Ruh Sağlığı İhmale Gelmez
Eskiden ‘canım sıkılıyor’ diye mızmızlanırdı çocuklar. Artık ‘stresliyim’ diyorlar. Çok üstlerine giderseniz ‘depresyondayım’ diye ekliyorlar.
Korkmanıza gerek yok, onlarınki numara. Sizden ve diğer yetişkinlerden duyduklarını tekrarlıyorlar sadece. Ama ya siz? Çağımızın en yaygın üç ruhsal rahatsızlığıyla sizin aranız nasıl?
Ruh hastalıklarıyla akıl hastalıkları arasında bir bağlantı olmadığı iddia edilemez. Ancak ruh hastalıklarının tedavisi genellikle mümkün oluyor ve de zamanında tedaviye başlanırsa kısa sürede geçiştirilmesi mümkün. Akıl hastalıkları için aynı iddiada bulunmak imkansız. Ruh sağlığının bozulduğundan kuşku duyulan kişilere bir psikiyatra baş vurmaları önerildiği zaman o kişilerin ‘Ben akıl hastası değilim’ şeklinde tepki göstermelerine sık sık tanık oluyoruz. Oysa, ruh sağlığı ile akıl sağlığı ayrı konulardır ve de psikiyatra başvuran kişiye akıl hastası gözüyle bakılmaması gerekir. Ruh hastalıklarına yakalanmamak için alabileceğimiz önlemler yok mu? Elbette var. Fakat bu önlemlerin varlığını bilmek yeterli değil. Asıl mesele onları uygulamayı başarmakta.
Stresi yönetmeliyiz
Hayatı bize zehir eden ruhsal sorunlardan örneğin depresyon ve panik ataklar gibi sorunlardan uzak kalabilmek için öncelikle stresin hayatımıza yön vermesini engellemeliyiz. Sinir gerginliği, bir hastalık değildir, bir belirtidir, beynin strese karşı açtığı savaşın bir göstergesidir.
Stres, her bireyde farklı düzeylerde kendini gösterir. Aslında stres, 21’inci yüzyılda yaşamanın bir yan etkisi olarak karşımıza çıkıyor. Bazı kişiler, stresi daha kolay yenebiliyorlar. Bazıları ise ruh sağlığımızı ciddi bir biçimde tehlikeye sokan şeytan üçgeninin birinci ayağı stresin kölesi oluyorlar.
Stresin tuzağına düştüğünüz zaman fiziksel ve ruhsal davranışlarınızda büyük değişimler yaşayabilirsiniz. Endişe ve sürekli karamsarlık aşırı stresin baskısı altında olduğunuza işaret sayılır. Aşırı terleme, kalp ve nabız atışlarının hızlanması, göğüste ağrı, kusma isteği, kan basıncının yükselmesi ve boşaltım sisteminin çalışmasındaki aksaklıklar, aşırı stresin fiziksel belirtileri sayılıyor.
Aşırı istekleri karşılayamamanın getirdiği kontrol edilemeyen dış baskılar olarak da tanımlayabileceğimiz stresin ruh sağlığımızı bozmasına izin vermemeliyiz. Stresten kurtulmak için kararlı olmak yeterli. Büyük bir kararlılıkla alabileceğiniz önlemler, sizi kısa sürede stresin etkisinden kurtarır.
Depresyon ayrı karamsarlık ayrı
Depresyon, vücudu, ruh halini ve düşünceleri etkileyen bir ruhsal sorundur. Kişinin beslenme ve uyku düzenini etkiler, ayrıca kişinin kendisi hakkındaki düşüncelerine hükmeder. Depresyon ile zaman zaman karamsar düşüncelere kapılmayı aynı kefeye koymamalıyız. Depresyona giren kişilerin karamsarlıktan kurtulmaları kolay olmaz. Karamsarlık bu kişiler için bir yaşam biçimine dönüşür, Eğer tedavi edilmezse, depresyon haftalarca, aylarca hatta yıllarca kişiyi etkisi altında tutar.
Diğer hastalıklarda olduğu gibi depresyonun da farklı türleri var. Depresyonun şiddeti ve tedavi süreci de türüne göre değişir.
Yaşlılarda depresyon
Yaşlıların karamsarlığa kapılıp depresyona girmelerini normal bir gelişme sayanlar da ne yazık ki var. Oysa yaşlıların büyük bir bölümü, hayatlarından şikayet etmek istemiyorlar. Yaşlı bir kişinin depresyona girmesini normal karşılayıp tedaviye yönelmemek çok yanlıştır. Bu hatanın cezasını o kişinin tüm yakınları ödemek zorunda kalabilir. Yaşlıların depresyon tedavisine önem vermek gerekiyor.
Beynimizdeki şeytan üçgeni: stres-depresyon-panik atak
Ninelerimiz dedelerimiz, stres sözcüğünü belki de hiç duymamışlardı. Ama onların torunları olan bizler için durum çok farklı. Stres, hayatımızın istenmeyen ama hiç eksik olmayan bir parçası. Biraz da çağımızın koşullarıyla sinir sistemimiz etkileniyor, sürekli gerginlik içinde yaşıyoruz. Sinirlerimizin keman teli gibi gergin olması, bazı ruhsal sorunlara yol açıyor.