahlâkınızı iyileştiriniz / güzelleştiriniz” buyurmuştur. İlim adamları da çocuklarını terbiye için uğraşmışlardır.
Kötü huylardan kurtulup uzaklaşma, güzel huylar edinme, iyi huylu olma yollarını öğreten ilim dalına “Ahlâk ilmi” denilmektedir. Bu ilim, öğrenilmesi lüzûmlu olan sekiz yüksek dînî [İslâmî] ilimden biridir.