* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Hayatı arızasız yaşamak için yanlıştan vazgeçmek  (Okunma sayısı 622 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Hayatı arızasız yaşamak için yanlıştan vazgeçmek
« : Mayıs 21, 2017, 03:52:54 ÖS »
Hayatı arızasız yaşamak için yanlıştan vazgeçmek

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

Beslenme, vücudumuzun ana enerji kaynağıdır. Günlük hayatımızdaki fiziksel hareketlerimizden tutun da beyin faaliyetlerimize kadar çok geniş bir alanı etkileyen beslenme, azami önem gösterilmesi gereken konular arasında yer almaktadır. Ancak yanlış olarak uygulanan beslenme alışkanlıkları, hem fiziksel hem de ruhsal olarak bizlere zarar vererek yaşam süremizi ve hayat kalitemizi azaltabiliyor. Bu da hastalıklarla sürekli mücadele etmemize neden olur.

Yanlış beslenme alışkanlıkları arasında en yaygın olanlardan biri, günlük öğün sayımızın 8-10 öğün olması gerektiği düşüncesidir. Oysa beslenme, günde iki öğün olmalıdır! Toplumumuzu 8-10 öğün gibi yanlış bir alışkanlıktan arındırmak lazım. Bu durum, bir arabanın aralıksız 24 saat çalıştırılması gibidir. Her organın istirahat zamanı vardır. Bu da organ hasarına zemin hazırlar ve alınan fazla gıda ise vücutta depo edilerek, insanların enine büyümesini sağlar. İdeal olan, günde 2 öğün beslenmektir.

İbn-i Sina, 'İki öğün sağlıktır, üçüncü öğün hastalıktır' der. Sabah kahvaltısı uygun yapılırsa doğal olarak öğle yemeği ihtiyaç olmaktan çıkacaktır.

Diyet yiyecekler ve işlenmiş gıdalar, en pahalı satılan ve en sağlıklı kısmı alınan ürünlerdir. Bu gıdalardan da uzak durmamız gerekir.  Doğal beslenmek, vücuda giren zararlı gıdaların hastalık yapma riskini azaltır. Yediğimiz gıdaların işlenmiş ve raf ömrü uzun olsun diye katkılı olması, vücudumuza beslenme açısından fayda sağlamaz.  Yanlış beslenme ve işlenmiş gıdaların tüketilmesi sonucunda, alerjiler, kısırlık hipertansiyon, kanser, kalp hastalığı, şeker gibi hastalıklarda da artışa sebep olmaktadır. Obez, karaciğer yağlanması gibi hastalıklarda hormonal olarak insülin yüksekliği ile bu kişilerde östrojen hormonu da yükseliyor, polikistik over sendromu gelişebilmekte, kadınlarda üreme durmakta,  erkeklerde meme büyümesi ve spermin kalitesi ve sayısının azılması gibi sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Taze ve doğal gıdaların tüketilmesi, hastalıklardan korunmamıza yardımcı olan bir etkendir. Doğal gıdaları kendimiz hazırlayıp tüketmeliyiz. Örneğin, evde kendi yoğurdumuzu mayalamak gibi…

Hareketsiz yaşam, alınan gıdaların vücutta depo edilmesine sebep olur. Kendimize uygun zaman ve miktarda sürekli spor aktivitesi yapmak, fazla enerjinin ve toksinlerin vücuttan atılımını hızlandırır.

Yemeklerimizde ağırlıklı olarak tereyağı ve zeytin yağı kullanılması, vücudumuza giren trans yağ miktarını düşürür. Trans yağlar, kızartmalarla meydana gelen yağlardır. İşlenmiş her türlü yağın içindeki trans yağların, zararlı ve kanserojen etkisi vardır.  Artık, halkımız şekere ve trans yağları çokça içeren işlenmiş gıdalara dikkat etmelidir. Böylece hastalık da azalır veya kalmaz.  Mısırözü ve ayçiçeği yağı, çiğ olarak kullanılabilir. Ama ikisi de ısındığı veya kızardığı zaman, aşırı miktarda trans yağ oluşmaktadır. Margarin haline gelince de, katı ya da sıvı olsun, içi trans yağ doludur. Yemek yaparken tereyağı, zeytinyağı veya fındık yağı kullanmak gerekir, çünkü bunlar ısıya dayanaklıdır ve hemen bozulmazlar. Bu yağlar yanmadıkça, trans yağ oluşmaz. Bunlarla kızartma yaparsak hemen kanserojen olur. 'KIZARTMA HİÇ YOK' "Kızartma bitti, hiç yapılmayacak, çünkü kızartma trans yağ demektir.

Balık ızgara, fırın, buğulama şeklinde yenilebilir. En sağlıklısı bunlardır. Aslında yiyecekleri  pişirirken ya da tüketirken, tehlikeli hale biz getiriyoruz. Karbonhidrat ile protein tüketimi ne kadar az yapılırsa, vücuda binen yük de o kadar azalır. Et yanında buğday ve patates kızartması gibi yiyecekler yenmesi, etin toksit yükünü arttırır.

Yaşımız ilerledikçe hareketliliğimizin azalmaması lazım. 50 yaşından sonra 6-7 öğün yemek, tamamen sağlıksızdır. Çünkü harcamıyorsunuz, ihtiyacınız da kalmıyor. Metabolizma yavaşlamış oluyor.  Bu durumda bir köşeye çekilip emeklilik yaşamaya çalışmak, hastalıklara davetiye çıkarır.           

Su içme alışkanlığımızı arttırmamız gerekir. İçtiğimiz veya yediğimiz sıvı gıda, çay ve meşrubatlar, vücudumuzda su olarak kullanılmazlar. Suyu 24 saate yayarak içmek gerekir.  Ancak yemek sırasında ve yemekten sonraki 1 saat içinde su içilmez ise vücudumuz sindirimi daha rahat gerçekleştirir. Su içerseniz, mide asidini sulandıracağından, hazımsızlığa neden olur. Her gün azar azar ve yudum yudum 2-4 litre, arası vücut kilosuna göre,  su tüketilmelidir. En önemli kriter, idrar rengi, açık limonata renginde olacak. Öyle değilse vücuda yeterli su girmiyor demektir. Bu nedenle de bağırsakların çalışması zorlaşır.  İşte bu sebeple, toplumda en büyük sorunlarından biri de kabızlıktır. Kabızlık ise, metabolizmanın bozulduğunun en basit ve en önemli belirtisidir.

Kabaca bazı alışkanlıklarımızı ele aldık. Sadece bunları yapmak bile sağlık yönünden  hayatımızda bir rahatlama sağlar.

Ayrıca sürekli tükettiğimiz, yerken zevk aldığımız ve sağlıklı olduğunu düşündüğümüz birçok besin maddelerinin vücudumuzla uyumsuzluğu da söz konusu olabilir. Bu duruma, “gıda intoleransı” denir. Örneğin çok sağlıklı olduğunu düşündüğümüz yumurta, süt, et çeşitleri, domates vb. eğer vücudumuz tarafından sindirilemiyor ise (intolerans varsa), vücudumuz bu gıdaların içindeki proteinlere karşı tepki vermeye başlar. Bu olumsuz etki yani Gıda İntoleransı, vücutta kilo almaya yol açmasından birçok kronik rahatsızlığa kadar olumsuz etkilere yol açar. Bu konuyu bir sonraki yazımızda daha geniş ele alacağız.

Acıkmadan yemeyen, doyduğu zaman yemeyi bırakabilen bir insan olmamız ve yüksek kaliteli yaşam dileğiyle…

Dr. Ali Çakmak

Akupunktur Uzmanı

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]