Başkalarının Sözleri
Sizi seven, size dost olan biri, duyduğunuzda üzüleceğiniz başkalarının sözlerini size söyler mi?
Kalbinizin karışacağını, kızacağınızı, acı çekeceğinizi bile bile bunu yapar mı? Dost yapmaz, ancak gafil ve düşman yapar. Gafilin de düşmanın da sözlerinin kıymeti olmaz.
Birinin aleyhinde konuşulan sözü ona ulaştırmaya veya insanların hoş olmayan durumlarını açıklamaya koğuculuk denir. Laf taşıma, dedikodu, ara bozma gibi davranışlar hep aynı kapsamdadır. Koğuculukta sırlar ifşa edilir, gizli kalması gereken hususlar başkalarına yayılır.
Söz konusu açıklama, yayma söz, yazı veya işaretle olabilir. Bu türden açıklamaların doğru veya yanlış olması da fark etmez. Bir kusurundan söz edilen kişinin gerçekten kusurlu olup olmaması önemli değildir. Durum her iki halde de koğuculuktur.
İster doğru sözler üzerinden olsun ister yalan, koğuculuk yapanın gizli ya da açık isteği insanları birbirine düşürmektir.
Birinden diğerine, ondan da bir başkasına sözler taşıyarak ortalığı karıştırır.
Koğuculuk yapan kimse aynı zamanda gıybet de yapmış olur. Gıybette bir kimse hakkında konuşma vardır. Şayet konuşulanlar yalansa hem gıybet hem iftira edilmiş olur. Yani laf taşımak birçok açıdan tehlikeli büyük bir günahtır.
Bu konuda tek bir istisna vardır. Kötülüğün önüne geçmek için o kötülüğün gerektiği yerde anlatılması ve şahitlik yapılması koğuculuk değildir.
En kötü insan
İslâm, bütün müslümanları kardeş ilan etmiş ve kardeşliğe zarar verecek her şeyi de yasaklamıştır. Kardeşliğe zarar veren en tehlikeli ve çirkin davranışlardan biri hiç kuşkusuz koğuculuktur. Bu tehlikeli bir dil afeti ve helake götüren kalbî bir hastalıktır.
Koğuculuğun zararı yapanda kalmaz, onun yüzünden aileler dağılır, insanlar birbirine düşer. Kanların dökülmesine, malların elden gitmesine sebep olur. Kardeşi kardeşe düşman eder. Baba ile evladı, kadın ile kocasını birbirinden ayırır. Bu ise en büyük kötülük, yapan da en kötü kimsedir.
Efendimiz s.a.v. bizleri kötülerden ve en büyük kötülükten sakındırmak için ashabına:
– Size en kötülerinizi haber vereyim mi, diye sordu.
– Evet ya Rasulallah, dediler. Rasul-i Ekrem s.a.v.:
– Onlar söz taşıyarak dostların arasını bozanlardır, buyurdu. (Buharî, Edebü’l-Müfred, nr. 323; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 6/459)
Katil eden yalanlar
Hammad b. Seleme rh.a. şöyle anlatmıştır:
Adamın biri bir köle satın alacaktı, sahibine kusuru olup olmadığını sordu. Sahibi:
– Biraz laf taşımayı sever, dedi. Adam:
– Olsun, ben kabul ediyorum, dedi ve köleyi satın aldı, evine götürdü. Bir müddet geçtikten sonra köle, evin hanımına gidip:
– Kocan seni sevmiyor, başkası ile evlenecek! Fakat ben büyücüyüm, istersen onun sakalından biraz kes getir, büyü yapayım da seni sevsin, başkası ile evlenmesin, dedi. Kadını bu şekilde kandırdıktan sonra efendisine gitti:
– Sen bu kadına bu kadar bakıyorsun ama onun gözü dışarıda. Seni öldürüp başkasıyla bu serveti yemek istiyor, dedi. Efendisi bu söze inanmak istemedi fakat köle:
– İstersen yalandan uykuya yat, sözümün doğru olduğunu o zaman anlarsın, dedi.
Adam yattı ve uyuyor gibi yaptı. Köle, efendisinin uykuda olduğunu kadına haber verdi. Kadın da usturayı aldı ve kocasının sakalından birkaç kıl kesmek üzere yaklaştı. Bunu gören koca, kölenin doğru söylediğine hükmederek hemen kalktı ve oracıkta eşini öldürdü. Köle gidip olayı kadının ve efendisinin akrabalarına haber verdi. Olayı işiten iki kabile birbirlerine girdi ve pek çok insan öldü. (Gazalî, İhyâü Ulûmi’d-Dîn, 3/1630; Bursevî, Ruhu’l-Beyân, 10/299)
Koğucu kıtlığı
Ka’b el-Ahbar r.a. şöyle naklediyor:
Bir zamanlar İsrailoğulları büyük bir kıtlıkla karşılaşmışlardı. Uzun zamandan beri bir tek damla yağmur düşmüyor, yapraklar sararıyor ve toprak susuzluktan çatlıyordu. Bunun üzerine Hz. Musa a.s. insanları toplayıp yağmur duasına çıktı. Tam üç gün yağmur yağması için Allah’a dua ettiler, niyazda bulundular. Fakat bir türlü yağmur yağmıyordu.
Bu durumda Hz. Musa a.s. “Yüce Allah bizim dualarımızı acaba niçin kabul buyurmuyor, yoksa büyük bir günah mı işledik?” diye düşünüp Allah’a şöyle yalvardı: “İlahî! Senin kulların üç günden beri sana el açıp diz çökerek dua ediyorlar. Sen ise onların bu içten yalvarışlarını kabul buyurmuyorsun.”
Hz. Musa a.s.’ın bu seslenişi karşısında yüce Allah kendisine vahyederek şöyle buyurdu: “Ey Musa! Ben içinde ara bozmak için söz taşıyıcılık eden birinin bulunduğu topluluğun duasını kabul etmem.”
Böylece Hz. Musa a.s. üç günden beri yapılan duaların kabul edilmeyişinin sebebini öğrenmiş bulunuyordu. Fakat bu kim olabilirdi? Bunu öğrenmek için Allah’a şöyle niyazda bulundu: “Ya Rab! Yaptığımız duaların kabul edilmemesine sebep olan ve içimizde bulunan söz taşıyıcı kimdir? Onu bize bildir ki hemen aramızdan çıkaralım ve sana tertemiz müminler olarak niyazda bulunalım.” dedi.
Hak Tealâ şöyle karşılık verdi: “Ben sizi söz taşıyıcılıktan men ederken nasıl olur da onu size haber verip söz taşıyıcı durumuna düşerim? Bunu yapmam. Hepiniz birden tövbe edin. Ondan sonra bana yalvarın.”
Daha sonra Hz. Musa a.s. ve kavmi tövbe edince bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. (Gazalî, Kimyâ-yı Saadet, s. 190; Şa‘rânî, Tenbîhü’l-Muğterrîn, s. 107)
Kötülüklerin kaynağı
İnsanların arasını bozmak, birbirlerine düşürmek için söz götürüp getirme işini yapan, onu iş edinmiş olan koğucunun cennete giremeyeceği çok kesin bir şekilde ifade edilmektedir. Hz. Peygamber s.a.v. şöyle buyurmuştur: “Söz taşıyan cennete giremez.” (Buharî, Edeb, 50; Müslim, İman, 45 (nr. 169); Ebu Davud, Edeb, 33; Tirmizî, Birr, 79; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 3/28)
Aslında koğuculuk yapanlar daha mezardayken Allah’ın azabına uğrayacaklardır. İbn Abbas r.a.’ın anlattığına göre Allah Rasulü s.a.v. iki kabrin yanından geçerken “Bu mezarlarda yatanlar azap görüyorlar. Hem de azap görmelerinin sebebi (kendilerince) büyük bir şey değil.” dedi ve ardından şöyle buyurdu: “Evet, (onlar her ne kadar bunu basit görüyorlarsa da) günahları büyüktür. Biri idrardan sakınmaz, iyice temizlenmezdi. Diğeri de koğuculuk ederdi” (Buharî, Cenâiz, 89; Müslim, Tahâret, 111)
İmam Mücahid rh.a. Tebbet suresinin “Ebu Leheb’in karısı da cehenneme girecek, hem de odun hamalı olarak.”
Mealindeki ayetin tefsirinde şöyle der: “Ebu Leheb’in hanımı insanlar arasında laf taşıyordu, onun için böyle tanıtıldı.” (Kurtubî, el-Câmi li-Ahkâmi’l-Kur’an, 10/213)
Atâ b. Sâib rh.a. de şöyle anlatıyor:
Şabî rh.a.’e Hz. Peygamber s.a.v.’in “Kan döken, laf alıp götüren ve faiz alıp veren bir tacir cennete girmeyecektir.”
sözünü hatırlattım ve:
– Yüce Allah laf alıp götüreni, katil ve faiz yiyenle birlikte mi zikretti, diye sordum. Şabî rh.a.:
– Kanların dökülmesinin, malların talan edilmesinin, çok büyük kötü işlerin körüklenmesinin laf alıp götürmekten başka bir sebebi mi var, dedi. (el-Câmi li-Ahkâmi’l-Kur’an, 10/214)
Kulak misafiri
Amr b. Dinar rh.a. anlatıyor:
Şehirde oturan bir adamın kenar mahallede bir kız kardeşi vardı. Kız kardeşi hastaydı, ziyaretine gider gelirdi. Nihayet kadın vefat etti, onu kefenleyerek defnetti ve evine döndü. Sonra cüzdanını kabre düşürmüş olduğunu fark etti. Yakın bir dostunu alarak gidip kabri açtılar. Cüzdanın gerçekten kabirde olduğunu gördü ve aldı. Sonra arkadaşına:
– Sen biraz öteye çekil, kız kardeşimin ne durumda olduğuna bir bakayım, dedi.
Kabrin üzerindeki kapaklardan birkaçını kaldırınca kabrin ateşler içinde yanmakta olduğunu gördü. Derhal eve dönerek annesine kız kardeşinin ne gibi huyları olduğunu sordu. Annesi şunları anlattı:
– Kız kardeşin komşuların kapılarına gidip ne söylediklerini dinler, sonra gider başkalarına anlatırdı.
Adam, kız kardeşinin kabirde başına gelenlerin bu söz taşıma huyundan kaynaklandığını anladı.
Öyleyse kim kabir azabından kurtulmak isterse koğuculuk ve gıybetten sakınsın! (Gazalî, Mükâşefetü’l-Kulûb, s. 103)
Ne yapmalı?
İmam Gazalî k.s. hazretleri koğuculuğa karşı yapılması gerekenler konusunda şöyle diyor:
• Koğucuya inanmamalıdır. Çünkü laf taşıyan kimse fasıktır, onun şahitliği kabul edilmez. Bu konuda Allah Tealâ şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat, 6)
• Koğucuya nasihat etmeli ve bu günahı terk etmesini istemelidir. Bu konuda Allah Tealâ şöyle buyurmuştur: “İyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış.” (Lokman, 17)
• Koğucunun sözünün etkisiyle, sözün kaynağı olduğu iddia edilen kişi hakkında suizana düşmemelidir. Bu konuda Allah Tealâ bizi şöyle uyarmıştır: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır.” (Hucurat, 12)
• Koğucuya Allah için buğzetmeli, kızmalıdır. Çünkü koğucu Allah katında sevimsizdir. Allah katında sevimsiz olana buğzetmek vaciptir.
• Ortalıkta dolaştırılan sözlere bakıp, öyle mi değil mi diye hemen insanların kusuru araştırılmamalıdır. Çünkü Allah Tealâ, varsa bile kusurları araştırıp ortaya dökmeyi yasaklamıştır.
• Koğucunun koğuculuk yaptığını da başkalarına anlatmayıp onun bu kusurunun üstünü örtmeli, onun bu kötü huydan kurtulmasına dua etmelidir.”