Kibir Her Hayra Her İyiliğe Engeldir
Kibriya, büyüklük Allahü teâlâya mahsustur. İnsana kibir değil tevazu yakışır. Kibir, her cins ama her cins iyiliğe engeldir.
Allahü teâlâ (Kibirlenenleri sevmem, tevazu edenleri severim) buyuruyor.
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem de şöyle buyurdu:
"Allahü teâlâ tevazu üzere olmayı bana emreyledi. Hiçbiriniz hiç kimseye tekebbür etmeyin, kibirlenmeyin."
İslam bilgilerinin mütehassıslarından ve evliyanın büyüklerinden Mevlâna Hâlid-i Bağdadî hazretleri şöyle buyurur: "Dört şey insanın kalbini karartır: Kibirli davranmak, münakaşa etmek, kızmak ve kin tutmak."
Yine İslam âlimlerinin ve evliyanın büyüklerinden bir zat da şöyle buyurur:
“Kibir, her cins, ama her cins iyiliğe engeldir. Kibir, kibriyâdan gelir. Kibriyâ büyüklük demek. Allahü teâlânın sıfatıdır bu. Allahü teâlâ, diğer sıfatlarından, kullarına da bir nebze ihsan etti. Ama iki sıfat var ki, onları kullarına vermedi. Her sıfatından bir nebze verdi, ama iki sıfatı hâriç. Onlardan biri, halketmek, yani yaratmak. İkincisi de kibriyâ sıfatı. Cenâb-ı Hak 'Bu ikisi bana mahsustur' buyuruyor. Yani büyüklük, üstünlük, ancak Allahü teâlâya mahsustur. Bu iki sıfatta kendisine ortak olmak isteyeni yakacağını bildirmiştir. Kul, haddini bilmeli. Biz kuluz, âciziz, zayıfız, her an, her şeyimizde Allahü teâlâya muhtacız. Otuz trilyon kadar kılcal damarlarımızdan bir tanesi, saniyenin onda birinde tıkansa, o anda felç oluruz. Vücudumuzda 160 bin kilometre uzunluğunda, yani dünyayı dört defa dolaşan kılcal damarlar var. Hayatımız, o damarların muntazam çalışmasına bağlı. Otuz trilyon miktarındaki hücrelerimize kan götürüyorlar, yani oksijen taşıyorlar. Her tarafımız kılcal damarlarla örülü. Çünkü hücrelere kan gitmezse, o yer kangren olur yahut da ölürüz. Öyleyse neyimizle kibredeceğiz? Bu kadar âciziz işte... Onun için müminin birinci vasfı, haddini bilmektir. 'Ben kimim?' diyebilmektir. 'Ben nereden geldim, nereye gidiyorum?' diyebilmektir.
Herkesin, işinde, gücünde, ailesinde çektiği her ne sıkıntı varsa, hep kibir sebebiyledir. Hâlbuki insan nesine kibredecek. Neden yaratıldığını biliyorsun. Öleceğini de biliyorsun. Öldükten sonra seni nelerin beklediğini de bilmez değilsin. Köstebekler, akrepler, yılanlar orada açlar, seni bekliyorlar. Gücü kuvveti olmayan insan neyine kibirleniyor. Kalbinin hareketine hükmedemezsin, midenin hareketine dur diyemezsin. Her zerren ile Allahü teâlâya muhtaçsın. Hâl böyle iken neyine böbürleniyorsun, neyine güveniyorsun?..”
O hâlde kibirli değil mütevazı olmalı. Kibirli olanı Allahü teâlâ da sevmez, kulları da. Mütevazı kimse aziz olur. Kibirli kimse zelil olur...
Salim Köklü.