ÇOK EVLİLİK MESELESİ
“Bir gün öyle bir zaman gelecek ki erkekler azalacak, kadınlar artacak. Bir kapının koluna erkek eli değdi diye kırk kadın o kapının koluna dokunacak.” Yukarıdaki sözün sahibini bilmiyorum. Ben bir yaşlı hanımdan duymuştum o da ninesinden duymuş. Bence abartılı ve komik bir söz, inşaallah gerçek olmaz.
Şimdi nereden aklıma geldi. Çok eşlilik üzerine bir yazı yazmaya niyetlendiğimden konuyu yumuşatmak için giriş bölümü için iyi olabilir diye düşündüm; ne kadar iyi oldu bilmiyorum. Yani erkekler bu kadar azalmadıkça kadınlar ikinci eşe razı olmayacaklar gibi bir bağlantı yapılabilir, belki.
“Aldatmanın Hesabı” yazımdan sonra sitede konu yeniden açılınca bu yazıyı yazmak gerekti. Evlilik konusu ile ilgilenince ister istemez bu konudan kaçamıyorsunuz. Gerek seminerler sonrası gerek mesaj ve e-postalarla pek çok çok yaşanmış olay dinliyorum, okuyorum. Yakın tanıdıklarımdan da kuması olan hanımlar var. Velhasıl bir yazı kaleme almak için elimde yeterince malzeme var.
Rabbimiz Nisa suresinde erkeklere dörde kadar eş almalarına izin vermiş amenna. “Yok o devir içindi de şuydu da buydu da” deyip ayeti keyfe göre yormak gibi bir dalalet içinde değilim. Sadece ayeti iyi okumaktan yanayım. Rabbimiz izin vermiş tavsiye etmemiş. Tavsiyesi ayetin sonunda “Tek eş sizin için daha hayırlıdır.” buyuruyor. İzni kullanmak mı tavsiyeye uymak mı? Ben Rabbimizin tavsiyesini tutmayı aile saadeti açısından gerekli görüyor ve tek eşliliği savunuyorum.
Fakat günümüzde zina hoş görülürken birden fazla evlilik yapanlara kızanları ve kınayanları da anlamıyorum. Ne birden fazla eş alan erkeklere ne de ikinci üçüncü eş olmaya razı olmuş kadınlara karşı bir tavrım yoktur. Allah yardımcıları olsun, çok zor bir hayat tercih etmişler. Bir kaç eşi olup mutlu olan bey ve hanımlar var mı bilmiyorum. Ben bu konuda ancak kıskançlık ve huzursuzluk hikayeleri dinledim.
Geçen hafta evlilik danışmanlığı yapan Sibel Üresin’in bir televizyon programında söyledikleri olay oldu. Bu arada isimlerimizi benzetiyorlar bilmiyorum ama beni Sibel Üresin ile karıştıranlar var. Hiç tanışmadık ve pek ortak noktamız yok, çok eşlilik ile ilgili söylediği pek çok şeye de katılmıyorum. Çok eşliliği bir mutluluk reçetesi gibi sunması gerçeklere uymuyor.
Sibel Üresin programda “Eşime bekar bir arkadaşımı gösterdim isterse onunla evlenebileceğini söyledim.” dedi.
Pek çok erkek birden çok kadınla birlikte olmayı arzu edebilir de kadın kendi eli ile kocasını evlendirmek ister mi? Bunu biraz irdeleyelim.
Öncelikle Sibel hanımın sözlerinin samimiyetine inanmıyorum. Çünkü “alabileceğini söyledim” sözlerinin hemen arkasına “tabii ki bunu diyemez, zaten de kabul etmedi ben denemek için söyledim” diyor. “Tabii ki de evet diyemez” sözü desin de bir göreyim anlamında pek bir keskin duruyordu.
Bazı kadınlar bunu yapar, kocasını denemek için. Kesinlikle bekledikleri cevap “Olur sen razı ise neden olmasın?” değil elbette. Erkek tuzağa düşüp bu cevabı verirse pirinçten epey bir taş ayıklaması gerekir. Kadının beklediği cevap şudur. “Ben senin üstüne gül koklamam, sevdiğim ve seveceğim tek kadın sensin, o senin eline su dökmeyi bırak kesip attığın tırnağın olamaz…babında sözler.” bu sözlerin gerçek olup olmaması çok önemli değildir kadın sadece bunları duymak ister. Belli ki Sibel hanımda kocasından biraz iltifat duymak istemiş.
Erkeklere tavsiyem eşleri bu konuda ağız aradıklarında içlerinden geçen cevabı değil eşinin beklediği cevabı versinler ve ikinci eşin esprisini bile yapmasınlar kadınlar şakasına bile çok fazla kırılıyorlar. Bu konuda eşinizi incitecek şeyler söyleyip boş yere karınızı kendinizden soğutmayın. İkinci eş esprisi yaparsanız en az bir kaç gün karınız size karşı hırçın, soğuk ve aksi davranacaktır. Ve size karşı içinde hep bir kırgınlık taşıyacaktır.
Peki kadınlar bu kadar kıskanırken kaç kadın kocasının kendi üzerine başka bir kadın daha almasını ister? Bu konuda yaşanmış benim bildiğim bir kaç örnek var. Öncelikle hiçbir kadın kocasının başka bir kadın almasını kocasının keyfini düşünerek istemez. Çünkü kocasını seviyorsa onu kıskanacağı için istemez, sevmiyorsa kocasının başka bir kadınla mutlu olmasını istemez. Ancak kendi menfaati varsa razı olabilir hatta kendi teklif edebilir.
Gerçek hayattan bir misal:
Kira derdinden bıkan genç ve güzel kadın üst katında oturan ve arkadaş olduğu bekar ve yaşlı ev sahibi hanımla kocasını zorla evlenmeye ikna edip evlendirir. Adamcağız “Alacaksak genç ve güzeli olsun bari” diye epey ayak direse de karısını razı edemeyip ev sahibi kadınla evlenir. Neyse kısa zamanda kuması onu evden atar ve kadın hem evden hem kocadan olur. (Gençlik ve güzellikte bir yere kadar yani, yaşlı diye çirkin diye hor görmemek lazım, kadın kocayı avucuna aldı.) Olayı yaşayan kişiyi tanıyorum.
Ya da kadın belli bir yaşa gelmiştir ve cinsel hayattan bıkmıştır. Yine gerçek bir hikaye:
Bir hocanın hanımı kocasına hacca gidip gelene kadar dul arkadaşını nikahına almasını ve onunda onlarla hacca gelmesini istiyor. Kırk yaş altı kadınların yanlarında baba, kardeş, koca gibi mahremi olan bir erkek olmadan hacca gidemiyorlar. Hocada kabul ediyor. Karısının arkadaşına hoca o güne kadar yan gözle bakmamış hatta onu evlendirmek için bir kaç kez talip bulmuş. Nikahta keramet var mı demek lazım nikahtan sonra kadın hocanın gözüne pek bir güzel görünmeye başlamış. Hacda kadının peşinden koşup durmuş.Kadın önce hayır mayır dediyse de sonra onun da gönlü ısınmış tamam demiş. Hocanın karısı biraz sızlanmış ama ben hiçbir kadının kocasını başka bir kadınla nikahlarken aklına bu ihtimalin gelmeyecek kadar saf olduğuna inanmıyorum. Bence kadın kocadan bıkmış, bir ayak evlendirmiş.
Bir de gelişmemiş yerlerde tarlanın, bağın, bahçenin, işin, gücün, çoluğun, çocuğun çok olduğu ailelerde kadınlar üzerlerine kuma alınmasını kendiler isteyebiliyorlar. Onlar için kuma karın tokluğuna çalışacak onun işini paylaşacak, yükünü azaltacak bedava hizmetçi gibi bir şey. Fakat bir kadının kocasının evlenmesine razı olması diğer kadına ve kocaya huzur vereceği ve kıskanmayacağı anlamına gelmiyor tabii ki.
Kocası ile cinsel birliktelik yaşamak istemeyen kadınların çoğu bunu yapmıyorlar tabii. Dini hassasiyeti az ise “geneleve git” teklifi yapıyor ya da gittiğini bile bile umursamıyor. Dini hassasiyeti olan da “İbadet et, oruç tut, ahiretine çalış böyle basit zevklerle uğraşma” nasihatini veriyor. Bir erkeğin eşi ile cinsel birliktelik yaşaması en doğal hakkı. “Benimle cinsellik yaşa fakat başka kadın arzun varsa onu ahirete sakla” dese tamam fakat hiç yaşama demek akla ve dine uygun bir teklif olmaz. Cinsel sorunları olan çiftler aldatma ya da başka eş bakmak yerine cinsel terapistlere gidip tedavi olsunlar.
Aldatma ya da ikinci eş meselesine genellikle erkeğin cinsel arzularının kuvveti, eşini beğenmemesi ya da aç gözlülüğü gibi bakılıyor. Fakat bence bu durum karı-koca arasında ciddi bir iletişim probleminin olduğunu gösteriyor. Mesela dindar bir erkek otuz yaşına kadar bekar kalıyor ve cinsel arzularının en kuvvetli olduğu zamanları hiç cinsel birliktelik yaşamadan geçiriyor fakat bu erkek evleniyor kısa bir zaman sonra bir eş daha almaya çalışıyor ya da aldatıyor. Bu bir cinsellik meselesi olsa bu adam bu yaşına kadar durmaz. O yaşa kadar duran adamın evde karısı varken başka bir kadın aramaması gerek. Bence pek çok evlilik ya da aldatmanın temelinde erkeğin karısına karşı duyduğu kızgınlığa karşı bir öç alma isteği var.
Bir de çocuğu olmasına engel bir hastalığı olan hanımlar biliyorum eşlerinin çocuk sahibi olması için başka bir eş almasına izin verenler. Fakat dilimizin evet dediği her şeyi gönlümüz kabul etmiş olmuyor. Hanımlar hem evlen dediler hem de adamların başının etini yediler tabii en çok da kendilerini bitirip tükettiler. İkinci eş olmayı kabul edip gelen hanımlar da nasıl olurda ilkin ayağını kaydırabiliriz de tek eş oluruz diye epey uğraştılar benim tanık olduğum örneklerde.
Çok eşlilik biraz kültürel bir şey. Mesela Arap kültüründe çok yaygın. Zaten İslam’ dan önce
otuz kırk eşi olan erkekler varmış dinimiz dört ile sınırlandırmış. Araplarda bir erkeğin bir kaç eş alması normal görülüyor fakat bu kadınların birbirini kıskanmadığını ve huzursuzluk çıkarmadığını göstermez. Çok eş almayı düşünen erkekte peygamber sabrı olması lazım. Ki peygamberimizin bile dayanamadığı zamanlar olmuş. Bir ay hepsinden uzak kalmış. Bir erkekte peygamber sabrı yoksa ne kendini ve kadınları perişan etmesin. Kıskançlık krizleri yüzünden kadınlar mutsuz, erkek iki kadının arasında şaşkın, öfkeli. Kimse mutlu olmayacaksa çok eşli olmanın anlamı ne?
Bir de acaba erkekler ikinci eşleri huri falan mı zannediyorlar diye düşünüyorum. Sonuçta ikinci eş de huri değil. O da kadın, günahıyla, sevabıyla, kıskançlığıyla, hastalığıyla, huysuzluğuyla, sevinciyle, etten kandan bir varlık. Hastalanır, acıkır, susar, kusar, kilo alır, alışveriş yapmak ister…İki kadın demek iki ayrı sorumluluk almak demek. Hem dünya hem ahiret hayatı açısından.
Ve ayrıca erkeğin ikinci hanımla da mutlu olacağının garantisi yok. İlk karısı ile yatak hayatı kötü olduğu için genç ve güzel ikinci eş alan alan ve ikinci karısı da cinsellikten nefret ettiği için ikisi ile yatamayan bir adamın yaşadıklarını bir yakını anlatmıştı. Bir de iki karısının kıskançlıkları yüzünden her sabah işe aç giden adamın halini ve iki karısının huysuzluklarından bıkıp camide yatıp kalkan hocanın hikayesini yakınlarından dinledim.
“Tek hanımla yetinmem illa başka bir hanım daha istiyorum.” diyen erkeklere tavsiyem üçüncüyü ya da dördüncüyü aynı anda alamayacaksanız ikinciyi hiç almayın. Çünkü erkek ikinci hanımı aldığında ilk hanımın onuru kırılıyor. Toplum önünde kocası onu beğenmemiş durumunda kalıyor ve aşırı kızgınlık duyuyor fakat adam üçüncü ve dördüncüyü de alıyorsa suç bende değil sorun adamda durumu ortaya çıkıyor, kadın da biraz daha rahatlamış oluyor.
Kadın psikolojik olarak evliliğinde başka bir kadının varlığını kaldıramayacaksa bu durum onun ruh sağlığını bozacaksa dinen evliliği devam ettirme ve diğer kadını kabul etme zorunluluğu yok. Fakat ben bu mesele ile başa çıkabilirim evliliğimi devam ettireceğim diyen bir kadına da saygı duymak lazım.
Aldatma yazısındaki sözlerimi bu konu için de tekrar edeceğim. Evlilik gerçekten kötüyse boşanıp yeniden evlenmek daha mantıklı. Çocuklar için ayrılmıyoruz diyenlere hak vermeye çalışıyorum fakat sonuçta iki kadının kıskançlık ve huysuzlukları da o çocukların mutlu bir ortamda yaşamalarını sağlamayacak. Bir öğretmen anlatmıştı. İlköğretimde küçük bir kız sınıfta başka bir kıza sürekli saldırıyor, ısırıyor, dövüyormuş. Başka çocuklara böyle davranmıyormuş. Rehber öğretmeni uzun uğraşlar sonucu öğrenmiş ki o kızın adı babasının ikinci karısının adıyla aynıymış. Annesini ağlatan, üzen, babalarını bir kaç gün onlardan alan kadının adı.
Sonuçta kıskançlık kadın-erkek hepimizde var fakat biz kadınlarda daha fazla kıskancız. Kocalarının cenette alacağı hurileri kıskanan kadınlar var. İşte bunu gerçekten anlamıyorum. Tamam dünyada insan kıskanır da ya cennete ne karışıyorsun, adam kaç tane huri alırsa alsın. Kıskançlığın boyutu yok yani. Seminerlerde bazen hanımlara, “Kocalarınıza teşekkür etmeyi, dua etmeyi unutmayın, sizi sevindiren bir şey yaptığında ‘seni cennette huriler kovalasın.’ deyin” diyorum biraz espri ile karışık, bazı hanımlar hayır anlamında başlarını sallıyorlar.
Rabbim erkek kullarını kadına meyilli yaratmış. Yoksa erkekler evlenip bir kadının ve ailenin sorumluluğunu almak istemezlerdi. Fakat erkekler bu meyil konusunu abartabiliyorlar. Sonuçta nefis sınır tanımaz, iki alırsın üçüncüyü, üç alırsın dördüncüyü ister. Bu yüzden olsa gerek Rabbim cennette çok güzel huriler olduğunu bildirmiş erkeklere ki nefislerine hakim olabilsinler. Kadınlara olan fazla meyil ve arzularını cennete saklasınlar.
Sonuçta ahiret hayatı uzak değil bir nefese bakar. O nefes candan çıktıktan sonra devamı çabuk gelecektir. Erkekleri cennette çok güzel huriler bekliyor. Dünya hayatında helal de olsa bir kaç tane kadınla uğraşacaklarına, tek bir eşleri ile yetinip huriler için çalışsınlar, derim ben. Kadınlarla uğraşmaktan cennet hayatını riske atma tehlikesi de var çünkü. Sözün başına dönersek kapı kolu olayı durumları henüz olmadığı için hanımların bu ikinci eş meselesine olumlu bakmalarını boş yere beklemesinler. O zaman belki…
Sema Maraşlı