İyi İnsanın Temel Vasıfları
İyi bir insan olmak için, iyi bir Müslümân olmak lâzım. İyi bir Müslümânın ana vasıfları da Kur’ân-ı kerimde ve hadîs-i şerîflerde sayılmıştır.
Umûmî olarak her insan, iyi bir insan olarak anılmak ister... Her âile, bütün âile ferdlerinin iyi insan olmalarını ister... Her devlet de, kendi vatandaşlarının iyi insanlar olmalarını arzu eder...
Ayrıca herkes mutlu olmak ister. Peki, iyi insan nasıl olunur ve nasıl mesut ve bahtiyâr yani mutlu olunur?
İyi bir insan olmak için evvelâ, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına göre yaşamak lâzım. Yani kâmil [olgun] bir Müslümân olmak gerekir. Zâten (hakîkî manada) Müslümân kimse, iyi insan demektir.
Mukaddes dînimiz İslâmiyete göre her insan, elinin altında bulundurduğu kimselerin her türlü hak ve hukûkundan, talîm ve terbiyesinden yani eğitim ve öğretiminden sorumludur.
Demek ki, iyi bir insan olmak için, iyi bir Müslümân olmak lâzım. İyi bir Müslümânın ana vasıfları da Kur’ân-ı kerimde ve hadîs-i şerîflerde sayılmıştır.
Allahü teâlâ, bazı âyet-i kerîmelerde müminleri (inananları, Müslümânları) şöyle tarîf etmektedir:
“Mü’minler, öyle kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalbleri titrer, Allah’ın âyetleri okununca, îmânları kuvvetlenir ve yalnız Rablerine dayanıp güvenirler, namazı doğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden, [Allah’ın râzı olduğu yerlere] harcarlar.” [Enfâl, 2-3]
“Mü’minler, muhakkak kurtuluşa ermişlerdir.
Onlar namazlarını huşû içinde kılar, boş ve lüzûmsuz şeylerden yüz çevirir, zekâtlarını verir, iffetlerini korur, … emânet ve ahidlerine riâyet ederler…” [Mü’minûn 1-8]
“Onlar, Allah’ın ahdini yerine getirir, verdikleri sözü bozmaz, Rablerinin rızâsını isteyip sabreder ve kötülüğü iyilikle savarlar.” [Ra’d, 20-22]
[Furkân sûre-i celîlesinin 63-73. âyet-i kerîmelerinde de müminlerin vasıfları uzunca beyân buyurulmaktadır.]
“[Mü’minler] büyük günâhlardan ve hayâsızlıktan sakınır, öfkelendikleri zaman da kusûrları bağışlar ve işlerini aralarında istişâre ederler.” [Şûrâ, 37-38]
“İnanıp hayırlı iş işleyen[mü’min]lerin kötülüklerini, and olsun örteriz, onları yaptıklarının en güzeli ile mükâfâtlandırırız.” [Ankebût, 7]
“Allah, onların [mü’minlerin] kötülüklerini örter, onlara işledikleri şeylerin en güzellerinin karşılığını verir.” [Zümer, 35]
“Allah, inanıp emirlerini yapan mü’minlere mağfiret ve büyük ecir vadetmiştir.” [Fetih, 29]
Müminlerle, Müslümânlarla ilgili olarak pekçok hadîs-i şerîften bazıları da şöyledir:
“Komşusu, kötülüğünden emîn olmayan, (kâmil) mü’min olamaz.” [Buhârî]
“Halkın elindekine göz dikmemek, mü’minin alâmetlerindendir.” [Dârekutnî]
“Çevrendekilerle güzel komşuluk et ve kendin için sevdiğini, istediğini başkaları için de sev, iste ki [tâm, kâmil] Müslümân olasın.” [Harâitî]
“Mü’min akıllı, basîretli, uyanıktır. Her işte Allah’ın rızâsını gözetir. Acele etmez, ilim sâhibidir, harâmlardan kaçar.” [Deylemî]
“Mü’min lanet etmez, kötülemez, müstehcen konuşmaz ve hayâsız olmaz.” [Hâkim]
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.