* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Resûlullah Efendimizin Taziye Mektubu  (Okunma sayısı 207 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Resûlullah Efendimizin Taziye Mektubu
« : Temmuz 19, 2020, 02:47:11 ÖÖ »
Resûlullah Efendimizin Taziye Mektubu

“İyi bil ki, ağlamak, sızlamak, derdi belâyı geri çevirmez. Üzüntüyü dağıtmaz! Kaderde olanlar başa gelecektir...”
 
 Meyyit (cenaze) sahiplerine tâziye, yani, başın sağ olsun demek gibi, sabır tavsiye etmek müstehaptır. Taziye için, "A’zamallahü ecrek ve ahsene azâek ve gafere limeyyitik" denir ki, (Allahü teâlâ, sevabını, dereceni arttırsın ve güzel sabır etmeni nasip eylesin ve meyyitinin günahlarını af eylesin) demektir.

Musibetlere, elemlere sevap olmaz. Bunlara sabretmeye sevap verilir. Fakat elemlere sabredilmese de, günahların affına sebep olurlar. Hastalık da musibettir. Üç günden sonra taziye yapmak mekruhtur. Ancak uzakta olanlar ve yakın olup da, geç haber alanlar için mekruh olmaz. Taziye, mektup ile de olur.

Resûlullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem), Eshab-ı kiramdan Mu’âz bin Cebel’e “radıyallahü teâlâ anh” oğlunun vefatı sebebiyle gönderdiği taziye mektubu şöyledir:

"Allahü teâlâ sana selâmet versin! Ona hamd ederim. Herkese iyilik ve zarar, yalnız Ondan gelir. O dilemedikçe, kimse kimseye iyilik ve kötülük yapamaz. Allahü teâlâ, sana çok sevap versin. Sabretmeni nasip eylesin! Onun nimetlerine şükretmenizi ihsan eylesin! Muhakkak bilmeliyiz ki, kendi varlığımız, mallarımız, servetimiz, kadınlarımız ve çocuklarımız, Allahü teâlânın  sayısız nimetlerinden, tatlı ve faydalı ihsanlarındandır.

Bu nimetleri, bizde sonsuz kalmak için değil, emanet olarak kullanmak, sonra geri almak için vermiştir. Bunlardan, belli bir zamanda faydalanırız. Vakti gelince, hepsini geri alacaktır.

Allahü teâlâ, nimetlerini bize vererek sevindirdiği zaman, şükretmemizi, vakti gelip geri alarak üzüldüğümüz zaman da, sabretmemizi emreyledi.

Senin bu oğlun, Allahü teâlânın tatlı, faydalı nimetlerinden idi. Geri almak için sana emanet bırakmış idi. Seni, oğlun ile faydalandırdı. Herkesi imrendirecek şekilde sevindirdi, neşelendirdi. Şimdi, geri alırken de, sana çok sevap, iyilik verecek, acıyarak, doğru yolda ilerlemeni, yükselmeni ihsan edecektir. Bu merhamete, ihsana kavuşabilmek için sabretmeli. Onun yaptığını hoş görmelisin! Kızar, bağırır, çağırırsan, sevaba, merhamete kavuşamazsın ve sonunda pişman olursun.

İyi bil ki, ağlamak, sızlamak, derdi belâyı geri çevirmez.

Üzüntüyü dağıtmaz! Kaderde olanlar başa gelecektir. Sabretmek, olmuş bitmiş şeye kızmamak lazımdır. Allahü teâlâ, hepinize selâmet versin!

Amin.
 
Kabristandan geçer idim, dedim burda, kimler yatır,
Etrafına şanlar saçan, kim bilir ne erler yatır.
Kimi yiğit, kimi koca, kimi vekil, kimi paşa,
Kimi doçent, kimi hoca, zengin nice beyler yatır.
Sırma gibiydi saçları, her gün yıkanır başları,
Renkli, parlak kumaşları,  devşiren gelinler yatır.
Liseyi, tıbbiyeyi hep, okumuş, yıllar uğraşmış,
Çok hastaya, şifa veren,  profesör hekimler yatır.
Allah, Resûlullah için, imanı korumak için,
Hain düşmana saldıran, arslan Mehmetçikler yatır.

Salim Köklü.