Çocuk ve Sağlık
Çeşitli otoriteler tarafından sağlığın pek çok tarifi yapılmıştır ve yapılmaktadır. Ancak, genel tasvip gönen en kapsamlı tarif şöyledir:
"Sağlık; yalnızca hastalık ve sakatlığın olmayışı, yani biyolojik açıdan vücudun hasta ve sakat olmaması hali değil, aynı zamanda aklen., ruhen ve sosyal yönden dengeli ve uyumlu olmayı gösteren bir iyilik halidir."
Demek ki; sağlığın maddî ve manevî iki cephesi vardır. Çünkü insan, ahlaken ve ruhen iyi ve dengeli olmadan sadece bedenen zinde olmakla sağlıklı olamaz. İşte bu şekildeki bir sağlık, Cenâb-ı Hakk’ın insana bahşettiği en büyük ve en kıymetli bir sermayedir.
Sağlıklı fertlerden müteşekkil toplumlar sağlıklı olduğu gibi, sağlıklı toplumlar da sağlıklı fertlerin yetişmesine uygun ortam hazırlarlar. Bu bakımdan çocuğun maddî ve manevî yönden arzu edilen bir şekilde yetişebilmesi için, aile, sokak, okul ve sosyal çevrenin önemi çok büyüktür. Çünkü gül bahçesinde gül yetişir. Bataklıkta gül bitmez.
Çocuklarımız, bedenî ve ruhî gelişmesi bakımından korunması gereken ilahî bir emanettir. Onu sadece sevmek yetmez. Sağlıklı gelişmesine uygun ortamı hazırlamakla da mükellefiz. Psikologlara göre, çocukluk dönemlerinde çocuk-ebeveyn ilişkileri bozuk bir aile ortamında yetişenler, yetişkin çağlarında bazı sinirsel ve psikolojik bozukluklara ve buna bağlı olarak deprasyon, şizofreni, astım, egzema ve ülser gibi maddî rahatsızlıklara da maruz kalabilmektedirler.
Maddî manada sağlığı koruyucu ve sağlıklı çocuklar yetiştirici tedbirlerin alınması şart olduğu gibi, ruhu, zihni, gönlü ve düşüncesi sıhhatli nesillere sahip olabilmek için de aile, toplum ve devlet olarak üzerimize düşen her türlü görevi, vakit geçirmeden büyük bir dikkat ve itina ile yerine getirmek zorundayız. Gelecekte korkunç bela ve musibetlere maruz kalmamak ve istikbalimizden emin olabilmek için, maddeten ve manen sağlıklı ve güçlü bir nesil yetiştirmek, en önemli gaye ve hedeflerimiz arasında olmalıdır. Bu, çok önemli dînî, millî ve sosyal görevlerimiz arasındadır.
Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle "dünya hayatının ziyneti" (Kehf: 46) olan, ailenin ve cemiyetin temel taşı mesabesindeki çocuklarımızı içki, kumar, eğlence salonları, şans oyunları, kahvehaneler, yıkıcı ve müstehcen yayınlar gibi neslimizi olumsuz yönde etkileyen zararlı etkenlerden korumaya çalışmalı ve bu konuda millet olarak topyekün bir seferberlik ilan etmeliyiz.
Peygamberimiz (S.A.S.)’in: "Hepiniz çobansınız. Hepiniz maiyetinizde bulunanların hukukundan sorumlusunuz." emri gereğince, yeni neslin maddî ve manevî sorumluluğu, millet olarak hepimizin üzerindedir.
Şunu unutmayalım ki, çocuk bir gül gibidir. İyi bakılırsa açar ve güzel kokular saçar. Aksi halde solar ve yok olur. Maddî olarak çocuklarımıza ihtiyacı olan herşeyi versek de, manevî ve ahlakî sağlıktan mahrum bıraktığımız takdirde gerçek mânâda görevimizi yapmış sayılamayız.