HASTALIĞIM HASTALIK OLMASIN
Hiç etrafınızda sürekli hasta olduğunu düşünüp doktor doktor gezen ama fiziksel olarak hiçbir tanı konulamayan yakınlarınız oldu mu ya da bu soruyu size yöneltsem sizin de belirtilerini hissettiğiniz hastalıklar olduğunda sürekli bunun üzerine düşünüp orantılı olmayan bir şekilde kaygı yaşadığınız ve sürekli herhangi bir fiziksel tanı konulamasa ya da hafif belirtili bir hastalık tanısı alsanız da çok fazla endişe yaşayıp değişik doktorların yolunu tuttuğunuz oldu mu?
Hepinizin yukarıda sorduğum sorulara farklı yanıtları olabilir, hatta biraz kafanız da karışmış olabilir. Eğer yukarıda yazılanlar size yabancı gelmiyor ise sizi “Hipokondriazis” kavramı ile tanıştırmak isterim. Biraz daha kafanız karışmışsa bu hastalığı, Türkçe karşılığı olan “Hastalık Hastalığı veya Hastalık Kaygısı Bozukluğu” olarak ele aldığımızı da paylaşmış olayım.
Şimdi bana bu nasıl bir hastalıktır diye sorduğunuzu duyar gibi oluyorum. O zaman gelin aşağıdaki tanıma bir göz gezdirelim:
Hastalık Kaygısı Bozukluğunu, kişinin vücut semptomlarını yanlış yorumlamasına bağlı olarak, ciddi bir hastalığı olacağı korkusunu veya ciddi bir hastalığı olduğu düşüncesini taşıyıp durması ile karakterize olan bir psikiyatrik rahatsızlık olarak tanımlayabiliriz. Hafif bir fiziksel anormallik varsa bile kişinin kaygısı yaşadığı duruma göre belirgin olarak aşırıdır. Genellikle bu kişiler gittikleri doktorların yeterli tıbbi değerlendirme yapmasına ve kendilerine güvence verilmesine rağmen zihinlerindeki bu hastalıkla alakalı düşünceler yaşadıkları endişe ve kaygıdan ötürü sürüp gitmektedir. Hatta tam tersi olarak kişi kendi düşünceleri ile çelişen bir tıbbi değerlendirmeden kaçmak için doktor veya hastanelerden de uzak durabilir; yani bu durum kişinin inancını korumaya, aynı düşünce biçimini sürdürmeye devam etmesine yardımcı olması açısından da gözden kaçmaması gereken bir süreçtir.
Bu hastalıkta uğraşılıp durulan düşünceler, mide bağırsak hareketleri, terleme vb. gibi doğal vücut işlevleri ile ufak bir sızı, arada öksürme vb. gibi önemsiz sayılabilecek fizyolojik rahatsızlıklarla veya yorgun kalp, sızlayan damarlar vb. gibi belirsiz fiziksel semptomlarla ilgili olabilir. Kişi bu belirtileri ya da bulguları kuşkulandığı hastalığa bağlar ve bunların anlamı, gerçekliği ve nedenleri üzerinde durur. Sürekli olarak sağlığı ile ilgili çok yüksek düzeyde bir kaygısı vardır ve kişi yaşadığı veya yaşadığını düşündüğü sağlık durumu ile ilgili olarak kolaylıkla korkuya kapılır. Yukarıda da yazıldığı gibi tekrar tekrar yapılan doktor muayeneleri, tanısal testler ve kişiye hekiminin güvence vermesi kişinin bedensel hastalıkla ilgili endişelerini veya yaşadığı sıkıntıyı ortadan kaldırmaya yetmez. Örneğin, kalp hastalığı olduğu düşünceleri ile uğraşan bir kişinin birçok defa yapılan fizik muayenesinde, EKG’sinde ve yapılan diğer tetkiklerinde herhangi bir bulgu bulunamaması kişiyi tatmin etmeyecektir.
Hastalık Kaygısı Bozukluğunu yaşayan kişiler, hastalık hakkında okudukları veya duyduklarından, birinin hastalandığını öğrenmelerinden ya da kendi vücutlarında olup bitenlerden dehşete kapılabilirler.
Kişinin, korktuğu hastalıkla ilgili düşünceleri çoğunlukla kişinin benlik algısına yerleşir, çevresi ile olan iletişiminin başlıca konusu haline gelir ve yaşamındaki bütün stres yaşadığı durumlara karşı gösterdiği bir tepki biçimini alır. Yani kişinin yaşadığı bu durum bir süre sonra strese karşı verilen bir karşı koyuş olarak da ortaya çıkmaya başlayabilir.
Sonuç olarak bu hastalık en az diğer psikiyatrik hastalıklar kadar önemli ve ele alınması gereken bir hastalıktır. O nedenle kendinizde böyle bir rahatsızlık hissediyorsanız, en yakın zamanda bir Psikiyatri Uzmanına mutlaka başvurmalı bununla birlikte terapi ve psikolojik destek alma noktasında ise Psikologlardan da yardım almaktan çekinmemelisiniz. Huzurla kalın…
Ayşe Nurcan Özüçağlayan.
Klinik Psikolog.