Şefâat Konusunda Hak Söz Nedir?
Kur'ân-ı kerimde buyuruldu ki:
“De ki, bütün şefâat Allah’ın kudretindedir. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur…”
Şefâat konusunda, hak ile bâtılı, doğru ile yanlışı birbirine karıştırmamalıdır. Biz bugün ve yarınki makâlelerimizde, inşâallah bunları delîlleriyle birlikte, madde madde yazalım:
1- Kıyâmette bütün şefâat hak ve yetkisi, Allahü teâlâya mahsustur: “De ki, bütün şefâat Allah’ın kudretindedir. Göklerin ve yerin mülkü O’nundur…” (Zümer, 44)
“Allahü teâlâ, şefâat edene ve şefâat olunana izin vermedikçe, O’nun yanında hiçbir şefâatin faydası olmaz.” (Sebe’, 23)
2- Cenâb-ı Hakk dışındaki bâtıl tanrılar, putlar şefâat edemezler: “Allah’tan başka ibâdet ettikleri ortaklarından da kendilerine şefâatçiler bulunmaz…” (Rûm, 13)
“… Sizin O’ndan başka hiçbir yardımcınız yok, hiçbir şefâatçiniz da yok…” (Secde, 4)
“Hiç ben, O’ndan başka tanrılar edinir miyim? Eğer O Rahmân, bana bir keder murâd ederse, o tanrıların şefâati, bana hiçbir fayda vermez ve onlar beni kurtaramazlar.” (Yâsîn, 23)
“O’ndan başka ibâdet edip durdukları şeyler (putlar), şefâat de edemezler; ancak Hakk’a şehâdet eden (dili ve kalbi ile Lâ ilâhe illallah diyen) kimseler müstesnâ…” (Zuhruf, 86)
“Artık bizim için, ne şefâatçiler var. Ne de yakın bir dost” (Şuarâ, 100-101)
“Kureyş kâfirleri, putların kendilerine şefâat edeceklerini söylüyorlar. Onlara de ki: Allahü teâlânın izni olmadan, hiçbir kimse şefâat edemez.” (Zümer, 43)
3- Şefâat erbâbına, şefâat etme hak ve yetkisini veren Allahü teâlâdır: “Allah katında, (âhirette Allah’ın) kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefâati fayda vermez. Nihâyet (şefâat edenle şefâat olunanların) kalplerinden (şefâate izin verilmekle) korku giderildiği zaman:
Rabbiniz (şefâat hakkında) ne buyurdu derler. Şefâat edecekler de: Allah hakkı söyledi, (râzı olduğu kimseler için şefâate izin verdi) derler. O her şeyden yücedir, her şeyden büyüktür.” (Sebe’, 23)
“O gün, Rahmân’ın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnûd olduğu kimselerden başkasının şefâati fayda vermez.” (Tâ-hâ, 109)
“(O gün), şefâat hakkına, ancak tevhîd ve amel-i sâlihle Allah tarafından ahd (söz ve izin) almış olanlar mâlik olacaklardır.” (Meryem, 87)
“Âhirette Peygamberler, melekler ve müminler, dostlarına şefâat ederlerken, müşrikler derler ki: Bugün, bizim ne bir şefâatçimiz ve ne de cândan bir dostumuz var.” (Şuarâ, 100-101)
4- Şefâatçiler de, ancak Allahü teâlânın râzı olduğu, izin verdiği kişilere şefâat edebilirler: “Allah, onların önlerindekini de, arkalarındakini de (yani yaptıklarını da, yapacaklarını da) bilir ve onlar, O’nun rızâ verdiği kimselerden başkasına şefâat edemezler. Hepsi O’nun korkusundan titrerler.” (Enbiyâ, 28)
“Göklerde nice melekler vardır da, Allah dileyip râzı olduğuna izin vermezden önce, şefâatleri hiçbir şeye yaramaz.” (Necm, 26)
5- Kâfirlere, şefâatçilerin şefâatleri fayda vermez: “Fakat (o vakit) şefâat etmesine izin verilenler, kâfirlere şefâat ederlerse, şefâatleri onlara fayda vermez.” (Müddessir, 48)
Prof. Dr. Ramazan Ayvallı.