Kayıt Ol
Giriş Yap
Menu
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Ara
Giriş Yap
Kayıt Ol
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Ramazan Ayvallı Prof. Dr.
Peygamber Efendimizi Doğru Tanımak
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Peygamber Efendimizi Doğru Tanımak (Okunma sayısı 130 defa)
0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.
fanidunya NET
Administrator
İleti: 7241
Peygamber Efendimizi Doğru Tanımak
«
:
Ekim 18, 2021, 09:12:02 ÖÖ »
Peygamber Efendimizi Doğru Tanımak
Muhammed aleyhisselâmın; hiçbir hareketinde, hiçbir işinde, hiçbir zaman, hiçbir çirkinlik, hiçbir kusûr görülmemiştir.
Cenâb-ı Hak, şüphesiz ki bütün insanlara sayılamayacak kadar çok ni’met, iyilik vermiştir. Ama bunların en büyüğü ve en kıymetlisi, Hazret-i Âdem’den itibâren, insanları ebedî saâdete kavuşturmak için, muhtelif asırlarda, çeşitli coğrafî bölgelere, pek çok Resûl ve Nebî (aleyhimüsselâm) göndererek ve bunlardan bazılarına da, “Kitap”lar ve “Sahîfe”ler indirerek İslâmiyeti, ebedî saâdet yolunu göstermesidir.
Bilindiği gibi, dînde inanılacak altı şeyden [Âmentü esâslarından] dördüncüsü, Allahü teâlânın “Peygamber”lerine inanmaktır.
Peygamberlere îmân etmek, aralarında Peygamberlik bakımından hiçbir fark görmeyerek, hepsinin sâdık, doğru sözlü olduğuna inanmak demektir. Peygamberler, insanları, Cenâb-ı Hakk’ın beğendiği yola kavuşturmak, onlara doğru yolu göstermek için gönderilmişlerdir.
Cenâb-ı Hak, ilk insan olarak yarattığı ve ilk Peygamber kıldığı Hazret-i Âdem’den sonra muhtelif asırlarda, çeşitli coğrafî bölgelere birçok “Peygamber” göndermiş, bazılarına “Kitap” ve “Suhuf” da vermiştir. [Bildiğimiz gibi, bu Peygamberlerden 6’sına “Ülü’l-azm”, 313’üne “Resûl”, 124 binden ziyâdesine de “Nebî” denilmektedir.]
Peygamberlik vazîfelerini görmekte, Peygamberlik üstünlüklerini taşımakta, bütün peygamberler müsâvîdir, eşittir. Fakat Peygamberlerin, birbirleri üzerinde, şerefleri, üstünlükleri vardır. Meselâ, ümmetlerinin çok olması, gönderildikleri memleketlerin büyük olması, ilim ve mârifetlerinin çok yerlere yayılması, mûcizelerinin daha çok ve devâmlı olması ve kendileri için ayrı kıymetler ve ihsânlar bulunması gibi üstünlükler bakımından, âhir zaman Peygamberi Muhammed aleyhisselâm, bütün Peygamberlerden daha üstündür. “Ülü’l-azm olan Peygamberler, böyle olmayanlardan ve Resûller de, Nebîlerden daha üstündürler.
Peygamberlerin her söyledikleri doğrudur.
Onlardan birine bile inanmayan kimse, hiçbirine inanmamış, hepsini inkâr etmiş olur.
Meselâ son Peygamber Muhammed aleyhisselâma inanmayan bir kimse, bütün Peygamberleri inkâr eden kimse ile aynı durumdadır. Bütün Peygamberler, hep aynı îmânı söylemiş, hepsi ümmetlerinden aynı şeylere îmân etmelerini istemişlerdir. Fakat ibâdet ve amelleri, yâni kalple, bedenle yapılması ve sakınılması lâzım olan şeyleri farklıdır.
Allahü teâlâ, bir insanda bulunabilecek, görünür-görünmez bütün iyilikleri, bütün üstünlükleri, bütün güzellikleri, habîbi, mahbûbu, sevgilisi yani en çok sevdiği zât olan Muhammed aleyhisselâmda toplamıştır.
Hiçbir hareketinde, hiçbir işinde, hiçbir sözünde, hiçbir zaman, hiçbir çirkinlik, hiçbir kusûr görülmemiştir.
Resûlullah Efendimiz, târihte olduğu gibi, günümüzde de bütün dünyâ milletlerinin, ilim adamlarının, devlet, siyâset ve fikir adamlarının, ediplerin, târihçi ve askerî şahsiyetlerin alâkasını çekmekte, bunların her biri O’nu biraz inceledikten sonra hayrânlık ve şaşkınlıklarını, dile getirmektedirler.
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.
Kayıtlı
fanidunya NET
Administrator
İleti: 7241
Ynt: Peygamberimizi Layık Olduğu Şekilde Sevmek
«
Yanıtla #1 :
Ekim 19, 2021, 07:24:54 ÖÖ »
Peygamberimizi Layık Olduğu Şekilde Sevmek
Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Bir kimse, beni kendi nefsinden, ehlinden ve bütün insanlardan dahâ çok sevmedikce, îmân etmiş olmaz.”
Şüphe yoktur ki, Allahü tealâyı sevenin, O’nun Resûlü’nü de sevmesi farzdır. Ayrıca onun yolunda olan sâlih kulları da sevmesi lâzımdır.
Resûlullah’ı çok sevmek lâzım olduğu konusunda, pekçok İslâm âlimi birçok kitap yazmıştır.
Her mü’minin Resûlullahı çok sevmesi gerekir.
Onu çok seven, onu çok zikreder, anar, çok över. [Bu da zâten îmânının gereğidir. Çok sevmek, kâmil mü’min olmanın da alâmetidir.
Çünkü, başta “Sahîh-i Buhârî” olmak üzere, birçok hadis kitabında yer alan bir hadîs-i şerîfte, “Bir kimse, beni çocuğundan, babasından ve herkesden dahâ çok sevmedikçe, îmân etmiş olmaz” buyuruldu. Ya'nî o kişinin îmânı kâmil, olgun olmaz.
Hadîs-i şerîfin diğer rivâyetleri de şöyledir: “Bir kimse, beni kendi nefsinden, ehlinden ve bütün insanlardan dahâ çok sevmedikce, îmân etmiş olmaz”, “Beni ana-babasından, evlâdından ve herkesten daha çok sevmeyen, [kâmil] mü’min olamaz.”
Peygamber Efendimizin şâirleri, Câmide, Resûlullahı öven ve kâfirleri kahreden şiirler okurlardı. Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), bunlardan Hassân bin Sâbit hazretlerinin şiirlerini çok beğenirdi; Mescidde bu şâir için bir minber (kürsî) bile koydurmuştur. O, bu minbere (kürsüye) çıkar, Resûlullahı över, düşmânlarını kötülerdi.
Resûlullah Efendimiz de “Hassân’ın sözleri, düşmânlara oktan daha te’sîrlidir” buyururdu.
Söz buraya gelmişken, burada şu husûsu da belirtelim:
“Allah, bir kimseye söz ve yazı san’atı ihsân ederse, Resûlullahı övsün, düşmânlarını kötülesin” hadîs-i şerîfine uyularak, asırlardır Mevlid kitapları yazılmış ve okunmuştur. Türkiye’de her zaman okunan Mevlid kasîdesini Süleyman Çelebi, 15. asırda yazmıştır. Resûlullahı övmek ibâdettir. Mevlid-i şerîf okumak, Resûlullahın dünyâya gelişini, mi’râcını ve hayâtını anlatmak, O’nu hâtırlamak, O’nu övmek demektir...
Resûlullah Efendimizi öven çeşitli “Mevlid Kasîdeleri” vardır. Çok meşhûr olan ve Türkiye’de her zaman okunan “Mevlid Kasîdesi”ni Süleymân Çelebi, tâ 15. asırda yazmıştır. Hazret-i Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, “Mevlid okunan yerden belâlar gider” buyurmuştur.
Mevlid okumaya karşı çıkan bazı kimseler için belirtelim ki, Mevlid-i şerîf okumak demek; şiir olarak Resûlullah’ın dünyâya gelişini, mi’râcını ve hayâtını anlatmak, O’nu hâtırlamak, O’nu övmek demektir... Arap, Fars ve Türk edebiyâtında, O’nun için pekçok “Na’t” yazılmıştır.
Ulemâ-i râsihîn denilen hem zâhir ve hem de bâtın bilgilerinde üstâd ve Peygamber Efendimize vâris olan yüksek İslâm âlimleri, O’nu bütün güzellikleriyle görmüş ve âşık olmuşlardır.
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.
Kayıtlı
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET TARİH, KÜLTÜR, SANAT, EDEBİYAT
KÖŞE YAZARLARI - KARMA
Ramazan Ayvallı Prof. Dr.
Peygamber Efendimizi Doğru Tanımak